KDP-ENKS-ROJ çeteleri
Forum Haberleri —
- Kurdistan’da öyle bir damar vardır ki Kürt halkına sürekli kan kaybettirmektedir. Buna artık ilkel milliyetçi bile diyemeyeceğimiz, ucu ihanete varan işbirlikçi çizgi demek daha doğrudur. İşte KDP tam da bu damarı yani bu siyasi çizgiyi temsil etmektedir.
XALID KARASUNGUR
Hepsi aynı kapıya çıkmakta, aynı kumaştandırlar. Bu nedenle hepsine toptan KDP demek doğrudur.
Evvela KDP’ye bakmak gerekir; Kurdistan ve Kürt halkı için gerçekten uğursuz ve kötü bir durumdur. Kurdistan’da öyle bir damar vardır ki Kürt halkına sürekli kan kaybettirmektedir. Buna artık ilkel milliyetçi bile diyemeyeceğimiz, ucu ihanete varan işbirlikçi çizgi demek daha doğrudur. İşte KDP tam da bu damarı yani bu siyasi çizgiyi temsil etmektedir. Burada elbette ulusal değerler, Kürtlük ve yurtseverlik kesinlikle söz konusu değildir. Söz konusu olan sadece Kürtlük ve Kurdistan adına sağlanan aile menfaatleri olmaktadır. Sonuçta Barzani ailesinin ekonomik olarak nasıl palazlandığı, büyüdüğü, hatta öyle ki neredeyse tekelleşme aşamasına bile geldiği ortadadır. Uluslararası bankalara yatırdıkları paraların miktarını ve hesabını kimse bilmemektedir. Zaten Başûrê Kurdistan’ı aile olarak kendi aralarında parsellemiş, paylaşmış durumdadırlar. Yolsuzluk, rant, rüşvet ve hırsızlıkta, haksız kazanç sağlamada uzmanlaşmışlardır. Her şeyi kolaylıkla kitabına uydurma yeteneğine fazlasıyla sahiptirler. ABD’de haklarında hırsızlık, rüşvet ve haksız biçimde para kazandıkları iddiasıyla mahkemede açılan davaları vardır. Bunlar hiç kuşkusuz işin mal, mülk, para, sermaye tarafı olmaktadır. Bunların bir de işbirlikçilikte sınır tanımayan siyaset tarzları vardır ki en kötüsü de bu olmaktadır. Barzanilerin dedeleri Şêx Selam 1914’te Osmanlılar tarafından idam edilmişti. Kardeşi Şêx Ahmet Barzani ise 1933’te Türk devleti tarafından Irak’a teslim edilmiştir. Lanetli ve utanç konusu olan şudur ki KDP tarihte hiç bu olaylar yaşanmamış gibi, soykırımcı Türk devletinin Kürtleri red ve inkar politikaları yokmuş gibi, yine Kürtler üzerinde asimilasyon ve sayısız katliamlar gerçekleştiren sanki Türk devleti değilmiş gibi bugün bile halen Türk devletiyle ilişki geliştirmede tereddüt bile etmeden inanılmaz bir gafletin ve daha da ötesinde bir şey yaşamaktadır. Eğer bugün soykırımcı Türk devleti Irak ve Başûrê Kurdistan topraklarına on binlerce askeriyle girmişse, buralarda işgal ve ilhak düzeyinde üslenmişse bunda kesin olarak KDP’nin belirleyici bir rolü vardır. KDP şu anda Kurdistan Özgürlük Gerillasının genç kadınları ve oğullarına karşı ahlak ve hukuk dışı her türlü yasaklı patlayıcı ve kimyasal silah kullanarak saldıran işgalci Türk ordusuyla birlikte hareket etmektedir. KDP’nin sayesindedir ki işgalci Türk ordusu Başûrê Kurdistan’ın köylerini boşaltmakta, halkı göçe zorlamakta, yollarda kimlik kontrolü yapmakta, açıkçası kendisini buraların sahibi olarak görmektedir. Özetle en onur kırıcı ve aşağılayıcı ne varsa yapmaktadır. Bu durumu elbette yurtsever Kürt halkının ahlaki, vicdani sorgulamasına bırakıyoruz. Doğaldır ki Kürtlerin buna karşı tepkisi gelişecektir, gelişmelidir de.
ENKS’ye gelince; keşke adları gibi olsalardı ama değildirler. Kimliksiz ve kişiliksiz bir duruş sahibi olduklarını belirtmek rahatlıkla mümkündür. Kürtler Rojava’da Arap ve Hristiyan halkla birlikte işgalci TC’nin saldırılarına, DAİŞ ve DAİŞ türevli birçok faşist çete örgütlerine karşı gösterdikleri direnişte 20 binden fazla şehit, on binlerce yaralı ve gazi vermişlerdir. Şimdi bu ENKS’lilere sormak lazım; siz nasıl Kürt ve insansınız ki 13 yıllık bu acımasız mücadele ve direniş yıllarında hiçbir emeğiniz olmadı. Ne bir damla ter döktünüz ne parmağınızdan bir damla kan verdiniz. Bir şey yapmamakla yetinmediniz, üstüne üstlük bir de Rojava’ya DAİŞ faşist çetelerini saldırtan işgalci ve soykırımcı Türk devletiyle her türlü ilişkiler geliştirdiniz. Ankara'da, Adana’da, Antep ve İstanbul’da otellerde ağırlandınız. Buna karşılık siyaset yapmak adına Efrîn’de büyük demografya değişikliğini yapan, insan kaçıran, öldüren, taciz ve tecavüz eden, hırsızlık ve talanda sınır tanımayan faşist çetelerle işbirliği içinde onlardan izin, icazet aldınız. İş Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi olunca bunu da red edip partilerinize ruhsat almamak için halen diretmektesiniz. Halkımız elbette ENKS’nin bu onursuz, kişiliksiz, iki yüzlü tutumunu görmekte, buna göre bir değerlendirme ve yaklaşım içinde olmaktadır.
Ve Roj çeteleri! Peşmerge demek yerine pespaye ya da kepaze demek daha yerinde olur. Bunların kullandığı ‘peşmerge’ adına yazık olmaktadır. Zira peşmerge, öncü savaşçı anlamına gelmektedir. Peki bunlar kim olmaktadır? Sormak gerekiyor; Rojava Kurdistan’ı, Efrîn, Serêkanîyê, Girê Spî işgal altındayken siz neye ve kime karşı savaşta öncü olmaya yelteniyorsunuz? Biraz yüreğiniz, cesaretiniz biraz da Kürtlüğünüz ve insanlığınız olsaydı şimdi Başûr’da Barzani ailesinin yanında değil de Rojava’da işgalci Türk devletine ve faşist DAİŞ çetelerine karşı savaşan YPG, QSD saflarında yer alırdınız. Roj çeteleri Kurdistan Özgürlük Gerillasına karşı savaştırılmak istenmektedir. Yani köylerini, kasabalarını işgal eden soykırımcı Türk devletiyle birlikte hareket edeceklerdir. Hem de Rojava’nın özgürleştirilmesinde büyük rol sahibi olan Kurdistan Özgürlük Gerillasına karşı bunu yapmaya çalışmaktadır. Bunların aileleri, çevreleri ve dostları bunları bu kirli ve uğursuz yoldan kurtarmak için çağrılar yapmaktadır. Yapacakları en hayırlı iş bu çağrılara anlam vermeleri ve bir an evvel bu kötü işlerden vazgeçmeleridir.
Roj çetelerileri bir de Irak devletinin ve Başûrê Kurdistan hükümetinin yasalarına göre aslında resmi bir statüye sahip değildirler. Bunlar doğrudan Barzanilere bağlı paramiliter güçler olmaktadır. Barzaniler yine işi kitabına uydurup bunların adına Bağdat’tan aldığı paraların çok az bir kısmını bu ahmaklara verirken böylelikle bir de bunların sırtında para kazanmakta ve de Türk devletiyle birlikte Kurdistan Özgürlük Gerillasına karşı savaşa hazırlamaktadır. Aslında Başûrê Kurdistan halkı bunları nerede görürlerse yüzlerine tükürmeli, “sizin burada ne işiniz var, neden kendinizi bu kadar rezil rüsva edip düşürmektesiniz” demelidir.
Ama işte her şey o kötü ve kirli dediğimiz işbirlikçi damar ve çizgiden kaynaklanmaktadır. O halde buna karşı yurtseverlik çizgisinde birleşmek, bu çizgiyle halkların demokratik ve özgür geleceğini sağlamak onur ve şahsiyet sahibi herkese düşen öncülük görevi olmaktadır.