Hatay hala enkaz altında

Toplum/Yaşam Haberleri —

Hatay/deprem

Hatay/deprem

  • Depremin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen deprem bölgelerindeki yurttaşlar, su, hijyen ve gıda gibi temel ihtiyaçlara erişemiyor. Kentlerin alt ve üst yapısı tamamen yok olurken barınma sorunu ve sağlığa erişim çözülmesi gereken problemlerin başında geliyor.

ERDOĞAN ALAYUMAT

Halkevleri Hatay Şubesi Hatay’daki genel durumu, resmi açıklamalar, eylem planları ve uygulamalar karşısında kent halkının yaşadığı sorunlar ve acil ihtiyaçları ortaya koyan bir rapor hazırladı. Raporun giriş bölümünde kentin yeniden inşası ve yaşamın sürdürülmesi için karar veren, kamu kaynaklarını kullanma ve gerektiğinde özel mülkleri kamulaştırma yetkisini elinden bulunduran ve kamusal hizmetlerin sunumunu düzenleyen hükümetin, kent halkının sorunlarına hakim olmadığı gibi böyle bir çaba içerisinde olmadığı da vurgulanıyor. Raporda; barınma, sağlık, eğitim, kadın ve çocuk alanında temel pek çok sorunun 200 günü aşkın süredir çözüm bulmadığının altı çiziliyor.

Hatay’da genel durum

Depremde, Hatay kent merkezindeki tüm kamu binaları, hastaneler, kültürel ve tarihi yapılar dahil olmak üzere Hatay merkezinin dörtte üçü tamamen yıkıldı. Resmi verilere göre Hatay genelinde 100 bine yakın bina yıkıldı bir o kadarı da ağır hasar aldı. Yıkımın büyüklüğünü gerekçe göstererek halktan süre isteyen hükümet depremin yaralarının 1 yıl içinde sarılacağını iddia etse de depremin üzerinden geçen 7 aya rağmen enkaz kaldırma çalışmaları bile bitmedi. Kentte bulunan yetkili bakanlıklar, mülki amirlikler ve belediyeler sorunlara çözüm bulmak yerine sorun yokmuş gibi davranmayı, siyasi iktidar hesapları ve şirket çıkarlarını halkın ihtiyaçlarının önünde tutmayı tercih ediyor.

Göç hükümeti sevindiriyor

Raporda, deprem sonrası yaşanan göçe değinilirken, yaşanan göçlerin iktidar tarafından adeta “yükten kurtulma” vesilesi olarak değerlendirildiği belirtiliyor. Raporda, ayrıca yüz binlerce insanın yaşadığı kentin resmi makamlar tarafından insansız bölge muamelesi yapıldığı vurgulanıyor. Kentte kaç kişinin yaşadığı yetkili kurumlar tarafından bilinmediği temel hizmetlerin sunumu bu bilgi eksikliği ile düzenlendiği bu yüzden her alanda aksaklıklar yaşandığı ve sorunların şikayet konusu olmadığı sürece çözüm bulunmadığı da  ifade ediliyor.

Şirketlerin çıkarı

Kentte yeniden inşa faaliyetleri henüz başlamadığı gibi, yaz sonuna kadar tamamlanacağı iddia edilen yıkım ve enkaz kaldırma faaliyetlerin yarısının bile tamamlandığı belirtilen raporda şunlara dikkat çekiliyor: “Hatay Valiliği, ihale alan şirketleri yıkım işlerini hızlandırmaları konusunda teşvik etmekte, Binaların Yıkılması Hakkında Yönetmeliğe uyulmamasını görmezden gelmekte ancak bu kuralsız ve hızlandırılmış yıkım istenen sonucu almadığı gibi, halk sağlığını tehdit eden hava, toprak ve su kirliliği sorunu yaratmakta, sık sık can güvenliğini tehdit eden kazalara yol açmaktadır.”

Moloz yığınları

Kentte yıkım nedeniyle açığa çıkan asbestli moloz yığınları halk sağlığı açısından büyük tehlike oluşturuyor. İlgili kurumların bu anlamda hazırlamış olduğu bir eylem planı olmadığı gibi enkaz yığınları gelişi güzel halk sağlığını, tarım alanlarını ve kentin eko sistemini tehdit eden şekilde gelişi güzel çevreye saçılıyor.

Barınma sorunu

Devletin resmi verilene göre halkının üçte biri konteynır kentlerde yaşıyor. Konteynır kentlerde yaşamak istemeyen halk ise kendi imkanları ile ağır hasarlı evlerini onararak içinde yaşam mücadelesi veriyor.

Sağlık ve eğitime erişim yok

Halkın sağlığa erişiminde çok ciddi problemlerin yaşandığı kentte, hastanelerde hâlâ tam kapasite sağlık hizmeti verilmiyor. Kentte çalışan sağlık emekçilerinin görevlerini sürdürebileceği asgari yaşam ve çalışma koşulları sağlanabilmiş değil. Halk kent genelinde ulaşım ve elektrik gibi altyapı sorunlarının devam etmesi nedeniyle mevcut sağlık hizmetlerine erişmekte güçlük çekerken, sağlık hizmetlerinin planlanmasında koruyucu sağlık hizmetlerinin hayati önemi ise yok sayılıyor. 

Eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin raporda şunlara yer veriliyor: “Depremden sonra eğitim hizmetlerinin ihmal edildiği kentte, okulların eylül ayında açılması beklenirken, hiçbir hazırlığın olmaması dikkat çekiyor. 200 günlük süreçte depremden görece az etkilenen okulların onarımı ve yeni eğitim dönemine hazırlanması için bir adım atılmadı.”

Kadınlar ve çocuklar hapsedildi

Raporda depremle birlikte hayatın sürdürülmesinde kadınların aile içinde üstlendikleri sorumlulukların arttığı gibi kadınları koruyan mekanizmaların da işlevsizleştiği belirtiliyor.

Deprem sonrasında ortaya çıkan tabloda kadınların daha fazla ezildiği, ilgili yasal mekanizmaların çalışmadığı için kadına yönelik şiddet ve istismar vakalarında ciddi artışların olduğu vurgulanıyor.

Özlem Mansuroğlu

Halkın ihtiyaçları ikinci plana itildi

Kentte yaşanan sorunlara ilişkin Özgür Politikaya konuşan Halkevleri Hatay Şube Başkanı Özlem Mansuroğlu, devletin en başından bu yana halkın ihtiyaçlarını gözeten, bilim insanlarına ve meslek örgütlerine kulak veren bir konumda olmadığını ifade etti.

Ağır hasarlı binaların yağmurun şiddetinden yıkıldığını belirten Mansuroğlu şöyle devam etti: “Altyapı sorunları, kontrolsüz yıkımlar, kentteki yüzbinlerin hayatını hiçe sayan kaos hali nedeniyle insanlar ölüyor. İnsanlar ya çadıra ya toplama kampı biçiminde konteynır kentlere mecbur bırakılıyor. İçme ve kullanma suyu sorunu çözülebilmiş değil, sağlık hizmetlerine erişim sınırlı, covid 19 süreci de dahil üç yıldır eğitim durdu ve telafisi için bugüne kadar ciddi bir çaba görülmedi. Gerçekler bir kent halkının yaşam hakkının, sorunlarının, taleplerinin yok sayıldığıdır.”

Dayanışma zayıf

Seçim sürecinde örgütlü güçlerin büyük çoğunluğunun en temel işlerini de bırakıp seçim kampanyalarına hapsolması, toplumun da seçimlere kilitlenmesi ve seçim sonuçları ile birlikte oluşan olumsuz atmosfer dayanışma seferberliğini ciddi ölçüde zayıflattığına dikkat çeken Mansuroğlu, devrimci, sosyalist kurumlar ve farklı gönüllü çevreler ciddi bir çalışma içinde olsa da bunun yeterli olmadığının altını çizdi. Kentte yılları alacak bir inşa sürecinin yaşanacağını ifade eden Mansuroğlu, kentin yeniden inşasında toplumsal dayanışmanın hayati bir öneme sahip olduğunu ifade etti.

Hayatın yeniden kurulması

Deprem bölgesinde yaşananlar, ülkenin yalnızca bir kısmını ilgilendiren bir afet durumu olmadığını sözlerine ekleyen Mansuroğlu son olarak şu ifadeleri kullandı: “Burada hayatın yeniden kuruluşuna ne kadar etkin katılır ve ne kadar halkın çıkarları doğrultusunda yön verebilirsek ülkenin geleceğine de o ölçüde olumlu bir etkimiz olacaktır. Kamuoyu burada dayanışma faaliyetlerine emeği, bilgisi, maddi imkanları ile destek olmayı sürdürmeli ancak imkân ve yetenekleri esas olarak bir halkın kendini yeniden var etme mücadelesine seferber etmelidir. İnsanca bir yaşam mücadelesi de demokrasi mücadelesi de bundan ayrı düşünülemez.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.