Kurdistan demeyelim de Kapadokya mı diyelim?
- HEDEP Hakkari Milletvekili Öznur Bartın, Türk devlet kurumlarının resmi verileriyle Kurdistan kentlerinin nasıl kasıtlı olarak kaynaklardan mahrum bırakıldığını, sadece savaşa yatırım yapıldığını izah etti.
- Türk milletvekilleri ‘Kurdistan’ tanımına müdahalede bulundu, AKP’li Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı da HEDEP’lileri Anayasa’nın 3. maddesiyle tehdit etti. HEDEP’li Temelli de bu itiraz ve tehditlere tepki gösterdi.
- Temelli, “Yok ‘Kurdistan’ diyemezsiniz, yok ‘Kürt illeri’ diyemezsiniz. Yahu, bunu en iyi sizin Kürt vekilleriniz bilir. Oraya gittiklerinde ne diyorlar? ‘Kapadokya’ya mı geldik’ diyorlar, ‘Trakya’ya mı geldik’ diyorlar” diye sordu.
Türkiye Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesine dair söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Colemêrg Milletvekili Öznur Bartın’ın “Kurdistan” ifadesi kullanması ardından AKP ve İYİ Parti Milletvekilleri bir olup Bartın’ın sözlerini yarıda kesti.
Bartın, bütçenin halk yerine sermaye ve savaşa aktarıldığını belirterek, “Çünkü iktidar, bir grup sermayedarın ihyasıyla ve Kürt kimliğine yönelik düşmanlıkla ömrünü uzatabileceğini düşünüyor. Bu ülkede Kürt kimliğine yönelik savaş ve darbe mekaniği iktidarın da temel motivasyon ve güç kaynağı haline gelmiştir. Bu anlayış, ahlaki ve meşru değildir. Ahlaki, politik ve demokratik bir yönetimin ilkelerini burada size anlatma olanağım yoktur, ancak böyle bir derdinizin olmadığını da bildiğimiz gibi, savaş, çatışma, şiddet, baskı, kayyum politikalarını tercih etmek, ucuz oyunlarla toplumu manipüle etmek şanınızdır, iliklerinize kadar da yaşıyorsunuz” dedi.
Kürt kentlerine yatırım yok
İktidarın savaş ve yandaş bütçesinin etkilerinin en derin yaşandığı yerin, Kürt illeri olduğuna işaret eden Bartın, şöyle devam etti: “Her yere sanayi, teknoloji var; bölgemize baskı, saldırı, sınır duvarı… Bölgesel eşitsizlik her geçen gün derinleşiyorken bir bakanlık hariç diğer bakanlıkların en az harcama yaptığı kentler, Kürt nüfusunun yoğun olduğu kentlerdir. Malum bakanlık ise Kürt kimliğini ve coğrafyasını, Rojava’yı, Federe Kurdistan’ı hedef alan, bombardımana tutan Milli Savunma Bakanlığıdır. Bütçenin kara deliği güvenlik harcamalarıdır. Bu harcamalar yerine Hakkâri ve çevre kentlerine sanayi ve teknoloji alanında yatırımlar yapılmış olsaydı bugün Hakkari işsizlik ve yoksulluk kenti olmazdı, sosyoekonomik göstergelerde de bölge kentleri son sıralarda olmazdı. Aslında TÜİK’in ve diğer birçok resmi kurumun verileri de Kurdistan haritasını göstermektedir.”
Bu haritayı ben çizmedim
Bartın’ın sözleri, İYİ Parti Ankara Milletvekili Adnan Beker tarafından, “Burası Türkiye, burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bırak Kurdistan’ı!” kesildi. İYİ Partili Yavuz Aydın da, “Ne Kurdistan’ı ya, Türkiye burası! Bunu kim çizdi, kim çizdi bu Kurdistan haritasını?” diyerek, müdahale etti. Bartın ise her iki İYİ Partiliye, “Bunu ben çizmedim, bunu TÜİK çizdi, bunu resmi kurumlar çizdi ve gördüğünüz gibi burada mavi renkle gösterilen yatırım teşvik alanının en az olduğu alanlardır” ifadelerini kullandı.
Kasıtlı olarak geri bırakılıyor
AKP Uşak Milletvekili İsmail Güneş de Kurdistan’ın olmadığını ileri sürünce Bartın, “Kürdistan 1847’te vilayet unvanını almış bir yerdir” diyerek, sert tepki gösterdi. Bartın, TÜİK’in haritası ile konuşmasını sürdürdü. Bartın, “TÜİK, 2022’de hane halkı kullanılabilir fert geliri İstanbul bölgesinde 70 bin TL iken en düşük bölge olan Van, Muş, Bitlis, Hakkari’de 23 bin TL’dir, arada uçurumlar vardır. Bakanlığınızın 2022 İlçelerin Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması da başka bir ayrımcılık ve eşitsizlik raporudur. Buna göre; ilçeler gelişmişlik durumuna göre 6 kademe şeklindedir. Bölgeden sadece Erzurum Yakutiye ve Antep Şehitkamil ilçeleri ilk kademedeyken 6. kademede bulunan 121 ilçeden 92’si Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı ilçelerimizdir. Buralar geri kalmış değil, kasıtlı olarak geri bırakılmıştır” şeklinde konuştu.
Hakkari örneğiyle devam etti
Bölgesel sanayi yatırım teşvikleri verisinin de bu haritayı belirginleştirdiğine işaret eden Bartın, şunları söyledi: “2012’den bu yana verilen sanayi yatırım teşviklerinin yüzde 4’ü 6. bölgeye verilmiştir. Peki, 6. bölge neresi? Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı kentlerdir. Türkiye geneli verilen 7 milyar TL teşvikten Hakkari’nin payına sadece 2 milyon TL düşmüştür, bu 10 binde 3 bile değildir. Kamu bankalarından verilen kredilerde de Hakkari’ye düşen miktar bırakın devede kulak misalidir. 2023’ün ilk altı ayında verilen 22 milyar TL krediden sadece 20 milyon TL’si Hakkari’ye verilmiştir, yani yüzde 0,01 bile değildir.”
HEDEP’lileri tehdit etti
Bartın’ın sözlerini tamamlaması üzerine komisyon başkanı AKP’li Mehmet Muş, “O gösterdiğiniz harita Kurdistan bölgesi değil”diyerek, Anayasa’nın 3. maddesi ile HEDEP’lileri tehdit etti. Bunun üzerine söz alan HEDEP Komisyon Sözcüsü Sezai Temelli, şunları ifade etti: “Hangi bakanlık gelirse gelsin, sporu konuştuk, aynı harita; bugün sanayi ve teknolojiyi konuşuyoruz, aynı harita; Ticaret Bakanlığını konuşuyoruz, aynı harita; işsizlik, aynı harita; yoksulluk, aynı harita. Kim ayrımcılık uyguluyor, kim bölücü, kim ötekileştiriyor? Yok ‘Kürdistan’ diyemezsiniz, yok ‘Kürt illeri’ diyemezsiniz. Yahu, bunu en iyi sizin Kürt vekilleriniz bilir. Oraya gittiklerinde ne diyorlar? ‘Kapadokya’ya mı geldik’ diyorlar, ‘Trakya’ya mı geldik’ diyorlar. Eşyanın adı neyse onunla çağırıyorlar. Esas ayrımcılığı saklamak için burada sürekli bize yönelik bu saldırgan dilden, bizi tehdit eden dilden, bizi ötekileştiren dilden bir an önce kendinizi kurtarmalısınız.” ANKARA
İçişleri’ni protesto
HEDEP milletvekilleri, Türk İçişleri Bakanlığı bütçe görüşmesine beyaz tülbent ve kırmızı karanfillerle katılarak, Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri’ne dönük saldırılara tepki gösterdi.
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi”nin görüşmeleri devam ediyor. İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşmeleri dün Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) milletvekillerinin protestosuyla başladı. HEDEP milletvekilleri, Barış Annelerini temsil etmek için boyunlarına beyaz tülbent taktı. Ayrıca Cumartesi Anneleri/İnsanlarını temsilen kırmızı karanfille görüşmelere katıldılar.
Türk İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın da katıldığı görüşmelerde konuşan HEDEP Elîh Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, “Bu ülkede bir süredir Barış Annelerine ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Cumartesi Annelerine barışçıl ve demokratik protesto haklarını yapmalarına izin verilmiyor. O anneler çocuklarını kaybetmiş anneler. Kardeşlerini kaybetmiş abiler, ablalar. Bugüne kadar hiçbir zaman antidemokratik bir tavır sergilemediler. Hala ısrarla etkinlikleri engelleniyor. Onların karanfillerini protesto için buraya getirdik. Barışçıl, demokratik protestolarına izin verin” diye konuştu.
Ekonomik ırkçılığa da vardı
HEDEP Mûş Milletvekili Sümeyye Boz, bölgeler arasındaki eşitsizliğin “ekonomik ırkçılığa” kadar vardığını söyledi.
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bütçe görüşmelerinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Mûş Milletvekili Sümeyye Boz da söz aldı. Boz, bölgeler arasında eşitsizlik olduğunu ifade etti. Boz, bu eşitsizliğin “ekonomik ırkçılığa” kadar vardığını belirtti.
Tabii ki politik sebeplerdir
Wan, Mûş ve Colemêrg’e işaret eden Boz, “Bu iller ve çevre iller bir mahrumiyet bölgesi durumu içindeler. Sanayide, tarımda, oluşumda, eğitimde, sağlıkta ve neredeyse her alanda bu iller son sıralarda olduğunu duyuyoruz. Neden diye bakana sormak gerekiyor. Tabii ki politik sebepleri var. Şimdi iktidarın bilinçli tercihleri ile olduğunu söylemekte bir beis yok, çünkü şeker fabrikası kamu işletmesiyken özelleştirildiyse bilinçli bir tercihtir” dedi.
Mûş Ovası’nda tarım yapıldığı takdirde tüm Türkiye’ye yetecek düzeyde olduğunu, ancak yapılmamasının da bir tercih olduğunu kaydeden Boz, “Merkezi bütçenin yüzde 10’nun savunmaya sanayisine ayrılması da bilinçli bir tercihtir. Kürt sorunun çözümsüzlüğünde ısrar edilmesi de yine bir tercihtir. Bu tercihlerin olumsuz sonuçlarını görüyoruz. Nedir bunlar? Kürt sorunun çözülmemesi, ülkenin demokratikleşmemesi anlamına geliyor. Demokratikleşememe de aynı zamanda gelişim gösterememe de birebir bağlantılıdır. Bu da iktidarın tekçi politikalarının sonucudur” şeklinde konuştu.
İki baraj var, içme suyu yok
“Seçim bölgem olan Muş’ta tarım ve hayvancılığa yeterli yatırım yapılmazken, sanayiye ve teknolojiye yatırım yapılması beklenebilir mi?”diye soran Boyz, şöyle devam etti: “Sadece su sorununa burada değinsek saatlerce, günlerce konuşabiliriz. Ancak kısaca yer altı ve yer üstü zenginlikleri olan iki tane barajı olan bir kentte içme suyu sorunu bir yana bırakın çok ciddi bir biçimde kullanım amaçlı su sorunu var, hala yaşanıyor. Birçok köyde sulama kanalı dahi yok. Yurttaşlar arayıp içme suyunun olmadığını söylüyor. Köylülerin suları kesiliyor. Biz böyle bir tablodan bahsederken AKP’li Bakan, Muş’ta astronotlarla bilimsel deneyler yapıldığından bahsetti. Hakikaten bu bizim için çok astronomik, hatta trajikomik.”
Bölge cezalandırılıyor
Muş’taki ovaların Türkiye’nin doğal gıda ihtiyacını tek başına karşılayabilecek bir potansiyele sahip olduğunu tekrarlayan Boz, “İşte bölgesel eşitsizlik ve ekonomik ırkçılık dediğimiz şey tam olarak da bu. Muş Ovası, Konya Ovası kadar değeri hak etmiyor mu? Bölge cezalandırılıyor. Kentte tarımsal üretime dayalı sanayi sektörüne hitap edecek olan tesisler olursa kent ekonomik açıdan rahatlayacak. İşsizlik ortadan kalkacak. İlin yerel ekonomisine katkı sağlanacak.”
Boz, “Bölgesel eşitlik neden Kürdistan’da olmuyor” derken sözleri Komisyon Başkanı AKP’li Mehmet Muş tarafından kesildi. Muş, “Bu her yaptığınızda size Anayasa’nın 3. maddesini hatırlatacağım, tamam mı?” dedi. Boz, Muş’a, “İşte böyle söyleyerek tekrar ötekileştirmeyi, ırkçılığı dayatıyorsunuz” diyerek, tepki gösterdi.