İnfaz yakma gerekçesi; mutfak tezgahına vurdu

Tutsak Mizgin Çoku

Tutsak Mizgin Çoku

  • Tutsak Mizgin Çoku'nun tahliyesi 6 ay ertelendi. Gerekçe ise pişman olduğunu söylememesi, örgütsel bağına dair kanaat oluşması, hatta kapıya ve mutfak tezgahına vurması.

Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde Mizgin Çoku’nun infazını yakarak, tahliyesini erteleyen Cezaevi İdare Gözlem Kurulu, suç ve ceza gerektirmeyen gerekçeler uydurdu.

Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde katıldığı siyasi parti faaliyetleri gerekçe gösterilerek, 2015'te hakkında başlatılan soruşturma kapsamında “Örgüt üyesi olma” iddiasıyla hapis cezası verilen Mizgin Çoku, 5 yıl 2 ay 15 gün kalan hapis cezasının onanmasının ardından 27 Temmuz 2019’da tutuklandı. MA'dan Ahmet Kanbal'ın haberine göre; tutulduğu Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nden 1 Ocak 2023’te tahliye olması beklenen Çoku hakkında 27 Aralık 2022'de Cezaevi İdare Gözlem Kurulu (İGK) tarafından verilen kararla, “iyi halli olmadığı” iddia edildi ve tahliyesi 6 ay ertelendi. Çoku’nun yeni tahliye tarihi 27 Haziran 2023 olarak belirlendi.

Çoku’nun avukatı İGK kararını Diyarbakır İnfaz Hakimliğine taşıyarak itirazda bulundu, ancak reddedildi. Hakimlik gerekçelerinde ise İGK kararının gerekçelerini sıraladı. Çoku’nun “iyi halli olmadığı” savunulan kararda; “(…) hükümlünün kuruma geldiği tarihten itibaren psikolojik destek vermek amacıyla planlanan görüşmelere kendi isteği ile katılmadığı, 22/12/2022 ve 26/12/2022 tarihli gelişim değerlendirme ve gözlem değerlendirmeye katıldığı, manevi rehberlik birimi tarafından yürütülen etkinliklere katılımı bulunmadığı, genel ve kısmi aramalarda olumsuz herhangi bir tutumunun görülmediği, sayım esnasında kurum personelinin çalışmalarını kolaylaştırmaya yönelik olumsuz tavırlarının bulunduğu, kurum görevlilerine ve hükümlülere yönelik tehdit, tahrik, yalan beyan gibi zorlayıcı tutum ve davranışlarının bulunmadığı ancak kurum içi sirkülasyonlarında ısrarcı tutumunun bulunduğu, infaz sürecinde birçok disipline konu eylemlerinin bulunduğu, hükümlünün bulunduğu koğuş içerisinde tutuklu ve hükümlüler ile birlikte cezaevi şartlarını gerekçe göstererek kapılara, mutfak tezgahına vurma eylemini gerçekleştirerek kurum demirbaşına zarar verdiği” iddiaları sıralandı.

Kanaat oluşmuş!

Kararın devamında Çoku’nun 27 Kasım 2020’de yazdığı bir dilekçeyle İmralı Cezaevi'ne naklini istemesi de gerekçe gösterilirken, “Açlık grevi ve slogan atma gibi örgütsel eylemlerinin bulunduğu, örgüt ile bağlarının devam ettirdiği yönünde kanaat oluşturduğu” denildi.

Pişman olmamış!

Mülakatta Çoku’ya, “pişman mısın?” sorusunun sorulduğu, ancak pişman olmadığının belirtildiği gerekçede, “Pişman olacağı bir eylemde bulunmadığını, diğer partiler gibi resmi bir partinin çağrısına katıldığını beyan etmiştir” denildi. Devamında Çoku’ya verilen disiplin cezaları da gerekçeler arasında sıralanarak, “(…) disiplin soruşturmalarının örgütsel tavır niteliğinde olduğu ve bu haliyle de tahliye olması halinde bir daha suç işleme riskinin düşük olması kanaatinin oluşmadığı, Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik kapsamında iyi halli olduğu yönünde kanaatin oluşmadığı anlaşıldı” ifadeleri kullanıldı. MARDİN

 

*****

Tutsağa istihbarat dayatması

Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki 28 yıllık tutsak İdris Başaran, istihbarat ile görüşmeye zorlandığını belirterek, savcılığa suç duyurusunda bulundu. 

Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan 28 yıllık tutsak İdris Başaran, Jandarma istihbaratının görüşme dayatmasına karşı Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma" iddiasıyla müebbet hapis cezası alıp 28 yıldır tutulan Başaran, cezaevinde epilepsi ve FMF (Akdeniz Anemi Ateşi) hastalıklarına yakalandı. Hastalıklarına rağmen tedavi edilmeyen Başaran, istihbaratla görüşmeye zorlandı. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunan Başaran, dilekçesinde, şunları belirtti: “15 Mart'ta herhangi bir mahkemem olmamasına rağmen gardiyanlar ‘mahkemen var SEGBİS'e çıkacaksın’ dedi. Ben de SEGBİS'e çıkacağım düşüncesiyle odadan çıktım, ancak alt girişe götürüldüm. Pencereleri siyah poşetle bantlanmış, camları kapatılmış bir odanın kapısına götürüldüm. Oda kapısı açılınca oda içerisinde 3 sivil giyimli ve bir de cezaevinin tanımadığım 3 resmi giyimli personelinin olduğunu gördüm. Ben içeriye girerken sivil giyinenlerden biri 'Biz jandarma istihbarattan geldik, seninle konuşmak istiyoruz' dedi. Ben de, ‘sizi tanımıyorum, sizinle görüşeceğim herhangi bir şey yok. Sizinle görüşme talebim olmamış’ dedim."

Bir sindirme politikasıdır

Başaran, dilekçede görüşmeyi kabul etmeyip koğuşuna geri döndüğünü belirterek, "Bir kere bana 'SEGBİS'in var' denilerek kandırılıp MİT elemanlarıyla görüşmeye götürülmem hukuksuzdur. Bu bir sindirme politikasıdır. Bu andan itibaren başıma gelebilecek herhangi olumsuzluktan beni hukuksuzca istemim dışında yanıltarak görüşmeye götüren idare ve birlikte hareket edenler sorumludurlar. Ağır sağlık sorunları yaşayan biriyim. Bu yaklaşımla sağlığımla oynanmıştır. Bundan olayı şikayetçiyim. Savcılığa suç duyurusundan bulundum" dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.