Kadınlar demokrasiyi örüyor

Kadın Haberleri —

Halide Türkoğlu

Halide Türkoğlu

  • Dem Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, kadın özgürlükçü perspektifle örülen eşbaşkanlık sisteminin, kadınların tarihsel anlamda yaşadığı sömürülme ve ezilme ilişkilerini ortadan kaldırdığını belirtti ve ekledi: “Eşbaşkanlık faşizmin de panzehridir. Ayrımcılığa, kutuplaştırıcı siyasetlere izin vermez.”
  • Eşbaşkanlığın, kadınlar şahsında toplumu yönetim biçimleriyle buluşturduğunu kaydeden Türkoğlu, “Eşit temsiliyet sadece sayısal bir veri değil irade olma anlamında birçok yönetim mekanizmasını yeniden düzenliyor. Teklikten çokluğa giden bu sistem demokrasiyi halkla birlikte örüyor” dedi.

HAVAR DERYA/WAN

“21’inci yüzyıl kadın yüzyılıdır” söylemi, Kürtlerin politik ve ideolojik gündemi olduğu kadar dünyada da tartışılan bir söylem olmaya başladı. Kadınlar, binlerce yıllık sömürü ve nesneleştirilme politikasıyla mücadele ederken bir yandan da Kürt kadınların öncülüğünü yaptığı Jineoloji kuramını pratikte uygulamaya çalışıyor. Siyasal alanda ve özellikle yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemi ile egemen kültür ve bilincin bütün karşı çıkışlarına rağmen mücadelelerini sürdürüyorlar.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü ve Amed Milletvekili Halide Türkoğlu, ilk olarak 2005’te DTP’de yüzde 40 temsiliyet kotasıyla hayata geçirdikleri eşbaşkanlık sistemine işaret ederek, bu sistemin kadın meclislerinin kararlarını ve etkisini büyüttüğünü söylüyor.

Aslında bu uygulama, kadın eşitliğini gündemleştirme ve demokratik ilkelerin yaşamsallaşması açısından birçok sendika, dernek ve sivil toplum örgütlerini de etkileyerek toplumsal mücadele alanlarını dönüştürdü. Eşbaşkanlık sistemiyle özgürlük anlayışına dayalı eşitlik yaklaşımımızı, yönetim mekanizmalarına da taşıyarak, yerel yönetim alanında 2014 yılı itibarıyla uygulamaya koyduk.”

Bin bir emekle örüldü

Eşbaşkanlığa karşı erkek egemen yaklaşımın yerel yönetimlerde çok daha yoğun yaşandığını dile getiren Türkoğlu, “Alışkanlıkları değiştirmek, iktidar olanla mücadele etmek, bürokratik tarza karşı demokrasi ve katılımcılığı örmek elbette kolay olmadı/olmuyor. Eşit yaşam politikası geçmişten bugüne bedel ödenerek, bin bir emekle hayata geçirilmeye çalışılıyor. Eşbaşkanlık sistemiyle demokratik bir toplumun inşası temel hedefimizdir” diyor.

Türkoğlu, kadın özgürlükçü perspektifle örülen bu sistemin kadınların tarihsel anlamda yaşadığı sömürülme ve ezilme ilişkilerini ortadan kaldırdığını aynı zamanda cinsiyetçilikle geliştirilen sorunlarla mücadele ettiğini kaydediyor.

Sayısal veri değil, irade olma mekanizması

Öte yandan, yönetim olgusunun kadın şahsında toplumla buluşturduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bu aslında yerel yönetimler ve siyaset alanında tüm toplumsal kurumlarla ilişkileri yeniden düzenlemek anlamına geliyor. Yerel yönetimlerde kadın politikası, aile kurumunu eşitlik ilişkilerine ve demokratik toplum inşasına götürürken, inkar politikalarından etkilenen kültür alanını çok kültürlülük ve çok dillilikle inşa ediyor. Eşit temsiliyet sadece sayısal bir veri değil irade olma anlamında birçok yönetim mekanizmasını yeniden düzenliyor. Teklikten çokluğa giden bu sistem demokrasiyi halk adına değil, halkla birlikte örüyor. Halk kendi yönetimine kavuşuyor.”

 

 

Erkekler eşitlikçi olmayı öğreniyor

Türkoğlu, konuşmasının devamında kamusal alanda sadece erkeklerin değil kadın haklarının da eşit biçimde hayata geçirildiği bu sistemin motivasyonunu eşitlik ilkesi ve kadın katılımcılığının yönetimlere yansımasından aldığını dile getiriyor.

“Erkekler de kapitalist ve ulus-devletin sömürü ve ezilme ilişkilerine maruz kalıyor. Bu mücadeleyle erkekler iktidar olgusuyla yüzleşirken, kadın özgürlükçü sistemin ayrımcılık ilişkilerini ortadan kaldırdığını görmeye başlıyor. Kadınlar özgün ve özerk meclislerle kendi hakikatleri ile yan yana gelerek özne olup, erkek egemen düzeni yıkan, eşit ve özgür bir düzen kuran bir mücadelenin içinde var oluyor. Makul olan değil devrimci olan oluyor. Erkekler de bu sistemde demokratik ve eşitlikçi olmayı öğreniyor.”

İktidarın var olma krizi

Eşbaşkanlık sistemini özellikle seçimler öncesi tartışmaya açılmasına değinen Türkoğlu, bunu tartışmaya asıl açan etkenin ulus-devlet anlayışının ve egemen erkekliğin yaşadığı kriz olduğunu ekliyor.

“Kadınlar, ‘Nasıl yaşamalı ve ne yapmalı?’ sorusunu cevabını eşbaşkanlıkta buluyor. Eşit, özgür ve demokratik yaşamak istiyor, bunun politikasını da eşbaşkanlıkla inşa ediyoruz. Ancak devletler, sömürmeyi, gasp etmeyi, inkar etmeyi, yok saymayı ve tekçiliği savunmayı, eşbaşkanlık sisteminde hayata geçiremez. Kriz de tartışma da iktidar olanın kendini var etme krizidir.”

“Eşbaşkanlık faşizmin de panzehridir. Ayrımcılığa, kutuplaştırıcı siyasetlere izin vermez” diyen Türkoğlu, erkek egemen zihniyetle yüzleşmenin ancak bu sistemle mümkün olabileceğini ifade ediyor.

Aynı zamanda DEM Parti’nin yürüttüğü politikayla kadın ve erkek şahsında yeni bir toplumsal model önerdiğini belirten Türkoğlu, söz konusu modeli ise şöyle tanımlıyor: “Bir iktidar modeli oluşturmuyoruz; sermaye, ulus-devlet ve erkek egemenliği ile mücadele ediyoruz. Kadının özgürlüğünde toplumun özgürlüğünü görüyoruz. Sömürge toplum olma halinden özgür toplum olmaya yol alıyoruz. Elbette kadınlar bin bir emekle inşa ettikleri bu sistemin çetin savunucuları olacaktır. Ama bu modelin var ettiği özgür ve demokratik toplum gerçekliğini inşa etme, sürdürülebilir kılma erkelerin de temel sorunundur. Eğer bir halk kendi gerçekliğinin farkındaysa, kadınla yoldaşlığı da bu eksende ele almalıdır.”

 

* * *

Siyasete yön veriyoruz

Kürtlerde uygulanma şekliyle özgün ve dünyada bir ilk olan bu modeli Avrupa’da da birçok parti örnek alıyor. Alman Yeşiller Partisi’nin yanı sıra Avrupa Özgür İttifakı (EFA), Avrupa Parlamentosu Birleşik Sol Grubu, Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD), Almanya Sol Parti, İsveç Yeşiller Partisi gibi partiler de eşbaşkanlığı uyguluyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.