Gemlik Yürüyüşü hazırlıkları sürüyor

Gemlik'e yürüyoruz

Gemlik'e yürüyoruz

  • Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ve Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçelerinden 6 Şubat’ta Gemlik’e doğru iki koldan "Çözüm İçin İmralı’ya Yürüyoruz" şiarıyla başlayıp 15 Şubat’ta Gemlik’te son bulacak yürüyüşün hazırlıkları sürüyor. 

MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Safiye Akdağ, Gemlik Yürüyüşü'ne katılımın önemini anlattı.  hazırlıklarının sürdüğünü söyledi. Adana'daki HDP, HDK ve DBP temsilcileri, yürüyüş kolunu 14 Şubat’ta kitlesel karşılamak için hazırlık yaptıklarını söyledi. EGE-TUHAYDER Eşbaşkanı Nilay Güleser, bu bölgeden de katılacaklarını açıkladı. 

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında rehin tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat 1999’da gerçekleştirilen Uluslararası Komplo, 24. yılını geride bırakıyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Özgür Kadın Hareketi (TJA), MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) ile Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER) öncülüğünde 6 Şubat’ta Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ve Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçelerinden Gemlik’e doğru iki koldan "Çözüm İçin İmralı’ya Yürüyoruz" şiarıyla yürüyüş gerçekleştirilecek. Yürüyüş, 15 Şubat’ta Gemlik’te son bulacak.

Kürtlere karşı topyekun savaş 

Yürüyüş hazırlıklarını sürdüren MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Safiye Akdağ, Kürt sorununda iktidarın sürdürdüğü savaş politikalarının tecrit eksenli geliştiğini belirterek, halkların geleceğinin bu politikanın kırılmasına bağlı olduğunu ifade etti. Gözaltı, tutuklama, işkence ve ölüm haberlerinin geçen yıl boyunca gündemde olduğunu anımsatan Akdağ, Kürt dili, kültürü ve varlığının tehlike altında olduğunu söyledi. Çatışmaların, Öcalan üzerindeki mutlak tecritle şiddetlendiğini kaydeden Akdağ, "2022, Kürt halkına karşı topyekun bir savaş olarak geçti. Bunun bir parçası da 24 yıldır İmralı’da sürdürülen tecrittir. Saldırıların en yoğun olduğu bir diğer mekan ise cezaevleri oldu. 12 Eylül’de cezaevlerinde yaşanan vahşetlerle bugün yaşananların aynı olduğunu söyleyebiliriz” dedi. 

Bu tecridi kırmak zorundayız

Akdağ, Öcalan’ın 24 yıl içerisinde sadece iki defa telefon hakkını kullanabildiğini, avukat ve aile görüşlerinin yıllardır engellendiğini hatırlatarak, "Dünyada böylesi bir tecrit sistemi yok. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kırılmadığı sürece Kürt halkı ve kazanımları saldırı altında olacak. Tecridi kırmak ve bu saldırıları durdurmak için komplonun yıl dönümü dolayısıyla iki koldan yürüyüş gerçekleştirilecektir. Bugünden itibaren tecridi lağvetmek için çalışmalarımızı daha da arttıracağız ve her alanda çalışma yürüteceğiz" diye konuştu. 

Akdağ, yürüyüşe katılım çağrısı yaparak, şöyle devam etti: "Kürtler ve diğer halklara çağrımız şudur; sokaklarda, mahallelerde ve köylerde, yaşamın her yerinde tecride karşı yapılan bu yürüyüşe katılın. Çalışma yürütün ve sahip çıkın.”

Adana yürüyüşü karşılayacak

Adana'da da HDP, DBP ve HDK) temsilcileri, Gemlik Yürüyüşü için çağrı yaptı. HDP Adana İl Eşbaşkanı Mehmet Karakış, Öcalan'ın 24 yıldır hiçbir evrensel hukuk normunda karşılığı olmayan keyfi ve özel bir uygulamayla karşı karşıya olduğunu ifade ederek, Öcalan üzerinde uygulanan tecridin insanlık suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. 

Türkiye’nin kötürüm durumda olmasının sebebinin tecrit ve savaş politikaları olduğuna işaret eden Karakış, “Ekonomik krizin sebebi savaş ve tecrit politikalarıdır. Türkiye uluslararası alanda diplomatik itibarsızlık yaşıyor, bunun sebebi savaş ve tecrit politikalarıdır. Yoksulluğun, yoksulluğun ve yolsuzlukların sebebi savaş ve tecrit politikalarıdır. Türkiye’nin demokratik ve ekonomik gelişimi, savaş ve tecrit politikalarının son bulmasıyla gerçekleşir” dedi.  

Gemlik Yürüyüşü kollarından birinin 14 Şubat’ta Adana’da olacağına dikkat çeken Karakış, şöyle devam etti: "Bu, demokratik ve meşru bir yürüyüştür. Türkiye halklarının demokratik geleceği için gerçekleştirilecek bir yürüyüştür. Biz de HDP Adana İl Örgütü olarak ilimize gelecek olan heyeti en iyi şekilde karşılayacağız. Demokrasiye, adalete, insan haklarına inanan herkesi tecride karşı yek vücut olmaya, demokratik eylem ve etkinliklere katılmaya çağırıyoruz." 

DBP Çukurova Bölge Eşsözcüsü Enver Güler ise yürüyüş kolunun 14 Şubat'ta Adana ve Mersin'de olacağına dikkat çekerek, "Bizler de heyetimizi 14 Şubat günü kitlesel karşılayacağız. Şimdiden çalışmalarına başladık. Demokrasinin, insan haklarının, ekonomik krizin, savaş politikalarının İmralı’da yaşanan tecrit, hukuksuzluk ve haber alınamama hali ile doğrudan bağlantılı olduğunu bilenler olarak yürüyüşün önemine dikkat çekiyoruz. Çukurova başta olmak üzere bütün halkımızı yürüyüş için yapılacak tüm çalışmalara dahil olmaya çağıyoruz" dedi.

İzmir’den de yürüyüş

HDK, HDP, DBP, TJA ve EGE TUHAYDER üyeleri, 14 Şubat’ta tecride karşı İzmir’den de Gemlik’e yürüyecek. Konuya ilişkin HDP İzmir İl binasında dün basın toplantısı düzenlendi. EGE-TUHAYDER Eşbaşkanı Nilay Güleser, İmralı Cezaevi’nde, hukukun, yasaların, anayasanın ve evrensel ilkelerin askıya alındığını; İmralı’daki tecrit rejiminin hukuki, ahlaki ve vicdani karşılığı olmadığını hatırlattı. 

Tecrit ve kayyum rejimi

Güleser, şunları ifade etti: “Bu hukuksuzluk ve adaletsizlik hali, sadece Sayın Öcalan için değil bütün toplum için büyük bir tehlikedir. Toplumsal yaşamın her alanına sirayet eden tecrit sistemi, Kürt sorununa ilişkin demokratik ve barışçıl çözümü hedeflemiştir ve Türkiye’yi karanlığa mahkum etmeyi amaçlamaktadır. Adaletsizlik ve hukuksuzluk, İmralı karasularını aşmış; muhalefeti susturmaya, kayyum rejimini dalga dalga yaymaya, yoksullar ve emekçilerin insanca yaşam taleplerine saldırılarla karşılık vermeye, üniversiteleri kelepçelemeye, öğrencileri susturmaya yönelen ve herkesi hedef alan bir saldırı dalgasına dönüşmüştür. Bu haliyle Türkiye bir tecrit ve kayyum rejimine dönüşmüştür.” 

Tecrit politikalarını kabul etmediklerini vurgulayan Güleser, ülkede tecrit, savaş ve çatışma politikalar son bulmayana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi. Güleser, şunları ekledi: "6-15 Şubat tarihleri arasında tecrit ve savaş politikalarına karşı tüm toplumsal kesimleri birlikte mücadele etmeye ve tecrit politikalarını kırarak barışa ve özgürlüğe yürümeye davet ediyoruz. Bu çerçevede 14 Şubat Salı günü saat 12.00’de İzmir Bayraklı Adliyesi önünde gerçekleştireceğimiz basın açıklamasıyla birlikte 15 Şubat Çarşamba günü İstanbul’dan Gemlik’e doğru gerçekleştireceğimiz yürüyüşe tüm demokratik kamuoyu ve halklarımızı davet ediyoruz.” 

*****

Adalet Bakanlığı sessiz

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşme başvurularına 106 gündür yanıt vermeyen Adalet Bakanlığı, vekillerin 2. ayına giren Adalet Nöbeti’ne rağmen sessizliğini sürdürüyor. 

Öcalan’dan 22 aydan fazladır haber alınamıyor. Son olarak kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de kesintili telefon görüşmesi gerçekleştiren Öcalan ile görüşme talebiyle yapılan aile ve avukat başvuruları ya yanıtsız bırakılıyor ya da “disiplin” adı altında verilen cezalarla reddediliyor. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), 20-29 Eylül tarihleri arasında İmralı Adası’na ziyaret gerçekleştirdiğini açıkladı. Asrın Hukuk Bürosu, söz konusu ziyarette görüşme yapılmadığına dair duyuma sahip olduklarını duyurdu.Kaygı veren bu gelişmenin üzerine bu kez siyasetçiler görüşmek için Adalet Bakanlığına başvurdu. 

İlk olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Sözcü Ebru Günay ve HDP Milletvekili Ömer Öcalan, 20 Ekim 2022’de Öcalan ile görüşme talebiyle Adalet Bakanlığına başvurdu. Başvurunun üzerinden 106 gün geçmesine rağmen olumlu ya da olumsuz bir yanıt verilmedi.

Adalet Bakanlığının süren sessizliği üzerine DBP Eşbaşkanı Saliha Aydeniz ile HDP milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Nuran İmir ve Erdal Aydemir, 30 Kasım 2022’de aynı taleple başvuruda bulundu. Bakanlık, 65 gün geçmesine rağmen başvuruyu yanıtlamadı.

 Edirne F Tipi Cezaevi’nde rehin tutulan HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da 30 Kasım 2022’de aynı taleple Adalet Bakanlığına başvurdu. Diğer başvurularda olduğu gibi Adalet Bakanlığı sessizliğini sürdürüyor.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri

Vekillerin nöbeti 2. ayında

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, başvuruların yanıtsız bırakılması ve İmralı tecridine karşı sessizliği protesto etmek amacıyla 21 Aralık’ta Adalet Bakanlığına yürüdü. İmralı’da hukuksuzluk halinin sona erdirilmesi, avukatların Abdullah Öcalan ile görüştürülmesi çağrısı yapan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDP milletvekilleri Sezai Temelli, Remziye Tosun, Abdullah Koç, Dilan Dirayet Taşdemir ve Şevin Coşkun, Öcalan ile görüşme talebiyle 22 Aralık’ta Adalet Bakanlığına başvuru yaptı. Başvurunun üzerinden 45 gün geçmesine rağmen Adalet Bakanlığı herhangi bir yanıt vermedi. 

Bu duruma karşı 21 Aralık’ta başlatılan Adalet Nöbeti, 2. ayına girdi. Milletvekilleri Kemal Peköz, Muazzez Orhan, Şevin Coşkun, Feleknas Uca, Ömer Öcalan, Abdullah Koç, Kemal Bülbül, Erol Katırcıoğlu, Serpil Kemalbay, Feleknas Uca, Sait Dede, Murat Çepni, Ayşe Sürücü ve Nuran İmir, Gülistan Kılıç Koçyiğit nöbetin 30’uncu gününde Meclis önünde açıklama yaptı.

Bakanlık yasaları uygulamıyor

HDP Colemêrg Milletvekili Sait Dede, bir aydır AKP-MHP iktidarına yasalara uymaları uyarılarını yineleyerek, “Her kelimede Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu söylüyorlar, her kelimede Türkiye’nin yasalarla yönetildiğini söylüyorlar, ama yasaları uygulama görevi olan iktidar ve Adalet Bakanlığı, maalesef uygulamıyor” dedi.

Dede, şöyle devam etti: “Herkes bir an durup düşünsün. Devletin gözetimindeki insanlardan yaklaşık 22 aydır haber alınamıyor. Aileler yakınlarıyla, avukatlar müvekkilleriyle görüşemiyor, ulaşamıyor, ne durumda olduğunu bilmiyor. Bunu bu yüzyılda kabul etmek mümkün değildir. Diyalog ve müzakere olmadan barış gelmeyecektir. Ne zaman tecrit ağırlaştırıldı, çoklu krizler başladı. İnsanlar açlıkla, yoksullukla boğuşmaya, çatışmalar artmaya başladı. Talan, yıkım, adına ne derseniz deyin, Türkiye çıkmaz bir girdaba girdi. Bunu aşmanın tek yolu bu tecridi kırmaktan geçiyor. Eğer bu ülkede iç barış sağlanacaksa bu tecridin kalkmasından geçiyor. Tecrit, bütün ülkeye yayıldı. Türkiye’nin sınırlarını bile aştı. Dolayısıyla biz bu tecrit kalkana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Kaynak bellidir, sorun bellidir, muhataplar bellidir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.