Esad Erdoğan’la görüşmeyi reddetti

Cafer TAR yazdı —

  • Aslına bakarsanız Erdoğan’a seçim kazandırmak için elinden gelen her şeyi yapan Putin bile Esad’ı bu noktada ikna edememiş gibi gözüküyor. Nasıl etsin ki? Bunca acının müsebbibi olan Erdoğan’la hiçbir şey olmamış gibi aynı masaya oturan Esad, kendi ülkesinde iktidarını sürdüremez, insanlar Esad’dan bunun hesabını sorarlar.

Dünya medyasında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimine yoğun bir ilgi var; her gün çeşitli ülkelerin önemli yayın organlarında Türkiye ve seçimlerle ilgili haber ve analizlerle karşılaşıyoruz.  

Türkiye tercihini ya zamanın dışına düşmüş Erdoğan/Bahçeli faşizminden yana ya da içinde HDP’nin ve Kürtlerin de olduğu muhalefet bloğundan yana yapacak. Toplumda yirmi iki yıl sonra yeniden iyimser bir hava oluşmuş durumda ve demokratik muhalefet elde ettiği moral üstünlüğü seçimlerde ezici bir zaferle taçlandırmalıdır. 

Hem iç politikada hem de dış politikada tutarsızlığı bir çizgi haline getiren Erdoğan da boş durmuyor; seçim kazanmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Kendisini “yerli ve milli” olarak tanımlayan rejim içerde Hüda Par’dan dışarda Beşşar Esad’a kadar çalmadık kapı bırakmadı.  

Rojava’ya bir saldırı üzerinden köpürtmeyi umduğu milliyetçilik üzerinden oy devşiremeyen Erdoğan rejimi yıllarca “Katil Esed!” dediği Beşşar Esad’ın kapısını çalmak zorunda kaldı.  

Seçim öncesi hala inisiyatif bende havası yaratabilmek için Erdoğan ısrarla; Türkiye, Suriye, İran ve Rusya arasında dörtlü bir zirve yapmak istedi. Bu noktada Rusya devreye girdi ve tarafları Moskova’da bir araya getirmeye çalıştı.  

Fakat Beşşar Esad, Erdoğan’dan önce Moskova’yı ziyaret ederek böyle bir zirvenin bu aşamada mümkün olmadığını açıkça ilan etti. Erdoğan rejimi her şeyi olduğu gibi bu zirveyi de siyasi ranta dönüştürmek istiyordu ve Beşşar Esad buna izin vermeyeceğini açıkça ilan etti.  

6 Şubat’ta yaşanan ve her iki ülkeden binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan depremin iki ülkeyi yakınlaştırıp yakınlaştırmadığına ilişkin bir soruya Esad “Erdoğan yönetimini yakınlaşmaya iten tek deprem seçimlerdir; bundan başka bir şey yok!” diyerek Erdoğan’ın artık sadece içerde değil, dışarda da iyi tanındığını net olarak ortaya koymuş oldu. 

Sadece Türkiye halkları değil, dünyanın geri kalanı da artık kendini Erdoğan sonrası döneme hazırlıyor. Esad da bir gün Suriye ve Türkiye’nin görüşmelere başlamak için masaya oturacağını biliyor; fakat öyle anlaşılıyor ki onlar da iki ülke arasında sağlıklı bir görüşme sürecinin ancak Erdoğan sonrası olabileceğini düşünüyorlar.  

Aslına bakarsanız Erdoğan’a seçim kazandırmak için elinden gelen her şeyi yapan Putin bile Esad’ı bu noktada ikna edememiş gibi gözüküyor. Nasıl etsin ki? Bunca acının müsebbibi olan Erdoğan’la hiçbir şey olmamış gibi aynı masaya oturan Esad, kendi ülkesinde iktidarını sürdüremez, insanlar Esad’dan bunun hesabını sorarlar.  

Erdoğan böyle bir dörtlü zirvede fotoğraf vermenin kendisine seçimler öncesi avantaj sağlayacağına inandığı için Türkiye, Suriye, İran ve Rusya arasında dörtlü zirve yapılmasında ısrarcı oldu. Halbuki kendisi daha iki yıl önce Suriye’de yapılan seçimleri tanımadığını ilan etmişti.  

Şimdi aynı Erdoğan tanımadığı seçimlerde devlet başkanı seçilmiş Beşşar Esad’la bir araya gelmek için can atıyor. Erdoğan uluslararası ilişkilerde de her geçen gün daha fazla üzeri çizilen bir figüre dönüşüyor; aksi halde İran ve Rusya Esad üzerinde baskıyı artırarak böyle bir görüşmenin gerçekleşmesi için ısrarcı olabilirlerdi. 

Fakat her iki ülke de bu noktada ısrarcı olmadılar; çünkü her iki ülkede Ortadoğu’da Erdoğan’la sorunların çözümü noktasında yol alınamayacağını biliyorlar. İran, Reza Zarrap sürecinde Türkiye’nin çevirdiği dolapları unutmuş değil; dönemin devlet başkanı Türkiye’deki yöneticilerin İran’ın parasını çaldığını açıkça söylemekten çekinmemişti; öyle anlaşılıyor ki İran Erdoğan hükümetinin kendisine attığı kazığı henüz unutmamış. 

Erdoğan’ın bütün ısrarına rağmen Putin, görüşmelerin gerçekleşmesi noktasında kişisel olarak inisiyatif almadı; bu noktada aslında o da Erdoğan’ın artık gidici olduğunu teyit etmiş oldu. Angela Merkel anılarında Putin’i anlatırken “Putin’in çok güç odaklı bir lider olduğunu ve iktidarının son dönemlerinde Putin’in kendisini çok önemsemediğini” söylemişti. 

Aynı Putin muhtemelen Erdoğan’dan da umudu kesmiş olmalı ki; Erdoğan’ı öne çıkarıcı çabalardan kaçınıyor. Halbuki böyle bir zirve gerçekten de Erdoğan’ın içerdeki imajını oldukça yükseltirdi. Erdoğan’ın propaganda makinesi devreye girer ve hemen “Erdoğan’ı dünya lideri” ilan ederdi. 

Fakat gelinen nokta Erdoğan bırakın dünya lideri olmayı; neredeyse birçok ülkede istenmeyen adam ilan edilecek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.