İşçiler incelerken dinamit patlatıldı

Çöpler Altın Madeni / Erzincan

Çöpler Altın Madeni / Erzincan

  • Licik’te 9 işçinin maden faciasında günler öncesinde fark edilen yarıkları kontrol etmek üzere bölgeye gönderildiği sırada dinamit patlatılması sonucu toprak altında kaldığı iddia edildi.

Erzîngan’ın Licik (İliç) ilçesi Çöpler köyünde bulunan Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye ait altın madenindeki siyanürlü pasa dağında 13 Şubat’ta yaşanan toprak kayması sonucu toprak altında kalan 9 kişiyi arama çalışmaları heyelan riski gerekçesiyle 19 Şubat gece saatlerinde durduruldu. Ekolojist ve çevrecilerin maden sahasına girişleri engellemeye devam edilirken, Melêtî Çevre Platformu (MAL-ÇEP) üyeleri, ilçe merkezi ve 45 villa tipi evin yapıldığı Çöpler köyünü ziyaret ederek enkaz altında kalanların aile ve yakınları ile görüştü.

MA’dan Müjdat Can’a konuşan Platform Sözcüsü Hasan Kaya, 13 Şubat’ta yaşanan facia ile birlikte Licik ilçesinden Fırat Nehri’ne siyanür aktığını belirtti. Bu siyanürün Erzîngan, Dêrsim, Riha, Amed, Irak, Suriye gibi birçok yere zararının olacağının belirten Kaya, “Bu siyanür bu bölgelerdeki tarımı ve yaşam alanlarını yok edecek” dedi.

O zaman da uyardık

Aynı bölgede 2022’de yaşanan siyanür boru patlamasının ardından bölgede incelemelerde bulunduklarını hatırlatan Kaya, o zaman da şirketin kapatılması gerektiğini siyanür havuzları başında haykırdıklarını ifade etti. Bölgeye ilişkin o dönem “ÇED gerekli değildir” ile “alan genişletme” kararları verildiğini anımsatan Kaya, ekolojistler olarak dün olduğu gibi bugün de olası tehlikelere dikkat çektiklerini ifade etti. Kaya, “Siyanürün gözle görülür derecede sorun yaratacağını ve bunun ölümlere dönüşeceğini o günde söyledik. O nedenle bugün olacaklara biz işaret ettik ama önlem almadılar” diye konuştu.

 

Melêtî Çevre Platformu (MAL-ÇEP) sözcüsü Hasan Kaya

 

Çalıştırıldıkları için

Görüştükleri ilçe halkının daha önce geçimlerini hayvancılıkla sağladıklarını ancak hayvancılığın bitmesi nedeniyle madende çalışmaya başladıklarını belirten Kaya, bu nedenle halkın 6 bin 500 kişinin çalıştığı şirketin kapanmasını istemediğini söyledi.

Bölgede dinamit patlatıldı

Görüştükleri yurttaşların pasa dağındaki yarılmanın günler öncesinden görüldüğünü, ancak uyarılara rağmen önlen alınmadığını dile getirdiklerini aktaran Kaya, köylülerin yine olayın 9 işçinin pasaları kontrole gittikleri sırada dinamit patlatılması sonucu yaşandığını ifade ettiklerini paylaştı.

Murat Kurum da sorumludur

Olayın ardından 8 kişi tutuklanırken, esas sorumluların tutuklanmamasını eleştiren Kaya,  felaketin sorumlularından birinin AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Murat Kurum olduğunu kaydetti. Kaya, şunları ekledi: “Bu nedenle bu madende siyasi bir durum söz konusu. Bunun karşısında da toplumun örgütlü olması gerekiyor. Siyasi partiler, çevreciler, ekolojistler bir araya gelerek buna yönelik her yerde eylem ve etkinlikler yapabilmeli. Bu madeni durduruncaya kadar mücadeleden vazgeçmemeliyiz.” MALATYA

 

* * *

Öncesi ve sonrasıyla 13 Şubat

Bağımsız Maden-İş Sendikası, Çöpler Altın Madeni sahasında 13 Şubat’ta yaşanan toprak kaymasıyla ilgili bir rapor yayımladı.

Sendikanın 10 maddelik raporu özetle şöyle:

* Avrupa ve ABD’deki işçilerle aynı işi yapan işçiler Türkiye’de güvensiz, güvencesiz, önlemsiz, düşük ücretli ve baskı altında çalıştırılmaktadır. Benzer şekilde çevreye verilen zararla ilgili de ABD ve Avrupa’da çok daha sıkı önlemler gündeme gelirken Türkiye’de bu önlemler aşılması gereken yasal engeller olarak görülmektedir. Çalık Holding’in 13 Şubat sonrası söylediği “Biz sadece finansal ortağız” açıklaması bu anlama gelmekte, Çalık Holding’in siyaset-bürokasi-idare ilişkileri aracılığıyla işçilere ve çevreye yönelik her türlü kuralsız davranışın korunması güvence altına alınmaktadır.

* 3 Şubat günü olayın gerçekleştiği saat 14:28 öncesinde de sahada, liç yığını üzerinde ve sahanın etrafında iş makineleri için yapılmış yollarda (stabilize yığma ve sıkıştırma yapılarak inşa edilmiş olmasına rağmen) olağandışı çatlaklar işçiler tarafından tespit edilmiş, fotoğraflanmış ve hem şirketin risk bildirim sistemi üzerinden hem de diğer yollarla yetkililere bildirilmiştir. Buna rağmen gereken önlemler alınmamıştır. Ek olarak, özellikle son bir ay içerisinde işçiler riskin büyük olduğu konusunda endişe duyduklarını defalarca kez dile getirmişlerdir. Gün içerisinde çalışma alanının bir kısmı kapatılmıştır, ancak bu kısım önlem alınması gereken yer olmamakla birlikte bu bilgi dahi işçilere tam ve sağlıklı şekilde iletilmemiştir. Acil durum planı devreye sokulmamış, işçilerin alandan uzaklaşmasını sağlayacak siren çalma vb. çok temel yollar dahi kullanılmamıştır. 

* Kayan toprak, Anagold’un faaliyete geçtiği 2009-2010 yıllarından itibaren yaptığı ayrıştırma sonucunda kalan toprağın tamamıdır. Normal şartlar altında, en geç 2018-2019 döneminde başka bir yığma alanı açılmış ve sonraki üretimden kalan siyanürlü toprağın oraya yığılmış olması gerekmektedir. Ancak yine maliyeti azaltma politikası sebebiyle bu yapılmamış, liç yığma alanı üste doğru genişletilmiştir.

* Ücretler faaliyete geçildiği 2009-2010 yıllarından beri kademeli olarak düşürülmüştür. CEO Edward Dowling’in deyimiyle “Dünyanın en ucuz, düşük maliyetli altın madeni” olma hedefi, çalışmanın her düzeyine yansıtılmıştır. 

* 13 Şubat’tan 5 gün önce; normal çalışmaya ek olarak şirketin Acil Müdahale Biriminde (ERT) gönüllü olarak bulunan işçilerin bu görevden ayrılmak istemesi “toplu eylem” olarak değerlendirilmiş, işçiler 13 Şubat gününde bu konuda savunma vermeye zorlanmıştır.

* 13 Şubat’tan 2 hafta önce Türkiye Maden-İş’ten toplu olarak istifa eden işçiler, faciadan üç gün önce Bağımsız Maden-İş’e üye olmaya karar vermiştir. Bu karar şirket tarafından öğrenildiğinde işçilere toplu e-posta gönderilerek Türkiye Maden-İş’in propagandası yapılmış ve şirketin tek muhatap olduğu sendika olarak lanse edilmiştir. İşçilerin yasadan doğan haklarını kullanması, hak arama özgürlükleri kapsamında güvence altında olan iş yavaşlatma, iş durdurma ve benzeri eylemlerde bulunması durumunda; işten çıkarmak da dahil her türlü disipliner yaptırımla karşılaşacağı ifade edilmiştir.

* Faciaya giden süreçte tespit edilen en önemli noktalardan biri şudur: Anagold, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinde kesintiye gitmek ve işçileri daha uzun süre daha yoğun çalıştırabilmek için iş modelini yukarıdan aşağı şekillendirmiştir. Bu süreçte, işçilerin sağlığını görece önemseyen veya hedeflenen üretimin makul olmadığını ifade eden, tecrübe ve bilgi sahibi olan mühendisler yerine daha ucuza çalıştırabildikleri, tecrübesiz ve şirket talimatlarını harfiyen uygulamak kaydıyla işe alınan genç mühendis ve yöneticiler çalıştırmıştır. 

* İşçilerin ek prim ödemeleri devamlılık şartına bağlanmıştır. Bu madencilik iş kolunda sıklıkla görülen ve işçi aleyhine sonuçları bilinen bir modeldir. Ancak Anagold’da devamsızlığa ek olarak iş kazası geçirilmesi de prim kesintisine neden olmaktadır. Belirlenen süre içerisinde taşeronlarda çalışanlar da dahil olmak üzere herhangi bir işçinin iş kazası geçirmesi ve bunun tutanak tutularak kayda geçilmesi durumunda bütün Anagold işçilerinin primi kesilmektedir.

* Göçük altında kalan işçilerden Abdurrahman Şahin ve Hüseyin Kara, taşeron Kar-Sa Şirketi’nde borulama ekibinde; Şaban Yılmaz, taşeron Asil Çöpler Şirketi’nde kepçe operatörü; Fahrettin Keklik, ana firma Anagold Madencilik’te idari işler personeli, Ramazan Çimen ve Kenan Öz ana firma Anagold Madencilik’te kırıcı süpervizörü; Adnan Keklik, ana firma Anagold Madencilik’te ADR kıdemli süpervizörü; Uğur Yıldız, taşeron Çiftay Şirketi’nde kamyon şoförü; Mehmet Kazar, taşeron Asil Keklik Şirketi’nde operatör olarak çalışmaktadır. Bu tablo hem taşeronlaşmanın sonuçlarını hem de maden sahası ve çevresinde çalışan bütün işçilerin taşeron ya da ana firma fark etmeksizin risk altında çalıştığını göstermektedir.

* Bakanlık denetimlerini de içeren bütün süreçler boyunca Anagold’un etrafındaki siyasi-idari-ekonomik ilişki ağı da tespit edilmiştir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.