Kıyamet o gece koptu

Kadın Haberleri —

Fatma, Sêvê ve Pakize anma

Fatma, Sêvê ve Pakize anma

  • Silopiya’da sokağa çıkma yasakları sırasında katledilen Fatma Uyar, Sêvê Demir ve Pakize Nayır’ın ölümünün üzerinden 8 yıl geçti.  “Varsa bir kıyamet o gece koptu” diyen katliam gününe tanıklık eden yoldaşı, üç kadının mücadelesinin Botan’ın ruhunu yansıttığını belirtti.

ASMİN BARAN/ ŞIRNAK

Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında Silopiya Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, Kongreya Jinên Azad (KJA) üyesi Fatma Uyar ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir, 4 Ocak 2016’da katledildi. Olayın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen failler açığa çıkarılmadı, katliama dair açılan soruşturma dosyasında ise bir adım ilerleme sağlanmadı.

Valilik ‘çatışma’, savcılık ‘şüphe’ dedi!

Konuya dair açılan soruşturmaya ‘yetkisizlik’ kararı veren Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Katliamdan üç yıl sonra basına yansıyan dosyada, 3 kadın siyasetçi 'şüphe' olarak yer aldı. Savcılık özel harekât polislerinin 3 kadına ‘şüphe' üzerine ateş açtığını iddia etmiş, Şırnak Valiliği ise 3 kadın siyasetçinin infaz edildiği iddialarına ilişkin yaptığı açıklamada, "Silopi ilçesinde dere yatağında bölücü terör örgütü mensupları ile girilen çatışmada, silahlı çatışmaya girenlerden 3'ü kalaşnikof marka uzun namlulu silaha ait şarjörle ölü ele geçirildi" demişti.

 

 

Katliama dur demek için…

Kadınlar, ilçe merkezinde bulunan dere yatağını geçtikten sonra ana yola varmadan taranarak katledildi. Konuya dair görüştüğümüz ve olay anında orada bulunan bir tanık o gece yaşananları gazetemize anlattı.

Güvenlik gerekçesiyle adını veremediğimiz tanık şunları söyledi: “Sokağa çıkma yasaklarının 20’nci günüydü. Halk ciddi bir kıyım politikasıyla karşıyaydı. Dışarıda kalanların bir şey yapması gerekiyordu. O dönemlerde büyük bir sessizlik vardı. Heval Sêvê, Pakize ve Fatma öncülüğünde o gece bir karar alındı. ‘Bedeli ne olursa olsun katliama dur demek için bir şey yapmamız gerek’ denildi. Çeşitli yollar denendi ve en son mahalleden hareket ederek, Silopi’nin merkezinde bulunan derenin içinden geçmeye karar verdik. Anayol köprüsünün altından geçmemize çok az metre kala bulunduğumuz alan bomba atarlarla bombalandı.

İki kere patlama sesi duyduk!

İlk bombalama da Heval Sêvê tepki göstererek, ‘Yere yatıp başınızı koruyun’ dedi. Bunun üzerine ikinci patlama yaşandı. Bu patlamanın gerçekleşmesiyle ortalık sessizliğe büründü. Ayağa kalktığımda diğer üç kadın arkadaşın yerde olduğunu gördüm. Heval Fatma’nın yaralı olduğunu ancak bilincinin yerinde olduğunu gördüm. Elimi uzatıp onu kaldırmak istedim ama bana gözleriyle ‘git’ dedi. Kendisi ayağından yaralanmıştı. Heval Sêve’ye dokunduğumda başı geriye doğru gitti. Heval Sêvê orada yaşamını yitirmişti. Heval Pakize ilk bombardımanda bizim geldiğimiz yöne doğru gitti. Yüksek ihtimalle orada keskin nişancı tarafından katledildi. Ardından yaralı bir arkadaşla birlikte oradan çıkmak zorunda kaldık. Dakikalarca yürüdük ve en son kendimizi bir evin bahçesine attık. Biz oradan çıktıktan sonra hiçbir ses duymadım.”

Botan’ın ruhunu yansıtıyorlardı

“Varsa bir kıyamet o gece koptu” diyen tanık, üç kadının mücadelesinin Botan’ın ruhunu yansıttığını söyledi ve şöyle devam etti: “Son nefesime kadar kendime model olarak göreceğim Heval Pakize için birkaç şey söylemek istiyorum. Dokunduğu, konuştuğu ve etkilemediği hiçbir insan görmedim. Çok coşkulu ve iradeli bir yapısı vardı. O kısacık ömründe hareketi bu kadar fikrinde yaşatan bir insan daha görmedim. Orada bulunmamın en önemli sebebi ise Heval Sêvê’ydi. Böyle bir insanın yanında yer aldığım için mutluyum. Bu mücadeleyi onun ruhunda gördüm ve yaşadım. O bu ideolojinin canlı tanığıydı. Ona dair ne söylesem ne anlatsam az kalır.”

 

Derya Arslan

 

İz bırakmış yoldaşlarımızdan

Katledilen kadınlardan Sêvê Demir ile uzun yıllar birlikte çalışma yürüten Derya Arslan ise, yoldaşını şu sözlerle anlattı: “Sêvê arkadaş uzunca yıllar Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’nde yerini almış, özveri ve coşkuyla iz bırakmış yoldaşlarımızdan biriydi. Ana diline bağlı ve sahip çıkan bir kadındı. Duyguyu, esası ana dilde yakalayan ve bir anayla diyaloğu da bu temelde esas alan, genci de buna çeken bir yanı vardı. ‘Bir yerde sen varsan orada örgüt vardır’ sözü kaldı bana ve bize… İşte irade olma tam da burada açığa çıkıyordu. Bir mamoste gibi inisiyatif almayı öğretti hepimize. Tam da bir muhibbe gibi sırra ermiş, anlamı yakalamış, toplumsal ölçü koyup etrafında toplamış ve sözün olduğu kadar özün de sahibi olmuş bir yoldaştı. Bu tarafıyla iktidarın dengesini ve durduğu yeri sarsacak tüm özelliklere sahipti.”

Adımlarını takip edeceğiz

Mücadeleye devam edip, katliamın hesabını soracaklarını söyleyen Arslan, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Katledilen üç kadın tıpkı Paris’te olduğu gibi bilerek hedef alındı. Tarihte onlarca örneği olduğu gibi yok etmek en vahşi yöntemdir ve namlunun ucu bu yüzden üç özgür kadına dönmüştür. Jin Jîyan felsefesini Azadî bir varlığa kavuşturana kadar mücadeleyi büyütme andı içmiş kadınlar olarak yürüyüşümüze aynı patikadan adımları takip ederek devam edeceğiz. Elimizde karanlıkları aydınlatan fenerimiz, yoldaşlarımız var. Sêvê’nin altın saçları, yoldaşlığa tebessüm eden yüzü ve vazgeçmeyen ruhu en büyük mirasımız. Sözümüz olsun ki zulme karşı duracağız, söz olsun ki mahşeri kıyametleri ötede değil bugünde yaratacağız, söz olsun ki hesap soracağız."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.