Tarihi köy taş ocağına peşkeş çekiliyor
Dosya Haberleri —
- İstanbul’un Sultangazi ilçesine bağlı Cebeci köyü 50 yıldır taş ocaklarının yarattığı çevresel yıkımla mücadele ediyor. Taş ocaklarının yarattığı yıkım bölgede yaygın olan tarım ve hayvancılığı bitirirken, taç ocaklarından çıkan toz ise yaşamı olumsuz etkiliyor. Seslerini yetkililere duyurmaya çalışan bölge halkı ve Cebeci Köyü Çevre Koruma ve Yardımlaşma Dayanışma Derneği gazetemize konuştu.
ERDOĞAN ALAYUMAT
Cebeci bölgesi İstanbul’da yeşil kalmış nadir yerlerden biri olma özelliğine sahip. Gazi Mahallesi'nden başlayıp, Cebeci, Habipler ve Arnavutköy bölgesine kadar alabildiğine yeşil alana sahip olan bölge maden ocakları tarafından adeta talan edilmiş durumda. Bölge Güney ve Kuzey maden bölgeleri olarak ikiye ayrılmış. Güney kısmında kurulan taş ocaklarının tümü faaliyetlerine son vermiş. Bölgede işi biten maden ocakları daha başka alanlara yönelirken bölgede yarattıkları doğa tahribatının telafisi ise mümkün değil. Kuzey maden bölgesi ise faaliyetlerine hala devam ediyor ve bölgede maden faaliyetlerini dahada genişletiyor.
Kapatacağız dediler, yayıldılar
Taş ocağı sahasına girmeden önce madene çok yakın olan Sultançiftliği civarında yaşayan Fesih Poyraz ile konuşuyoruz. Aslen Çewlig (Bingöl) Kanîreşli (Karlıova) olan Poyraz, 40 yıl önce ekonomik nedenlerden kaynaklı İstanbul’a göç etmek zorunda kalmış. 40 yıldır aynı mahallede yaşayan Poyraz, İstanbul’da esnaflık, inşaat işçiliği, tekstil gibi işlerde çalışmış ve emekli olmuş. Bölgede 50 yıldır taş ocaklarından kaynaklı sorunlar olduğunu söyleyen Poyraz, 50 yıldır taşocaklarının kapatılacağı söylendiğini ancak tek bir adım atılmadığını ifade ediyor. Taş ocaklarının kapatılmak bir yana daha da genişlediğini söyleyen Poyraz, taş ocağına biraz daha uzak mahaller dinamit patlamalarından bire bir etkilenmiyor ancak ortaya çıkan toz bulutundan doğrudan etkilendiğini belirtiyor. Tozdan kaynaklı evlerinde rahat oturamadıklarını ifade eden Poyraz, şöyle konuşuyor: “Yazın bunaltıcı sıcaklarında camları açamıyoruz. Kliması olanlar biraz daha rahat ama evde kliması olmayanlar da camlarını kapatmak zorunda kalıyor. İnsanlar balkonlarına çıkamıyor. Kadınlar günde 4-5 kez ev temizliği yapmak zorunda kalıyor.”
Başvurular yanıtsız bırakılıyor
Mahalle girişinde diş hastanesinin açılacağını ancak ocaktan çıkan tozdan kaynaklı bunun askıya alındığını anlatan Poyraz, İBB, Sultangazi Belediyesi, Sultangazi Kaymakamlığı ve İstanbul Valiliklerine yaptıkları tüm başvuruların cevapsız bırakıldığını anlatıyor. Bölgenin hafriyat depolama alına çevrildiğini belirten Poyraz, “Sorunun çözümü için ne bekleniyor” diye sorarak, yetkilileri göreve çağırıyor.
Hem doğa hem tarih yok ediliyor
Fesih Poyraz’la vedalaşıp maden sahasına doğru yola çıkıyoruz. Araçla 5 dakikalık bir yolculuktan sonra maden sahasına vardığımızda bizi korkunç bir manzara karşılıyor. Taş çıkarmak için açılan devasa bir çukur ve hemen yanında yer altı sularından oluşmuş bir gölet gözümüze çarpıyor. Ardı arkası kesilmeyen hafriyat kamyonlarının çıkardığı tozdan kaynaklı göz gözü görmüyor. Yolda yer yer tarihi yapıların kalıntıları göze çarparken, yol üstünde bulunan meyve ağaçları beyaz tozdan görünmüyor. Köye doğru ilerlerken yapılan doğa tahribatının boyutunu daha iyi görüyoruz. Tarihi Cebeci köyünün hemen girişinde taş kırma tesisi ve tesisin hemen yanında ise köy okulunu görüyoruz. Toplam 532 bin 802 nüfusu olan ilçe 15 mahalleye ayrılıyor. İlçe taş ocakları tarafından kıskaca alınırken taş ocaklarının yarattığı tahribatta ilçe nüfusunun neredeyse yarısından fazlası etkileniyor. Taç ocaklarının etrafında bulunan Cebeci, Sultançiftliği, Esentepe, Habipler, Gazi, Atatürk Çiftliği, Arnavutköy, Haraççı, İmrahor gibi mahalleler dolaylı etkilenirken, taş ocağının hemen yanında bulunan Cebeci köyü ise doğrudan etkileniyor.