Dünya Bankası detayları açıkladı
- Dünya Bankası Grubu, Türkiye'ye ilişkin "Ülke İşbirliği Çerçevesi"nin detaylarını paylaştı. 2024-2028 mali yıllarını kapsayan finansman; üretkenlik artışı, istihdam ve daha iyi kamu hizmet sunumu ve doğal afetlere karşı dirençlilik için harcanması şartıyla verildi.
Dünya Bankası Grubu (WBG) İcra Direktörleri Kurulu'nca, Türkiye için hazırlanan "Ülke İşbirliği Çerçevesi (CPF)" üç kilit kalkınma stratejisine (üretkenlik artışı, istihdam ve daha iyi kamu hizmet sunumu ve doğal afetlere karşı dirençlilik) odaklanacak.
WBG'den yapılan yazılı açıklamaya göre; söz konusu İşbirliği Çerçevesi, 2024-2028 mali yıllarını kapsıyor. Yüksek gelir statüsüne geçiş sürecini desteklemeyi amaçlayan CPF, şirketlerin daha yüksek katma değerli ve yüksek teknolojili faaliyetlere geçme yeteneklerini desteklemek için özel sektörün geliştirilmesini öngörüyor. WBG, kuruluşun üçüncü en büyük ülke programı olan 17 milyar dolar tutarındaki mevcut ülke portföyüne ilave olarak, çerçeve döneminde 18 milyar dolarlık kaynak sağlamayı hedefliyor.
Deprem sonrası toparlanma
İşbirliği Çerçevesi kapsamında, iklim değişikliğine karşı dirençliliği ve gıda güvencesini güçlendirmek için iklime uyumlu tarımın teşvik edilmesinden son depremlerden etkilenen bölgelerde ekonomik toparlanmanın desteklenmesine kadar çeşitli hedeflerle yüksek ve sürdürülebilir üretkenlik artışına odaklanılacak. İşbirliği Çerçevesi'nde, gelir ve diğer eşitsizlikleri ortadan kaldırılmasına, kadınlar, gençler ve kırılgan gruplar için işlerin iyileştirilmesi amacıyla kapsayıcı hizmetlere, istihdam ve doğal afetlere karşı dayanıklılığın güçlendirilmesine öncelik verilecek.
Dijitalleşmeyi hızlandırma
İşbirliği Çerçevesi, üretkenliğin artırılması ve kamu hizmet sunumunun iyileştirilmesi için hayati bir önem taşıyan dijitalleşmeyi hızlandırma ihtiyacına da işaret ediyor. WBG, dijital iş ekosisteminin iyileştirilmesi, depreme ve iklime dirençli kentsel planlamanın desteklenmesi, hibrit eğitim fırsatlarının yaygınlaştırılması dahil olmak üzere dijital teknoloji kullanımını hızlandırmak için birçok alanda çalışma yapacak.
Türkiye için tahminler
Öte yandan Dünya Bankası, Türkiye ekonomisi için büyüme tahminlerini Ocak'ta yayımladığı rapora kıyasla düşürdü. Dünya Bankası'nın Avrupa ve Orta Asya ekonomilerine ilişkin raporunda, zayıflayan küresel ekonomi, sıkı para politikası, Çin'deki yavaşlama ve düşük emtia fiyatlarının bölgenin büyüme görünümü üzerinde baskı yaratması nedeniyle Avrupa ve Orta Asya bölgesinin yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerinde bu yıl yavaşlama beklendiği aktarıldı. Türkiye ekonomisine ilişin değerlendirmelerin de yer aldığı raporda, ülke ekonomisinin bu yıl 3 ve gelecek yıl yüzde 3,6 büyümesinin beklendiği belirtildi. Dünya Bankası, Ocak'taki tahminlerinde Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,1 ve gelecek yıl yüzde 3,9 büyüyeceğini tahmin etmişti. Raporda, "Sıkı para politikasının etkisiyle enflasyonun Mayıs'ta zirve yaptıktan sonra kademeli olarak gerilemesi beklenirken, net ihracatın artan katkısıyla 2024'te itibaren cari dengenin iyileşmesi öngörülüyor" değerlendirmesinde bulunuldu.
* * *
Türkiye ekonomisi CHP'li belediyelerde
Ekonominin kalbinin attığı 35 şehir seçimlerde CHP’yi tercih etti.
Sanayi, ihracat, milli gelir ve mevduat payının da önemli kısmının bulunduğu illeri, muhalefet partileri tarafından yönetilecek. Nüfusun yaklaşık yüzde 73.59’unun muhalefet partileri tarafından yönetileceği önümüzdeki dönemde yıllık dönemde Türkiye ekonomisinin çok büyük bir ağırlığı, CHP’li belediye başkanlarının bulunduğu illerde yer alacak. CHP’nin kazandığı 35 belediyenin nüfusu toplam 52 milyon 900 bin 730’u, yani toplam nüfusun yüzde 61.96’ına karşılık geliyor.
31 Mart yerel seçimlerinde muhalefetin kazandığı illerin Türkiye’deki toplam mevduat içindeki payı yüzde 86.5 olarak hesaplandı. Seçimlerde birinci parti olarak çıkan CHP’nin kazandığı illerdeki mevduat, Türkiye’deki toplam mevduattan yüzde 84.5 pay alıyor. Muhalefetin kazandığı illerin gayri safi milli hasılaya (GSYH) katkısı yüzde 77.7 olurken; burada CHP’nin payı yüzde 73.41 olarak hesaplandı. AKP’nin yönettiği illerin GSYH’ye katkısı ise yerel seçimde ikinci parti olmasıyla, yüzde 30.77’den yüzde 19.44’e geriledi.
İhracat verilerine bakıldığında; büyükşehirlerin ve üretimin yoğunlukta olduğu illerin katkısıyla CHP’nin yöneteceği illerin toplam ihracat içindeki payı yüzde 80’e dayanmış durumda. CHP’nin kazandığı illerin toplam ihracat içindeki payı 79.57’ye çıkarken AKP’nin yüzde 18.73’lük payıyla, bu iki parti neredeyse ihracatın tamamını oluşturuyor. İhracatı en yüksek olan İstanbul’un payı yüzde 23.2 ile ilk sırada gelirken onu yüzde 12 ile Kocaeli takip ediyor. İzmir yüzde 9.3 ihracat payıyla bu iki ili takip ederken; Bursa yüzde 6.9 ile dördüncü sırada, Tekirdağ ise yüzde 4.9 ile beşinci sırada yer alıyor. İhracatın en çok yapıldığı bu 5 ilin dördü, dört yıl boyunca CHP yönetiminde olacak.
Türkiye’nin 2023’te ihracatı 255 milyar 441 milyon dolar oldu. CHP’nin kazandığı illerin ihracatı ise 203.2 milyar dolar oldu. Toplam ihracatın neredeyse yüzde 80’i CHP’li belediyelerin yönettiği kentler tarafından yapılıyor.
* * *
Bir şey kalmayınca arsaları satıyor
Devletin elinde satılacak az sayıda firma, fabrika ve kurum kalınca, iktidar son dönemde arsa satışına ağırlık verdi.
AKP'nin Kasım 2002'de iktidara gelmesinden bugüne kamuya ait fabrikalar, tesisler, araziler, oteller, limanlar, enerji üretim ve dağıtım şirketleri bir bir satıldı. Kamu varlıklarının büyük bir bölümü son 21 yılda toplam 63 milyar 439 milyon dolar (2 trilyon lira) bedelle kamunun malı olmaktan çıktı, yerli ve yabancı şirketlerin eline geçti. Hemen her gün internet sitesinde bir gayrimenkul ilanı yayınlayan Özelleştirme İdaresi, tarlalardan konut alanlarına, turizm imarlı arsalardan lojman binalarına kadar birçok taşınmazı vitrine koyarken adeta bir emlakçıya dönüştü. Özelleştirme İdaresi verilerine göre; 2003 - Mart 2024 tarihleri arasında devlete ait 5 binden fazla taşınmaz, özel mülkiyete devredildi. 2020'de 22 milyon dolar olan arazi satışı, 2021'de 187 milyon dolara, 2022'de 441 milyon dolara çıktı. Seçim yılı olan 2023'te satışlar 179 milyon dolarda kaldı.
Gayrimenkuller kapalı zarfla teklif alıp, görüşmeler yaparak “pazarlık” usulü ihaleler ile elden çıkarılıyor. Alıcılar ihale bedelini peşin veya vadeli olarak ödeyebiliyor. Vadeli ödemelerde; ihale bedelinin asgari yüzde 40'ı peşin, vadeye bırakılan tutarı ise 12 ayda bir ödeme yapmak kaydıyla en çok 48 ay taksitlendiriliyor. Özelleştirme İdaresi’nin portföyünde hali hazırda binlerce gayrimenkul daha satılmayı bekliyor.