Gülüşünü, kalemini ve sözlerini bıraktı

Kadın Haberleri —

.

.

  • Özgür basının Evrim Alataş’ı, 14 yıl önce hayata veda ettiğinde ardında umut veren gülüşünü, kalemini ve sözlerini bıraktı. Alataş, bize el sallayıp gitmeden önce yazdığı bir yazısında şöyle der: “Korkularını mağaralarda unutmuş kardeşlerim! Gözlerinizi aralayın; uyanın sese, uyanın beyaza. Uyanın yılanın soğukluğundan. Ateşin katranından…”

“Tüm demlerin esiriyiz uyanın! Saçlarımız ayaklarımızı bağladı. Ateş gözümüzü dağlıyor, kirpiklerinizi aralayın” diyor Kürt basının Evrim Alataş’ı. 14 yıl önce hayata gözlerini kapattığında ardından makaleler, kitaplar, senaryolar bıraktı.

Evrim Alataş, 15 Nisan 1976 tarihinde Meletî’nin (Malatya) Argan (Akçadağ) ilçesine bağlı Gölpınar köyünde dünyaya gelir. İlkokul ve ortaokulu doğduğu köyde okur, daha sonra eğitimini İstanbul'da sürdürür. 1994 yılında gazeteciliğe başlar, Yeni Politika, Demokrasi, Özgür Bakış, Ülkede Özgür Gündem, Yeni Gündem gibi gazetelerde muhabir ve sonrasında da editör olarak görev alır ayrıca Evrensel, BirGün ve Özgür Politika’da aralıklarla köşe yazarlığı yapar.

Esmer, Birikim, Amargi, Siyahi ve Tiroj başta olmak üzere birçok dergide makaleleri yayınlanır, Radikal İki eki ve Taraf gazetesi köşelerinde de yazılarına yer verilir. 2003 yılında Aram Yayınları’ndan Mayoz Bölünme Hikâyeleri adlı kitabı okuyucuyla buluşurken, “Her Dağın Gölgesi Deniz’e Düşer” adıyla kaleme aldığı çalışması da 2009 yılında İletişim Yayınları’ndan çıkar. Kitaplarında, Kurdistan’da yaşanan savaşın trajikomik öykülerini derleyen Alataş, aynı zamanda “Min Dît” (Gördüm) filminin de senaristi.

Basının Fincan Xanim’ı

Gazetecilik yaptığı dönemde birçok kez gözaltına alınan Alataş, Özgür Gündem’de "Fincan Xanim” köşesiyle Kürt halkının içinde bulunduğu durumu hicivli bir üslupla kaleme alır. Öte yandan, Kurdistan’da hak ihlallerinin haberleştirilmesine de büyük bir önem gösterir.

Kurdistan’ın sesi, sözü

Bu doğrultuda, Mayoz Bölünme Hikâyeleri, kitabında Kurdistan’daki savaşın trajikomik hikâyelerini derler ve kara mizah dili yaratır. Her Dağın Gölgesi Deniz'e Düşer’de ise doğduğu köy olan Alevi Kürt köyü Gölpınar'ın hikâyesini anlatır ve 12 Eylül sonrasının panoramasını çizer.

İlk Kürtçe politik film olarak tanımlanan "Min Dît"in senaryosunu filmin yönetmeni Miraz Bezar’la beraber yazar. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Behlül Dal Özel Ödülü'nün yanı sıra ulusal ve uluslararası alanda pek çok ödül alan film, Amed’de aileleri katledilen iki çocuğun hayatını anlatır.

Bir bahar günü göçtü

Birbirinden değerli çalışmaya imza atan Alataş, faili meçhullerin, hak ihlallerinin arttığı ve gazeteciliğin her geçen gün zorlaştığı günlerde kansere yakalanır. Ancak dinlenmek yerine kanserle savaşma sürecini de yazarak, çekerek, kendini sorumlu hissettiği değerleri tarihe not düşerek geçirir. Tarih, 12 Nisan 2010’u gösterdiğinde Amed’de hayata veda eder.

 

 

Hangi çağı selamlıyorsun?

Evrim, yayınlanmış bir yazısında şunları kaleme alır: “Tarihin yüzünü çaldığı çocuklar gibi. Vakitsiz yaşlı. Oyunsuz ve çıplak. Meşe kökü ve topraktan tebdili kıyafeti. Ayrıştıramazsın artık, bedenle kökü. Ateşten birleşmiş vücutla kefiye… Ölçüsü çalınmış bir şiir gibi yatıyor toprağın üstünde. Bir eli havada… Öylece… Hangi çağı selamlıyorsun? Hangi ateşe eğilelim şimdi? Hangi ateş duayı alır üstüne? Bu yükü hangi kıvılcım tutar? Biri usul usul… Yazılardan, tozlu arşivlerden ve daktilo nüshalarından uzak, bir yaz gecesi damda, kulağımıza fısıldanan destan eşkiyası gibi… Ki en fazla çocuklar taşır destan eşkiyalarının kesedeki sihrini. En fazla çocukları üzer sihrin bozulması. Sihrini toprağa gömen eşkıya, elbet kırık kafalı, kara gözlü çocuklar büyüyecek, ay ışığında, kayıp bir eşkıyanın sihrini arayacaktır…

Gözleriniz aralayın, uyanın

Dört başlı ejderha için yüreğini çıkınına koyan yüzleri yanmış, uzuvları alınmış kardeşlerim! Nereye baksak parmağımızı ısırıyoruz. Tüm demler donuk. Çaydanlıklarınızın isini yüzümüze sürelim. Sürelim ki tanımasın bizi toprak. Sürelim ki ıssız mağaralarda sesimizin aksine irkilelim. Kaçtıkça anlayalım, korktuğumuz kendi sesimiz… Korkularını mağaralarda unutmuş kardeşlerim! Bedene dökülmüş beton gibisiniz. Gözlerinizi aralayın… Yol verin. Yol verin de bir sazlıkta size mevlüdi sesle gelelim. Nakışlı… Tebdili kıyafet beyaz! Uyanın sese, uyanın beyaza. Uyanın yılanın soğukluğundan. Ateşin katranından…

Kör oluyoruz, açın gözünüzü

Tüm demlerin esiriyiz uyanın! Saçlarımız ayaklarımızı bağladı. Ateş gözümüzü dağlıyor, kirpiklerinizi aralayın. Ayaklarınıza dolanan kementlerle sürükleniyoruz medeniyetlerin ortasında. Bir ilkel arenadayız. Eğitimli oklar saplanıyor göğüs kafesimize. Kör oluyoruz, açın gözünüzü…”

* * *

Evrim bize yol gösteriyor

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Evrim Alataş’ı ölümünün 14’üncü yıl dönümünde andı. “Düşünceleri, yazdıkları ve mücadelesi bize ilham vermeye, yol göstermeye devam ediyor” diyen MKG, şunları ekledi: “Evrim Alataş’ın mücadelesini ve mirasını unutmayacağımızı, onun özgürlük ve adalet yolunda gösterdiği ışığın bize rehber olacağını bir kez daha yineliyoruz." AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.