Devletle her türlü suçu işliyorlar
Kürdistan'da Türk devleti ile ilişkili Güran Ailesi gibi aileler, köyler, aşiretler, korucular olduğunu ve bunların cinayetten uyuşturucuya, tecavüzden toprak gaspına kadar her türlü suçu işlediğini söyleyen KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, şunların altını çizdi:
- Bunlar, devlete bağlı ve devlet korumasında yapıyorlar. Türk devleti, Kürdistan Özgürlük Mücadelesini tasfiye etmek için bu tür çevrelere ihtiyaç duyuyor; o çevreler de rahatlıkla suç işliyor. Sırtını devlete dayamış bir devlet toplumu var.
- Narin cinayeti, tekil bir olay değil. Galip Ensarioğlu, 'aile bizim dostumuz' dedi. Ensarioğlu, şu anda Amed'de devletin adamıdır. Bir nevi özel savaşın Amed'deki sözcüsüdür. Böyle bir adam yani. Belki de bu aileyi kurtarmak için bir kişinin üzerine atacaklar.
- Türkiye'de olmayan demokratik toplum, Kürdistan'da var. Özgür kadın duruşu, demokratik ve insani değerler var. Devlet toplumuna dayanarak Kürdistan değerlendirilemez. Varsa muhalifler, devleti sorgulasın. Özellikle Kemalist kesimler...
- Gerilik arayacaklarsa Türkiye'de arasınlar. Demokratik zihniyet gelişmiyor Türkiye'de. Bu kadar Kürt düşmanlığının olduğu yerde hangi demokratik kültür gelişir? Vicdan ve ahlak kalır mı? Bu, devletin politikasıdır. Kürt düşmanlığının sonucudur.
Devleti eleştirmek yerine 'orada feodalizm, gelenek var' gibi gerçekleri çarpıtan değerlendirmelere işaret eden KCK Yürütme Konseyi Üyeis Mustafa Karasu, geleneksel, ahlaki, politik değerleri ve vicdanı olan toplumsal gerçekliği kötülemenin doğru olmadığını söyledi. Toptan yaklaşmanın yanlış bir sosyolojik bakış olduğunu vurgulayan Karasu, "Doğru anlamak için Önder Apo'yu okusunlar. Feodal denilen olumsuz şeyleri ayakta tutan devlettir. Devleti sorgulayacaklar" dedi.
Medya Haber TV'nin sorularını yanıtlayan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Amed'in Rezan (Bağlar) ilçesinin Tavşantepe (Çûlî) Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduğu ileri sürülen ve 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ı katledenlerin; katleden zihniyetin, yapının, sistemin unutulmayacağını söyledi. Karasu, cansız bedeninin 19 gün sonra bulunmasına; devletin övündüğü teknik kapasitesine rağmen failin, cinayet biçiminin, nedeninin açıklanmamasına; devlet organlarının farklı beyanlarda bulunmasına, kaybolduğunun iddia edildiği dönemde AKP ve Hizbulkontra kaynaklı manipülasyonlara işaret ederek, özetle şunları ifade etti:
Ensarioğlu, devletin adamıdır
"İhmalden öte aslında bir koruma var. Bir nevi en uygun biçimde nasıl unutturulabilir biçiminde bir yaklaşım var. Ama bu öyle bir cinayet değildir. Bu, tekil bir olay değil. Galip Ensarioğlu, 'aile bizim dostumuz' dedi. Ensarioğlu, şu anda Amed'de devletin adamıdır. Bir nevi özel savaşın Amed'deki sözcüsüdür. Böyle bir adam yani. Korunmasaydı açığa çıkardı. Galip Ensarioğlu dedi ya, aileyi bildiğimiz için söylemiyoruz. Ya bu kadar veriden, bu kadar bilgiden sonra bulunamaz mı? Aslında belki de bu aileyi kurtarmak için bir kişinin üzerine atacaklar. Kurtarırlarsa aile devlete daha bağlı olur. Kurtaramazlarsa devlete bağlı başka aileler, ya bizi de bu hale getirirler mi, diye kuşkuyla bakabilir.
Devletin suç makineleri
Niye rahatlıkla cinayet işlendi, açığa çıkarılmadı ve üstü örtülür? Bunun nedeni şudur; Kürdistan'da Türk devleti ile ilişkili böyle aileler, köyler, aşiretler, korucular var. Bunlar her türlü suçu işliyor. Uyuşturucu ve silah ticareti yapıyorlar. Cinayet işliyorlar. Kadınları kaçırıp tecavüz ediyorlar. Topraklara el koyuyorlar. Bunlar, devlete bağlı ve devlet korumasında yapıyorlar. Türk devleti, Kürdistan Özgürlük Mücadelesini tasfiye etmek için bu tür çevrelere ihtiyaç duyuyor; o çevreler de rahatlıkla suç işliyor. Sırtını devlete dayamış bir devlet toplumu var. Hizbulkontra'nın ne olduğu belli değil mi, binlerce cinayet işlememiş mi? Şu andaki konumunu da biliyoruz. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, devletin stratejik aklından bahsetti ve Hüda-Par adıyla Cumhur İttifakı'na dahil edilmesini "Bunun değerini de daha sonra anlayacaksınız" diye izah etti.
Feodalite veya gelenek diye saptırılmasın
Bu cinayet vesilesiyle devletin politikasının sorgulanması lazım. Kürdistan'da şöyle gelenekler, Kürtler şöyle feodaldır diye saptırma var. Bu köy ve aile de izah ettiğimiz türdendir. Devlete dayanmış. Bağlar'a yakın bir köy. Bağlar, Amed'deki en yurtsever mahalle; belli ki bir nevi Bağlar'a ve Amed'e yönelik saldırılarda bir merkez gibi kullanılıyor. Devletin dayandığı bir köy. Bu Güran Ailesi'nden diğer aileler korkup susuyorsa başlarına ne geleceğini, nasıl devlete dayandıklarını, nasıl bir güç olduklarını bildikeri içindir.
Kürdistan bundan ibaret değil
Kürdistan'da demokratik bir toplum da var. Özgür kadına dayalı bir demokratik aile ortamı gelişmiş durumda ama devletin bu demokratik devrime karşı Kürdistan'daki özgürlüğü tasfiye etme, baskı altına alma politikası var. Bu gerçeğin görülmesi lazım. Şu anda Türkiye'de olmayan demokratik toplum Kürdistan'da var. Özgür kadın duruşu, demokratik ve insani değerler var. Devlet toplumuna dayanarak Kürdistan değerlendirilemez. Devletin sorgulanması lazım. Varsa muhalifler, devleti sorgulasınlar. Devletin politikası sorgulanmıyor.
Özellikle Kemalist kesimler
Özellikle bu Kemalist kesimler... Eskiden beri işte 'Kürdistan geridir, Kürdistan şöyledir. Zaten Kürdistan'a seferler de onun için, yani medeniyet götürmek için' gibi yaklaşımları da görüldü. İşte 'orada feodalizm, gelenek var' gibi gerçekleri çarpıtan, devleti eleştirme yerine böyle değerlendirmeleri var.
Geleneğe saldırı doğru değil
Literatürü de doğru kullanmak gerekir. Geleneğe saldırıyor. Gelenek kötü bir şey değil ki. Ahlaki toplum, tarih boyu o değerleriyle ayakta kalmış. Şöyle değil; köleci toplum olmuş, diğer toplum tümden yok olmuş. Tamam, devlet olmuş ama devlet kapitalizme kadar neredeyse dünyanın yüzde 80'nine ulaşmamış. Bir devlet toplumu olmamış. Geleneksel, ahlaki, politik değerleri ve vicdanı olan bir toplumsal gerçek var. Bunu gelenek diye kötülemek doğru değil. Tarih içinde oluşmuş. Özellikle erkek egemenlikçi zihniyet oluşmuş ama geleneği bütün olarak kötülemek yanlıştır. Toptan yaklaşmak yanlış bir sosyolojik bakıştır. Doğru anlamak için Önder Apo'yu okusunlar.
Kapitalizmin en büyük kötülüğü
Rosa Luxemburg'un en önemli değerlendirmelerinden biri; kapitalizm yaşamak için toplumu çözmek durumunda. Kapitalizmin en büyük kötülüğü, insanlık karşıtı olmasının en önemli özelliği; toplumu, toplumsal değerleri çözmesidir. Bu toplumsal değerler kötü müydü? Tarih boyunca insanlığın yarattığı değerlerdi. Ahlaki politik toplumda yaşıyordu insanlar, kendi sorunlarını çözüyordu. Eskiden devlet yoktu. Feodal denilen olumsuz şeyleri ayakta tutan devlettir. Devleti sorgulayacaklar.
Geriliği Türkiye'de arasınlar
Kürdistan'da demokratik devrim olmuş. Özgür kadına dayalı bir demokratik aile gelişiyor. Aşiret reisidir, tarikat şeyhidir; demokratik toplum onları geriletti. Özgür birey, demokratik toplum ortaya çıktı ama devlet bazı yerlerde kendisi için ayakta tutuyor. Yoksa işte devlete bağlı olduğu için aile, bir cinayeti bile korumaya çalışıyor. Erdoğan'ın aile dediği, kadının olmadığı erkek egemen ailedir. Ailenin demokratikleşmesi özgür kadın mücadelesiyle gelişir. O da Kürdistan'da gelişti. O bakımdan bir gerilik arayacaklarsa Türkiye'de arasınlar.
Kürt düşmanlığının sonucudur
Geçen gün Ordu'da bir anneanne çocuğu balkondan atıyor. Tekirdağ'da bilmem ne oluyor. Demokratik zihniyet gelişmiyor Türkiye'de. Bu kadar Kürt düşmanlığının olduğu yerde hangi demokratik kültür gelişir? Bin yıldır yan yana yaşadığı Kürt'e düşman; görse dövecek, öldürecek. Bin yıldır yan yana olduğuna böyle yaparsa orada vicdan ve ahlak kalır mı? Bu, devletin politikasıdır. Otoriter zihniyetin Kürt düşmanlığının sonucudur. Kürt sorununun demokratik çözümü olsun, Kürt'e bu yaklaşım bırakılsın; Türkiye'deki bütün bu gerçekler çözülür."