Nazilere karşı savaşmış bir Kürt: ALİ HAYDAR

Toplum/Yaşam Haberleri —

'Ali Haydar - Dersim'den Marsilya'ya Bir Direniş Öyküsü' kitabı

'Ali Haydar - Dersim'den Marsilya'ya Bir Direniş Öyküsü' kitabı

  • Ali Haydar Marsilya’da farklı işlerde çalışır. 1943 yılında Naziler Marsilya’yı işgal edince Ali Haydar da komünistlerin yanında Alp dağlarındaki direnişe katılır. Daha önceden savaş tecrübesi olan Ali Haydar yetenekleri ve dayanıklılığıyla öne çıkar. Eylül 1943’te bir partizan birliğinin komutanı olur.

İBRAHİM BULAK

20. yüzyılın başlarında Kürtler arasında Ermenilerin göçüyle beraber Amerika’ya gitmek hayli revaçtaydı. Özellikle Dersim ve çevresinden çok sayıda Kürt, Amerika Birleşik Devletleri’ne  gider ve işçi olarak ağır şartlarda çalışırlar. Fakat konumuz buraya giden Kürtler değil bilakis ABD’ye gitmeye niyet etmiş fakat bu muradına erememiş bir Dersimlinin direniş dolu hikayesi. Ali Haydar adındaki bu kişi Dersim’de katliam yapıldığı yıllarda Kemalistlere karşı silah alıp savaşmış ve sonrasında bu savaş deneyimini Fransa’da Nazilere karşı da başarıyla kullanmış. Yakın zamanda okuduğum Davut Kurun’un Babek yayınlarından çıkan ‘Ali Haydar - Dersim'den Marsilya'ya Bir Direniş Öyküsü’ kitabında karşılaştım bu etkileyici hikayeyle.

Dersim’de savaşçı

Seyit Rıza ve arkadaşlarının idamından sonra bazı Dersimliler Türk askerlerinin ulaşamadığı köylere ve dağlara sığınır. Geride kalan insanlar direnme kararı alır ve savaş hazırlıkları için görevlendirilen arasında Ali Haydar da vardır. Ali Haydar bu esnada evlidir ve iki çocuğu vardır. Artık o bir savaşçıdır, eve uğramaz olur. Fakat Türk ordusu da bir yandan ilerlemeye devam eder. Askerler Ali Haydar’ın köyüne de girer ve hayvanları alarak köydeki insanları Ali Haydar’ın babasının iki göz ağılığına doldurup benzin döküp yakarlar. Köye ulaşan Ali Haydar yanmış cesetler arasında eşini ve çocuklarını tanımak için uğraşır fakat nafile. Cesetler tanınmayacak haldedir. Ölüleri çıkarıp sayarlar, tam 83 kişi yani köy nüfusunun tamamı. Ölüleri gömmeye çalışırlar ve bu esnada da Ali Haydar belki birini tanırım umuduyla cesetleri tek tek inceler. Tanınmayacak haldedirler. Ali Haydar geceleri mezarın başına gelip ağlar gündüzleri dağ taş, mağara gezer belki tanıdık birini bulurum diye.

Ali Haydar ve arkadaşları bu olaydan sonra da dağlarda kalır ve Türk ordusuna büyük kayıplar verdirirler. Bir süre böyle dağlarda dolaşır ki zaten gidecek bir yeri yurdu kalmamıştır. Ortalıkta af söylentileri de dolaşır fakat onun kesinlikle Türk devletine teslim olmaya niyeti yoktur. Sonunda Ali Haydar ve iki arkadaşı Xıdır ve Veli o yıllarda çoğu kişinin gittiği ülkeye gitmeye karar verir yani ABD’ye. Bunun için İzmir’e giderler. Bir yolunu bulup gemiye binerler fakat ABD diye Yunanistan’da inerler. Burda bir süre Kürtçe bilen bir Ermeninin evinde kalırlar. Tercüman Yunanistan’da kalmalarını söyler, Veli ve Xidir kalırlar fakat Ali Haydar’ın aklında ABD’ye gitmek vardır. Pire’den kalkan gemiye biner ve gemi bir gün bir gece gittikten sonra büyük bir limana yanaşır. Yol bilmez, dil bilmez, yolcular inince o da iner. Bu kez de Amerika diye indiği yer Marsilya’dır. Burda da Kürtçe bilen Ermeni bir tercüman vasıtasıyla poliste ifade verir ve serbest bırakılır. Burdaki Ermeni cemaati ile tanışır, dost olur.