Direne direne kazanıyoruz

Selahattin ERDEM yazdı —

  • Antifaşist direnişi birlik halinde ve yaratıcı yöntemlerle geliştirdiğimiz oranda AKP-MHP faşizmini darbeledik ve yıkılışını da bu temelde gerçekleştireceğiz. Hiçbir saldırı ve baskı, tehdit ve şantaj, ayılıp bayılma AKP-MHP faşizmini yıkılmaktan kurtaramayacak.

Türkiye’de 14 Mayıs seçimleri yaklaştıkça siyasi tansiyon da yükseliyor. Gerginlik o düzeye çıktı ki, artık buna faşist şeflerin yükleri de dayanamıyor ve teklemeye başlamış bulunuyor. Çünkü normal bir seçimde, yani adil ve eşit bir seçimde faşist şef Tayyip Erdoğan’ın kazanamayacağı artık tamamen netleşmiş durumda. Hatta sınırlı hilelerin bile bunu engelleyemeyeceği herkes tarafından kabul ediliyor.

Bu gerçeği kendisi de iyi gördüğü ve anladığı içindir ki, faşist şef Tayyip Erdoğan baskı ve saldırılarını artırıyor. Bu temelde kendine muhalif 130 civarı gazeteci, sanatçı, siyasetçi ve hukukçuyu son günlerde gözaltına aldırttı. Bunların onlarcasının tutuklanacağı anlaşılıyor. Seçim öncesi ve seçim propagandasının hızlandığı bir süreçte, belli ki faşist şef kendinden başka kimsenin propaganda yapmasını istemiyor. Bu temelde demokratik muhalefeti zayıflatarak acı sonu, yani yıkılıp gitme durumunu engellemeye çalışıyor.

14 Mayıs yaklaştıkça AKP-MHP faşizminin saldırıları artıyor. Sicilli faşist Devlet Bahçeli’nin ağzı, her açtıkça adeta kan ve pislik kusuyor. Faşist şef Tayyip Erdoğan, adeta tüm seçim propagandasını Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı saldırı çizgisine oturtmuş bulunuyor. Kendisi yıllardır Kandil’den Oslo’ya, oradan İmralı’ya kadar mekik dokuduğu halde, adeta CHP ve benzeri güçler için PKK ile görüşmeyi yasak hale getirmeye çalışıyor.

Bunamış faşist zihniyetin hezeyanları bununla da sınırlı kalmıyor. Sanki Türkiye babasının malıymış gibi, Tayyip Erdoğan’a muhalefet eden herkesi ‘vatan haini’ olarak ilan ediyor. Kendisi yönetimden düşer de muhalefet iktidara gelirse, o zaman zindanlara doldurmuş olduğu on binlerce insanın salıverileceğini, yurtdışına kaçmak zorunda bıraktığı on binlerce aydın ve siyasetçinin geri döneceğini, dağdakilerin inip şehirde siyaset yapmaya başlayacağını söylüyor! Türkiye’nin kendi malı olduğuna o kadar inanmış ki, neredeyse tüm bu insanların da Türkiye’de doğmuş olduklarını ve en az kendisi kadar Türkiye’de haklarının bulunduğunu unutmuş görünüyor. Ona göre, vatan ve devlet eşittir Recep Tayyip Erdoğan oluyor. Bu düşünce kendisini o kadar geriyor ki, “hiç memleket bunlara bırakılabilir mi?” diyerek, adeta seçimde yenilse bile iktidarı bırakmamaya çalışacağı sinyallerini veriyor. Sonrası malum; henüz gerçekleşmeden bile bu acı sonu düşünmek faşist şef Erdoğan’ın kalbini tekler hale getiriyor.

Peki gidişat nasıl olacak? 14 Mayıs yaklaştıkça Türkiye’de neler yaşanacak? Belli ki 14 Mayıs seçimi normal bir seçim değil ve her şey bir seçim sürecinde yaşandığı gibi olmayacak. 14 Mayıs seçiminin önemi ve normalin ötesindeki anlamı üzerine biz de epeyce şey belirttik. Hemen herkes de bu durumu görüyor ve açık biçimde ifade ediyor. Öncelikle devrimci ve demokratik güçlerin bu gerçeği çok iyi görmesi ve hiçbir zaman unutmaması gerekiyor.

Birincisi, 14 Mayıs’ta sadece ve tek başına bir seçim olmuyor. Bu seçim yıllardır yürütülen antifaşist direnişin çok önemli bir halkası olarak ortaya çıkıyor. Bu temelde AKP-MHP faşizmini yıkmanın siyaseten önü açılıyor. Faşizmin yıkılmasının sıradan bir olay olmadığı ve bunun bir demokratik devrim anlamına geldiği de çok iyi biliniyor. O halde 14 Mayıs’ta sadece bir seçim yapmıyoruz, yıllardır yürütülen antifaşist demokratik devrim mücadelesine kalıcı sonuç yaratacak bir hamle yaptırıyoruz. Öncelikle bunun anlam ve öneminin bilincine tam varmak lazım.

İkinci olarak, bütün bunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun yüzüncü yılında yaşanıyor. Yani birinci yüzyıl tamamlanıyor ve ikinci yüzyıl başlıyor. Peki bu ikinci yüzyıl nasıl olacak? Faşist-oligarşik diktatörlük kökleşerek varlığını mı sürdürecek, yoksa bu diktatörlük yıkılarak yerine demokratik bir sistem mi gelecek? İşte 14 Mayıs seçiminin de içinde olduğu 2023 yılı mücadelesi bu soruya cevap verecek. Bu da 14 Mayıs seçimini önemli kılan diğer temel bir etken olmaktadır.

O halde bu sürece ve seçime nasıl yaklaşmalıyız? Her şeyden önce, 14 Mayıs seçimine sıradan bir olay ve olağan bir seçim olarak bakmamalıyız. Mevcut anlam ve önemini görerek, ona göre bir tutum ve yaklaşım içinde olmalıyız. Bu nedenle de mutlaka sandık başına gidip oy kullanmalı ve herkesi oy kullanmaya teşvik etmeliyiz. Oyları doğru kullanarak, bir tek oyun bile boşa gitmesine, basit nedenlerin oy kullanma önünde engel olmasına izin vermemeliyiz.

Diğer yandan, 14 Mayıs seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ın kaybetmesini ve Yeşil Sol Parti’nin kazanmasını hedeflemeliyiz. Oylarımızı kullanır ve seçim çalışması yaparken, bu amacı her zaman göz önünde tutmalı ve bundan hiçbir biçimde şaşmamalıyız. Bireyci ve grupçu yaklaşımlar içine girerek, Türkiye’de AKP-MHP faşizmini yıkmanın tarihi önemine ters davranış ve tutum geliştirmemeliyiz. Eğer ters tutum geliştirir ve faşizme dolaylı destek olursak, o zaman tarih bizi affetmez.

Yine sol çocukluk tutumu içine girip ‘Boykot’ benzeri tavırlar geliştirmemeliyiz. Devrimciler seçimi ne zaman boykot ederler? Sadece halk ayaklanması içinde oldukları ve seçimin bu ayaklanma önünde engel oluşturduğu dönemde seçimi boykot ederler. Sadece böyle bir dönemde boykot doğrudur, çünkü seçim daha geri ve geriye çekici bir eylem biçimi olur. Eğer halk ayaklanması yaparak faşizmi yıkamıyorsan, o zaman seçimi boykot etmek siyasi mücadeleden kaçmak anlamına gelir. Bu nedenle, boykot gibi tutumlar içine asla girmemek gerekir. Dahası seçime katılımı en ileri düzeye çıkarmak ve bir oyun bile boşa gitmesine fırsat vermemek gerekir.

Tabiİ her türlü hileye karşı sandık güvenliği de önemlidir. Bir süreden beri tartışılan ve çeşitli tedbirler geliştirilmeye çalışılan bu durumu da önemsiz görmemek gerekir. Dahası önümüzdeki her günün gittikçe daha çok yoğunlaşan bir mücadele günü olduğunu görüp, her türlü faşist saldırıya karşı direnişe hazır olmak gerekir. Bu günlerde yaşanan gözaltı ve tutuklamalar bu temelde gelişmekte, gittikçe artacak olan faşist saldırıların bir parçası olmaktadır.

O halde, demek ki sadece bir seçim yaşanmıyor, seçimin de içinde olduğu çok yönlü bir antifaşist direniş yaşanıyor. İşte bu gerçeği hiçbir zaman unutmamak ve göz ardı etmemek gerekir. Her türlü faşist saldırıya karşı biz de çok yönlü bir devrimci ve demokratik direniş yürütüyoruz. Tüm iyilikleri ve güzellikleri direniş içinde kazanıyoruz. Şimdiye kadar her şeyi ağır bedeller vererek geliştirdiğimiz direniş ile kazandık, bundan sonra da direnerek kazanacağız. Kısaca direne direne kazanıyoruz; bu gerçeğin hiçbir zaman unutulmaması gerekiyor.

Kaldı ki faşist saldırı bugün bazı gözaltılar ve tutuklamalar biçiminde sürüyor. Yarın bu saldırıların yöntemi değişebilir ve dozajı daha da artabilir. Hatta 14 Mayıs günü söz konusu mücadelede kesin bir son olmaz, yeni bir başlangıç olur. 14 Mayıs günü sandıkta yenilen AKP-MHP faşizminin ne yapacağı henüz tam net değildir. İktidarı bırakmamak için yeni saldırılar içine girebilir ve yıllardır eğitip örgütlediği faşist çeteleri saldırıya geçirebilir. Bu ihtimali de daha şimdiden görüp dikkate almak ve tüm bunlara göre hazırlıklı olmak gerekir.

O halde 14 Mayıs seçimi basit bir oy kullanma değil, çok önemli bir antifaşist demokratik devrim mücadelesidir. Ve bu mücadele 14 Mayıs günü sona ermeyecek, tersine yeni biçimlerde devam edecektir. Faşist gericiliğin saldırı yöntemlerine göre de devrimci-demokratik direnişin yöntemleri ortaya çıkacaktır. Şimdiden böyle bir antifaşist direniş içinde olmalı ve her zaman da daha büyük direnişe göre kendimizi hazırlamalıyız. Çünkü, faşizm ancak devrimci-demokratik direnişle yıkılır. AKP-MHP faşizmi de işte böyle bir direnişle yıkılacaktır. Antifaşist direnişi birlik halinde ve yaratıcı yöntemlerle geliştirdiğimiz oranda AKP-MHP faşizmini darbeledik ve yıkılışını da bu temelde gerçekleştireceğiz. Hiçbir saldırı ve baskı, tehdit ve şantaj, ayılıp bayılma AKP-MHP faşizmini yıkılmaktan kurtaramayacak.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.