OPCW önündeki eylem 5. ayında

• Xoşnav Ata’nın kimyasalla katledilen iki yeğeni için OPCW binası önünde başlattığı adalet nöbeti 5. ayına girdi. Ata, “İlk günden beri söylediğim gibi, OPCW bir heyet oluşturup bu iddiaları araştırana kadar eylemimi devam ettireceğim” dedi.

ERDAL BAZ/BERLİN

Yeğenleri Gülperin Ata (Binevş Agal) ve Mihriban Ata’yı (Jînda Gabar) Türk devletinin kimyasal saldırısında şehit veren Xoşnav Ata’nın Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) önündeki nöbet eylemi 121. gününe girdi. Ata, Hollanda’nın Den Haag kentindeki OPCW binası önünde 5 Ağustos’tan bu yana kesintisiz nöbet eylemini sürdürüyor. Her gün saat 10.00’da OPCW önünde “Türk Devleti Yeğenimi Kimyasallarla Öldürdü. OPCW Neden Araştırmıyorsun?” yazılı pankartını açarak eylemine başlıyor. Saat 13:00’a kadar sürdürdüğü eylemin ardından, gelen misafirler ve ziyaretçilerle görüşüyor, eyleme dair bilgiler veriyor.

Yazmaya devam edeceğim

OPCW’nin görmezden geldiği Ata, eylemine ve Türkiye’nin kimyasal saldırılarına dikkat çekmek için uluslararası kurumlara da birçok mektup yazmış. Ata, “Avrupa Parlementosu (AP), Avrupa Konseyi (AK) ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi kurumlara mektup yazdık. Şu ana hiçbir kurumdan ve yetkiliden cevap alamadık, ama yazmaya da devam edeceğiz” diye konuştu.

OPCW’ye görevini hatırlatıyorum

Şimdiye kadar OPCW’den bir yanıt alamasa da soğuk, yağmur dinlemeden eylemine devam eden Ata, “İlk günden beri söylediğim gibi, OPCW bir heyet oluşturup bu iddiaları araştırana kadar eylemimi devam ettireceğim" dedi. “Eylemim 4. ayını geride bırakıyor, ancak daha OPCW’den bir yetkili çıkıp ‘burada ne yapıyorsun?’ demedi” diyen Ata, “Oysa ben onlardan sadece kendi kuruluş amaçlarına uymalarını ve görevlerini yerine getirmelerini istiyorum” diye konuştu.

Bu kadar trajikomik

“Burada bir kurumun iki yüzlülüğü ortaya çıkıyor” diyen Ata, “Zaten işi bu olan OPCW’nin önünde kimyasal silah kullanımını araştırsın diye eylem yapmak, dünyanın en komik olayı olabilir, ama bizi buna mecbur bıraktılar. Kürtler açısından olay bu kadar trajikomik” ifadesini kullandı.

Beni vazgeçiremezler

Ata, yetkililerin ilgisizliğine rağmen OPCW çalışanları, üye diplomatların hatta eylemi takip eden polislerin dahi kendisini her gördüğünde zafer işareti yapıp destek verdiğini de sözlerine ekledi. “Sonuç alıncaya kadar bu eylemi devam ettirmeye kararlıyım” diyen Ata şöyle devam etti: “İsteğim benimle görüşmeleri değil, bir heyetin Medya Savunma Alanları’nda kimyasal silah kullanımına dair araştırma yapmasıdır. Ancak o zaman bu eylemi sonlandırırım. Cevap vermeyerek, görmezden gelerek, beni vazgeçiremezler.”

18 Ekim’den sonra görev oldu

Medya Savunma alanlarında şehit düşen 17 gerillanın isminin açıklandığını hatırlatarak, kimyasal saldırının sürdüğünün altını çizen Ata, “Görüntüler, videolar ve bulgular mevcut, ancak OPCW ‘üye devletlerden biri başvuru yapmazsa harekete geçmem’ diyor. ‘Devleti olmayan Kürtler katledilsin!’ demektir bu” diye tepki gösterdi.

Yüzlerce acılı aile olduğunu belirterek, “Bu aileler de başvurular yapmalı, takipçi olmalı” diyen Ata, “18 Ekim’den sonra her yerde eylem yapmak görev oldu” diye belirtti.

O kuş kadar değerimiz yok

Uluslararası güçlerin, halkların aksine Kürtlere hakettiği değeri vermediğini vurgulayan Ata, "Uluslararası devletler insan, hayvan hakları, doğa için oldukça hassas olduklarını söylüyorlar. Kimyasal ile Kurdistan’da doğa kırımı da, hayvan katliamı da yaşanıyor. Hatırlıyorum 90’lı yıllarda Körfez Savaşı sırasında Saddam'ın körfeze döktüğü ham petrole saplanan bir kuş için ABD devlet olarak haftalarca kurtarma operasyonu yaptı. Medyası bunu işledi. Kürtlere dünyada o kuş kadar değer verilmiyor. Bizim bu gerçeğe karşı yapacağımız tek şey bir olmak ve bu meseleyi dünyanın gündemine sokmak. Yoksa kimsenin bize vereceği bir şey yok" dedi.

Her eylem önemli

Eylemlerle OPCW üzerinde baskı oluşturmanın önemine vurgu yapan Ata şu mesajı verdi: “İlk gün tek başına başlattığım eyleme destek giderek büyüyor. Eylemimiz herkese açık, ziyaret etmek, güç katmak isteyen herkes gelebilir. Gelen her ziyaretçiyle eylemimiz daha da güçleniyor. Dünyanın gözünü buraya çevireceğiz. Halkımız bunu bilerek eyleme yaklaşmalı ve kimyasal silah kullanımı temel gündemimiz olmalı.”