Nefes almak bile disiplin cezası!

Kadın Haberleri —

Evin Şahin

Evin Şahin

  • Tutsak edildiği 8 yıllık süreçte Karataş, Tarsus ve Şakran’daki cezaevlerine sürüldü. Fiziki ve psikolojik işkence gördü, tüm değerlerine hakaret edildi. Evin Şahin, “Nefes almanız bile disiplin cezasına konu olabiliyor” dedi.

Türkiye ve Kurdistan’daki cezaevlerinde tutsaklara yönelik hak ihlallerinin ardı arkası kesilmiyor. Tecrit, hücre cezası, sağlık hakkından tutalım aile ve avukat görüşlerinin engellenmesine kadar, sistem içinde ayrı bir sistem oluşturuldu.

Cezaevleri bugün birer teslim alma ve işkence merkezine dönüştürülüyor, tahliye olan her tutsağın anlatımları durumun vahametini bir kez daha gözler önüne seriyor.

8 yıllık tutsaklığın ardından tahliye olan Evin Şahin, cezaevlerinin durumu ve hak ihlallerini Jinnews’e değerlendirdi.

Tarsus’ta fiziki saldırı

Tutuklanmadan önce demokratik alanda gençlik çalışmaları yürüten Şahin, 2016 yılında Adana’da tutuklanarak Karataş Cezaevi'ne götürüldü. Karataş Cezaevi kapatıldıktan sonra Tarsus Cezaevi'ne sürülen Şahin, buradaki koşulların çok olduğunu, sürekli cezaevi müdürü ve gardiyanların saldırılarına maruz kaldığını belirtti.

Tüm değerlere hakaret ettiler

Tarsus Cezaevi’ne sürüldükten sonra kente 20 dakika uzaklıkta yapılan kampüse sevke edilen Şahin, “Yolda saldırıya uğradık ve fiziksel işkenceye maruz kaldık. Bu nedenle bazı arkadaşlar yaralandı. Bize ve Kürt halkının bütün değerlerine hakaret ettiler. Bize bu şekilde saldırdılar. Daha sonra bizi tek tek çıplak aramadan geçirmek istediler ama biz buna karşı direndik ve hiçbir zaman bu uygulamayı kabul etmedik. Çok zorluk yaşadık" şeklinde konuştu.

Şakran’da denetim özel bir yönetimde

"Gardiyanların içeride uyguladığı şiddet dışarıdaki siyasi ve askeri hareketliliği gösteriyordu” diyen Şahin, burada bir yıl 7 aylık tutsaklığının ardından bu kez Şakran Cezaevi’ne sürüldü.

Şakran Cezaevi’nin özel olarak seçilmiş ve belirlenmiş bir yönetim tarafından idare edildiğini ve burada psikolojik işkencenin hâkim olduğu bilgisini veren Şahin, burada yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Tüm eşyalarımız yavaş yavaş elimizden alındı. PKK Lideri Abdullah Öcalan için başlatılan açlık grevi sonrası cezaevlerinde durum farklı bir boyuta ulaştı. Hem halk hem de cezaevindeki arkadaşlar büyük bir direniş sergiledi. Daha sonra içeriye kamera yerleştirip havalandırmaya tel çekmek istediler. Ama biz bunlara asla izin vermedik. Bütün cezaevlerinde büyük operasyonlara başladılar. 80’lerdeki sürece geri dönmek istiyorlar. Her şeyi kısıtlıyorlar”

Teslim alma planları

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin bütün cezaevlerine yaydırılmak istendiğini vurgulayan Şahin, dışarıdaki hayatın da bir hapishane gibi olduğunu ve amacın tutsakları her yerde yalnızlaştırarak teslim almaya dönük planlandığını ifade etti.

Şahin, tutsaklara dönük tecrit sistemini şöyle tanımladı: "Önderliğe ve arkadaşlarımıza mektup gönderdiğimizde, onların yerine ulaşmasına izin vermediler. İletişim kurmamızı engelleyerek, yoldaşlık ilişkilerini zayıflatmayı istiyorlardı. Tecrit ve pandemi sonrasında büyük bir izolasyon yaşandı. Halkımızla, ailelerimizle ilişkimizi kestiler. Protesto, slogan, yazdığımız dilekçeler ve tecride karşı koyduğumuz bütün eylemsellikler nedeniyle disiplin cezalarına maruz kaldık. Bir slogan atışımıza bir ay görüş cezası veriyorlardı. Bizim Önderlik ile olan ve halkımızla olan ilişkimizi kestiler. Kitaplar yasaklandı. Kitap istiyorduk, yasak diyorlardı. Cezaevlerinin durumu öyle bir seviyeye ulaştı ki, neredeyse nefes almanız bile disiplin cezasına konu olabiliyor. Bu çok ağır bir psikoloji.”

Pişmanlık şartıyla tahliye şantajı

Hastaların hastanelere götürülürken işkenceye tabi tutulup getirildiğine dikkat çeken Şahin"Askerler hakaret ediyor, saldırıyor. Doktorlar sizi askerden çok tutsak olarak görüyor, kimliğinizi duyunca hakaret ediyorlar. Bu yüzden seni tedavi etmiyorlar, yalan söylediğini söylüyorlar ya da hiçbir şeyin yok diyorlar. Kanser hastalarımız var ve ilaçlarını alamıyorlar. İlaçlarını alana kadar çok sıkıntı çekiyoruz. Gardiyanlar bize ideolojik yaklaşıyor. 2020 yasasına göre 15'e yakın arkadaşımızın infazı yakıldı. Ya pişman olun ya da yaptığınızı suç olarak tanımlayın diyorlar. Eğer ‘pişmanlığı kabul edip arkadaşlarının bulunduğu koğuştan çıkarsan seni serbest bırakırız’ diyorlar. Bize PKK'yi nasıl gördüğümüzü soruyorlar. PKK'yi bir Kürt hareketi olarak gördüğümüzü söylediğimizde, infazımızı yakıyorlar" dedi.

AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.