Günün emek ve ekonomi panoraması

.

.

  • İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Eylül ayı iş cinayetleri raporunu yayımladı. Rapora göre; Eylül’de en az 175 işçi yaşamını yitirdi.

Eylül'de 175 işçi katledildi
        
İSİG Meclisi, Eylül’de en az 175 işçinin, iş cinayetlerinin kurbanı olduğunu bildirdi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Eylül ayı iş cinayetleri raporunu yayımladı. Rapora göre; Eylül’de en az 175 işçi yaşamını yitirdi. Raporda, yılın ilk 9 ayında ise en az bin 674 işçinin hayatını kaybettiği kaydedildi. Raporda, Eylül'de yaşamını yitiren işçilerden 153’ünün ücretli, 22’sinin ise kendi nam ve hesabına çalışan kişiler olduğuna yer verildi. 
İş cinayetlerinde ölenlerin 18’inin kadın işçi, 157’sinin ise erkek işçi olduğu belirtilen raporda, 5 kişinin mülteci işçi, 5'inin de çocuk işçi olduğu paylaşıldı. 

300 işçi nöbetini sürdürüyor
        
Uğur Tekstil Fabrikası’ndan Kod-18 gerekçesiyle çıkarılan 300 işçi, engellemelere rağmen nöbet eylemlerini 3. gününde sürdürdü.
Urfa 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Uğur Tekstil Fabrikası’nda, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Tekstil İşçileri Sendikası’nın 9 Eylül’de sendikal yetkiyi almasının ardından, fabrika yönetimi Kod-18 (İşin bitmesi) gerekçesiyle 300 kişiyi işten çıkardı. İşten çıkarılan işçilerin OSB’de bulunan fabrika önünde başlattığı oturma eylemi, 3. gününde sürdü. Sabah mesai saatinin başlamasıyla fabrika önüne gelen işçilerin önü, fabrikaya yakın bir mesafede jandarma tarafından kesildi. Jandarma yetkilisi, fabrika önünde beklemenin yasak olduğunu belirterek, nöbet tutmalarına izin verilmeyeceğini söyledi. Jandarmanın tutumuna tepki gösteren DİSK Tekstil İş Antep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen, Anayasa’nın ilgili maddelerini hatırlatarak, “Burası Urfa, burada patronun çıkarları Anayasa’dan üstündür. İşçi kıyımı yapan, yasaları çiğneyen, sendikadan kurtulmak için hileli bir şekilde fabrikayı kapatan patrona kol kanat gerenler, hak arayan işçinin önüne barikat kuruyorlar. Buradayız ve hiç bir yere gitmiyoruz. İşçiyiz, haklıyız, direne direne kazanacağız” dedi.
İşçilerin fabrikaya yakın bir mesafede bekleyişi sürüyordu. 

Çiftçinin borcu 56 kat arttı

Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cahit İncefikir, çiftçinin bankalara olan borcunun tam 56 kat arttığını söyledi. 
Aynı zamanda üretici olan Seyhan Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Cahit İncefikir, Sözcü’den Mehmet Serbes’e şu bilgileri verdi:
* 2002’de 41 milyon 196 bin hektar olan tarım alanları, 2020’de 37 milyon 753 bin hektara geriledi. Bu alan Ankara ve İstanbul'un toplam yüzölçümünden büyüktür.
* 2003-2020 döneminde tarım ve hayvancılık ihracatı, 83 milyar dolar iken ithalat 114 milyar dolar oldu. 
* Desteklerden gerekli payı alamayan çiftçinin bankalara olan borcu 2002 'de 2,4 milyar TL'den 2020’de  134 milyar TL'ye çıkmıştır. Yani tam 56 kat arttı.
* Çiftçi sayısı, 2003’te toplam nüfus 67.2 milyon iken 2 milyon 765 bin olup 2020’de 83,6 milyon nüfusa ulaşılmasına rağmen çiftçi sayısı 2 milyon 111 bine düştü. Yani nüfus, 16.4 milyon artarken 654 bin çiftçi üretimden koptu.
* 2002’de tarım sektöründe çalışan sayısı 7 milyon 458 bin iken, 2020’de 4 milyon 716 bine geriledi. Bu da 2 milyon 742 bin kişinin tarım sektöründe işinden olduğunu gösteriyor. Bu süreçte 900 bin kişi tarım BAĞ-KUR'lu iken 2020'de yüzde 39 azalarak 547 bin kişiye düştü. Tarımda çalışan sigortalı sayısı da 2002’de 149 bin kişi iken, 2020’de yüzde 79 azalarak 31 bin 250 kişiye düştü.
* Tarım sektörünün gayri safi yurtiçi hasıla içindeki payı 2002’de yüzde 10,2 iken 2020’de yüzde 6,6 ya düştü.

Bir yılda 1,6 milyon daha fazla yoksul

Dünya Bankası, Türkiye için 2021 büyüme tahminini yüzde 5'ten yüzde 8,5'e çıkarırken, 2022 büyüme tahminini yüzde 4,5'ten yüzde 3'e ve 2023 beklentisini yüzde 4,5'ten yüzde 4'e düşürdü.
Dünya Bankası, Türkiye için 2021 büyüme tahminini yüzde 5’ten yüzde 8,5’e çıkartırken enflasyon tahminini de yüzde 15,5’ten 17,7’ye yükseltti. 2022 için büyüme tahminini yüzde 4,5’ten yüzde 3’e düşüren kurum, 2023 tahminini de yüzde 4,5’ten yüzde 4’e düşürdü.
Büyüme ivmesinin 2021’in ikinci yarısında yavaşlamasına rağmen 2021’deki büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize ettiklerini belirten kurum, temel büyüme senaryolarının Türkiye’de bir daha salgın karantinası olmayacağı varsayımı üzerine kurulduğunu söyledi.
Turizm ve ihracattaki toparlanmayla beraber cari açığın 2021’de GSYH’nin yüzde 3’üne gerileyeceğini belirten Dünya Bankası, yaptıkları simülasyona göre Türkiye’de 2020’de, 2019’a göre 1,6 milyon daha fazla yoksul insan bulunduğunu söyledi. Banka, bu seviyenin son 8 yılın zirvesi olduğunu belirtti.

Borçluluk, yüzde 250’leri aştı

Aldığı borçlar yüzünden borçluluk oranı yüzde 250’leri aşan ve ödeme sıkıntısı yaşayan sanayiciler, teknik iflas sürecine girdi.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, salgında hibe desteği verilmeyen sanayicinin çarkı borçla döndürme yoluna gittiğini; borç yükünün varlıklarının yüzde 250'sini aştığını söyledi. Özdebir, “Yüzde 250 borçluluk demek teknik iflas demektir. Otomotiv, inşaat ve turizmde borçluluk oranı yüzde 500'leri buluyor. Teknik iflas mevzuat düzenlemesiyle durduruldu, ancak bu sürdürülebilir değil. Mutlaka önlem alınmalı” dedi.
ASO Başkanı Özdebir, ABD ile AB ülkelerinin salgın döneminde şirketlerine milli gelirlerinin yüzde 24'üne varan oranlarda hibe desteği sağladığını, Türkiye'nin ise hibe yerine şirketlerini daha da borçlandıracak yöntemlere başvurduğunu hatırlattı. Özdebir, devletten olan 168 milyar liralık birikmiş KDV alacağının şirketlere ödemesiyle borçluluk sorunun çözülebileceğini ifade etti. Bu sayede devletin borcundan kurtulacağını ve piyasanın da canlanacağını belirten Özdebir, sistemi anlatmak için Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan randevu istediklerini bildirdi.
Teknik iflas, fiilen iflas etmeseler dahi şirketlerin teorik olarak iflas etmiş sayılabilecekleri borçluluk durumlarının ortaya çıkma haline deniyor. Aktiflerindeki varlıkları borçlarını karşılamaya yetmeyen şirketlerin, yasa gereği mahkemeden iflaslarını istemeleri gerekiyor. Temmuz 2018’de döviz fırlayıp şirket borçluluk oranları aşırı yükselince, iflas başvuru zorunluluğu 1 Ocak 2023’e kadar durduruldu.

Türkiye üç riskliden biri

Morgan Stanley, Türkiye'nin S&P 500 düzeltmelerinden en fazla etkilenebilecek üç riskli ülkeden biri olduğunu belirtti.
Morgan Stanley, yayımladığı bir araştırma raporunda Polonya, Güney Afrika ve Türkiye’nin S&P 500’de (borsa endeksi) yaşanabilecek bir düzeltmeden en fazla etkilenecek ülkeler arasında bulunduğunu söyledi. BloombergHT’nin haberine göre; bu üç ülkedeki hisselerin S&P 500 ve kazanç revizyonlarıyla yüksek korelasyona sahip olduğunu belirten Morgan Stanley stratejistleri, Rusya ve Orta Doğu’daki diğer ülkelerin önceki dönemlere göre ABD hisse senedi piyasalarıyla daha düşük bir korelasyona sahip olduğunu da belirtti.
Morgan Stanley ABD Hisse Strateji Müdürü Michael Wilson’ın ekibinde bulunan stratejistler, Eylül ortalarında yayımladıkları bir araştırma raporunda ABD hisse senetlerinde yüzde 20’lik bir düzeltmenin ihtimaller dahilinde olduğunu söylemişti. 'Ateş' ve 'Buz' olarak iki ayrı senaryo üzerinde çalışan stratejistler, 'Ateş' senaryosunda Fed’in parasal teşvikleri ekonominin çok ısınmasını önlemek için geri çekeceğini değerlendirirken 'Buz' senaryosunda ise ekonomik toparlanmanın ivme kaybedeceği ve gelirlerin baskı altında kalacağını analiz etmişti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.