Hem kurban hem yaraları saran

Kadın Haberleri —

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kadın Çalışma Grubu Temsilcisi Dilruba Duygu Söylemez

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kadın Çalışma Grubu Temsilcisi Dilruba Duygu Söylemez

  • Kadınların ve çocukların silah olarak kullanıldığı savaşlar erkek-devletlerin güç ve rant alanıdır. Buna rağmen yaraları saran ve travmaları taşıyan kadınların her yerde birbirine destek olması gerektiğini kaydeden Dilruba Duygu Söylemez, “Yılmadan, umutları kaybetmeden mücadeleye devam etmemiz lazım” dedi.

Dünya ve Ortadoğu’da süren savaşların kurbanı olan kadınlar, erkeklerin başlattığı ve yıkımları beraberinde getirdiği sürecin tarihi tanıkları. Kadınlar savaşlarda en çok mücadele etmek zorunda bırakılan, yıkılmış bir hayata sürüklenen ve yeni bir yaşamı kuracak kişi oluyor aynı zamanda.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kadın Çalışma Grubu Temsilcisi Dilruba Duygu Söylemez, Ortadoğu’da süren savaşın kadınları nasıl etkilediğini, Jinnews’ten Öznur Değer’e değerlendirdi.

Kadının dışlanmasının sonucu
Söylemez, özelde Ortadoğu’da başlayan savaşların sadece kapital düzenin sonucu değil, aynı zamanda kadının yaşamdan dışlanmasıyla ve susturulmaya çalışılmasıyla başlayan girişimlerin son aşamaları olduğuna dikkat çekti. 
“Bu uzun vadeli bir plan ve girişim. ‘Tarih boyunca hiçbir cinayet ve hiçbir kan din adına işlendiği kadar vahşice işlenmemiştir’ diye bir alıntı yapmak istiyorum. Savaşlar da bir şekilde rant ve güç savaşı. Kadın ve çocuklar üzerinde bir politika dönüyor. Bunun yaralarını saracak, travmalarını taşıyacak olan yine kadınlar oluyor.”

‘Erkekler kadınları kimden koruyor?’
Erkeklerin kadını korumak için vahşi cinayetlere giriştiğini iddia ettiğini belirten Söylemez, “Erkekler kadınları kimden koruyordu?” diye sordu. 
Değerlendirmesinde Rojava’daki savaşı ve işlenen suçların kabul edilemez olduğunun altını çizen Söylemez, şöyle devam etti: 
“Paranın, gücün olduğu yerde ajitasyon biraz daha fazla olur. Yine Hamas ve İsrail’de iki tarafta da görüyoruz ki daha çok kadınlar ön plana çıkıyor. Kadının aciz ve güçsüz olduğu iddiasıyla, koruma içgüdüsüyle şiddetin artarak ilerlemesine alet olduğunu görüyoruz. Bu kan ne yazık ki erkeklerin gözü doymadıkça bitmeyecek. Ama şunu unutmamak lazım, evet kadınlar burada büyük travmalara maruz kalıyorlar ama bu toplumun yarısı kadınlar ve öteki yarısı da biz kadınların eseri. Eğer biz güçlü olursak, biz sesimizi daha güçlü duyurursak, biz bu teşhirciliğe müsaade etmezsek, biz Rojava’da kendi tarlasında katledilen kadınların ismini duyar ve birbirimize duyurursak bir şekilde erkeklerin de arsızlığına bahane olarak bizi kullanmalarına müsaade etmezsek, kan biraz daha dinecektir.”

Umudu tüketmeden örgütlemeye
Savaşlardan, afetlerden, olağanüstü durumlardan en çok kadınların etkilendiğinin altını çizen Söylemez, kadınların daha çok sahip çıkmaya yönelik hareket ettiğini dile getirdi. 
Kadınların güçlü olması, haklarını savunması, anlaması, öğrenmesi, paylaşması ve birbirine destek olması gerektiğini kaydeden Söylemez, “Sadece kadınlar için değil herhangi bir haksızlığa uğrayan, azınlık olarak gösterilmeye veya güçsüzleştirilmeye çalışılan grupların tamamının yapması gereken birinci öncelik, farkında olmaları ve örgütlenmeleridir. Yılmadan, umutlarını kaybetmeden mücadeleye devam etmeleri lazım” dedi. MÊRDÎN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.