Ermenistan ile Türk devletinin 'diyalog' arayışları

Forum Haberleri —

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan

AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan

  • Karabağ'ı çetelerle kan deryasına boğ, daha sonra bu acılar üzerine savaşta yenilen Ermenistan yönetimini ve halkını bir birine düşür.
  • Bu yetmezmiş gibi ona jeokültürel, jeopolitik, jeostratejik ve tarihsel arka planla birbirine en yakın olan halkları karşı karşıya getir! İşte tarihsel Türk politikası…

KEREM ELEGEZ

Son dönemlerde Türk devleti ve Ermenistan devlet yetkililerinin karşılıklı diyalog çağrıları ve bu çağrılar sonrası iki taraf sorunların çözümü için birer tam yetkili kişi atadılar.

Hayırlı olsun; umarız kanlı, soykırımlı yüz yıldır birikmiş, biriktikçe de politik girdaba dönüşmüş, çok taraflı, çok elin içinden çıkılır.

Bu konu hakkında bölgesel, ulusal, uluslararası ilgili ilgisiz tüm basın yazdı, yazıyor. Her taraf kendi ideolojik, politik penceresinden düşünce belirtiyor. Bizimki de bir düşüncedir; insanlar katılır veya katılmaz ama bizi, yani Kürtleri ilgilendiren ana noktalar da bu süreçte kendini su yüzüne vurdu.

Bunlardan birincisi, Rus ve Ermenistan basınında işlenen; Türk ve Ermeni heyetlerinin görüşmelerinde Türk tarafının, "1914 Ermeni katliamını gündemden düşürün, bu iddiadan vazgeçin, bizde tüm sınırları size açalım, Azerbeycanla sorunlarınızı çözelim." teklifinde bulunduğu yönünde. 

Türk devletinin bu teklifini Paşinyan hükümetinin kabul ettiği Rus ve Ermeni basınında yazılıyor, TV kanallarında tartışılıyor.

Bu tartışmalarda öne çıkan ve Paşinyan’a politik malzeme sunan argüman ise Taner Akçamın, "Ermeni katliamında, 1915 olaylarında yerel güçler, aşiretler (bunlar Kürtler oluyor) davet etti ve bu davet üzerine Osmanlı askeri gücü gitti ve olaylar yaşandı" tezidir.

Buna dayanarak, "aslında Ermeni katliamının sorumluları Kürtlerdir, biz o zaman Türklerle iyi ilişkiler geliştirelim, barışı sağlayalım" propagandası, toplumsal algı çalışması yaklaşık iki aydır gündemdedir.

Son iki aydır, Ermeniler adına yazdığını idda eden kalemler, TV kanallarındaki tartışmacılar Kürtlere, Kürdistan’a saldırıyorlardı. Anlaşılıyor ki, bu yakınlaşmanın alt yapısı daha o zamandan hazırlanmaya başlanmış.

İki eğilim

Paslanmış silahın sahibine geri tepmesi örneğinde görüldüğü gibi, bu tezlere sarılanların geliştirdikleri politik propaganda da geri tepmeye başladı.

Şu an Ermeni Kamuoyunda ve Devlet kademelerinde iki eğilim ortaya çıkmış durumda:

Bir taraf, "bizim değerlerimizi satıyorlar, bizi Türklere peşkeş çekiyorlar" derken, diğer bir taraf ise celladına boyun eğen kölenin tutumu içerisinde.

Kendisi gibi onlarca katliama uğrayan Kürt’ü tarihsel suçlu ilan etmeye çalışıyor, bunun için argümanlar oluşturuyor, bu tezlerin sahipleri…

Bu tartışmalar Ermenistan kamuoyunda parçalanmaya, tepkilere neden olurken, tartışmaların halen devam ediyor oluşu ise yaşanacak sonucun kestirilememesine yol açıyor.

Oysa Kürtler dün olduğu gibi bugün de Ortadoğu, Kürdistan ve dünyanın her yerinde Ermeni halkının yanındaydı; hiçbir Kürt hiçbir Ermeni’yi kendinden ayrı görmemişti ve halen de görmüyor.

"Osmanlıda oyun bitmez"

Karabağ'ı çetelerle kan deryasına boğ, daha sonra bu acılar üzerine savaşta yenilen Ermenistan yönetimini ve halkını bir birine düşür.

Bu yetmezmiş gibi ona jeokültürel, jeopolitik, jeostratejik ve tarihsel arka planla birbirine en yakın olan halkları karşı karşıya getir! İşte tarihsel Türk politikası…

Ama bu sorun değil. Sorun, bunu görmemek ya da görüp konjonktürel olarak kendi iktidarını kurtarmak derdine düşenin nereye gideceğidir.

Ermenistan’ın geldiği aşamanın ikinci nedeni; savaş sahasında aldığı yenilgidir. Ermenistan Karabağ savaşında önemli mevzilerini kaybetti.

Elbette savaşta mevziler kaybetmek yenilgi anlamına gelmez. Asıl olan savaşta stratejik yenilmemektir. Yani toplumsal, kültürel ve tarihsel anlamını yitirmemektir.

Ancak Ermenistan devleti karabağ yenilgisini toplumsal direnişe, uluslararası desteğe çeviremedi. Bu durum içeride irade kırılması, toplumsal umutsuzluğa yol açtı.

Bu yenilginin yarattığı kırılma ve umutsuzluk halkın üzerinden buldozer geçmiş etkisi yarattı.

Halkın bu savaştan sonra ülkeyi terk etmesi fazlalaştı, dış dünyada-diaspora  Ermenilerinde kırılma yarattı. Tüm bunların toplamında var olan yönetimin celladının "yumuşak" elini tutması gündeme geldi.

Sonuç olarak; Ermenistan’ın bundan hiçbir faydası olmayacak. Fayda sağlayacak olan TC’dir. TC, iki halkı kendi inşa ettiği sahte belge ve bulgularla birbirine düşürecek ve buradan gelişecek toplumsal kırılma her iki halka da mümkün olmayan zararlara yol açacak.

Tehlikeyi görmek

Esas can alıcı tehlike ise şudur: Anadolu’dan, Mezopotamya’dan Kafkasların dar boğazına sığınan ve Kızıl ordunun yardımı ile Kazım Karabekir in katliamından kurtulup ve yine Kızıl ordunun desteği ile kurulan bu günkü Ermenistan’ın Rusya’dan koparak, Kürtleri karşısına alarak TC’ye payanda olması var olan Ermenistan’ın filen sonlandırılmasının kapısını ardına kadar açmaktadır. 

Kış ortasındayız; Sarıkamış’ın Allah u Ekber dağına sürülecek Hamidiye ordusu yok ama politik soğukluk dikkat edilmezse Ağrı dağının erimeyen karına dönüşür.

Erivan’dan Ağrı dağının Kuzeydoğu yamacının görünümü muhteşemdir. Ancak öteki yüzü sis ve bilinmezliktir.

Türk devletinin bilinmezlikleri nasıl kullandığı ise, "Osmanlı’da oyun çok" sözü ile tarihsel bir gerçeklik olarak orta yerde durmaktadır.

Politika da önemli olan şey ise sisle kaplı dağın öteki tarafını görebilmektir. Umarız Ermenistan siyasi aklı sisle kaplı dağın öte tarafını görür ve bir kez daha Türk devletinin oyunlarına gelmez.  

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.