Oyunu bozmak

Figen YÜKSEKDAĞ yazdı —

  • Her gün Tv kanallarını işgal eden "bilirkişiler" temel siyasi haklara don biçiyor, HDP’ye güya ayar veriyor. "Taşların bağlanıp köpeklerin salındığı", halkların siyasi hakları için hiçbir güvencesi olmadan diş-tırnak mücadele etmesi gerektiği bu dönemde, zulme karşı sadece arı-duru bir direniş yetmiyor elbette.

Son zamanlarda "HDP'nin içine oynama tanımlamasını" çok sık duymaya başladık. Kumpas, entrika, komplo, manipülasyon ve kirli-özel savaş alanında, Fetö ortaklığı döneminden bu yana birikim ve ihtisas yapmış bir iktidarla yüzyüzeyseniz, çokta şaşırmanıza gerek yok. Bir de HDP gibi egemen siyaset anlayışının, yerleşik statükonun karşısında konumlanmışsanız, şaşırmak ne kelime, hazırlıklı olmak zorundasınız. İşin hazırlıklı olma kısmını geçiyorum. Ne yazık ki bu konuda acemi bir iyimserlik, süreç yönetimi sığlıkları ve stratejiye bakıştaki yüzeysellik demokratik siyasetin peşini bırakmıyor.
Asıl mesele bir partinin bu derece fütursuz, ahlaksız, dizginsiz ve ölçüsüz saldırı altında olması; her gelip geçenin yumruklayabileceği kum torbası gibi algılanması, sistemin iktidar-muhalefet odaklarının “iyi polis-kötü polis numaralarıyla halletmeye çalıştıkları siyasi mesele muamelesi görmesi…
Sistem HDP’yi atsa atamıyor, satsa satamıyor. "İçine oynama" denilen saldırı türü de bu çıkışsızlığın, çaresizliğin ürünü olarak devreye giriyor zaten. 7 Haziran 2015’ten beri en ağır ve sistematik saldırılar karşısında teslim alınamayan, politik direnci düşürülemeyen, tasfiye edilemeyen bir partiden söz ediyoruz. Dolayısıyla iktidar fiziki, psikolojik, siyasi bütün saldırı aygıtlarını eşzamanlı kullanmanın yanı sıra, son dönemde olduğu gibi işin psikolojik savaş ve algı yönetimi boyutunu öne çıkarma zorunda hissediyor kendini. Yıllar boyunca sarfedilen yalanlar, iftiralar, çamur atmalar, hakaret etmeler yetmedi, şimdi HDP’ye kendi kafalarına göre bölüyorlar, iç kargaşa senaryoları yazıyorlar, partililerin kimini makbul kimini sakıncalı ilan ediyorlar, özel operasyonlar düzenliyorlar…
HDP’yi oluşturan birleşik siyasi gücün ve özelde Kürtlerin bağımsız bir aklı, yönetimi, kendi kaderini tayin hakkı yokmuş gibi her kafadan bir ses çıkıyor, her yerden nasihatler yükseliyor. HDP bir yandan ölümcül saldırılar karşısında varlık-yokluk mücadelesi verirken, bazıları da birbirini eze-eze akıl verme yarışına giriyor. Her gün Tv kanallarını işgal eden "bilirkişiler" temel siyasi haklara don biçiyor, HDP’ye güya ayar veriyor. "Taşların bağlanıp köpeklerin salındığı", halkların siyasi hakları için hiçbir güvencesi olmadan diş-tırnak mücadele etmesi gerektiği bu dönemde, zulme karşı sadece arı-duru bir direniş yetmiyor elbette. Akılsızların akıl oyunlarına, namertlerin kirli dolaplarına, korkuya teslim olanların hizaya girişine, birlikte yola çıktıklarının yolda kalışına karşı da sağlam bir duruş mücadele şart. Esas güç ise zaten devrimci demokratik halk mücadelesinin birikiminde, geleneğinde, yapısal karakterinde mevcut. Önemli olan bu gücü başat dayanağımız olarak her gün ve her siyasi aşamada etkin kılabilmek.
İşte o zaman "HDP'nin içine oynamak" psikolojik harp yöntemleriyle imajını yıpratmak gibi saldırılar, hasmının çaresizliği ve ne kadar ahlaksızlığa battığını kanıtlamaktan başka bir işe yaramaz. İçiniz ne kadar dolu ve sağlam olursa, kimse ve hiçbir şey onunla oynayacak alan bulamaz. Bu nedenle HDP'nin ve demokratik halk siyasetinin programıyla, ilkeleriyle ve çoklu bir yapı olmasına rağmen onu sağlam kılan değerleriyle daha fazla öne çıkması gerekir. Böyle bir görevi ve aktiviteyi elbette sadece HDP'nin siyasi temsiliyet muhataplarından değil, partinin değerler bütününü sahiplenen herkesten, kadınlardan, gençlerden, halklardan beklemeliyiz.
Çünkü algısı açık herkes bilir ki, bügün HDP'ye karşı açılan kirli savaş, aslında onun temsil ettiği değerlere, toplumun özgür, adil, demokratik ilkeler temelinde varolma hakkına karşı açılmıştır. HDP diğer düzen partileri gibi çıkar birliği üzerine değil, birbirinden farkını dürüst ve olgun şekilde tanıyan çoğul bir yapının değer ve kader birliği üzerine kurulmuş, yükselmiştir. Çok saldırıp yıkamadıkları, önünde kamp kurup-arkasından dolaşıp bir türlü ele geçiremedikleri partinin içini ve temelini hala anlayamamış, çözememiş olanlar kendi derdine yansın.
Bizim asıl konumuz, HDP fenomeninin içini dolduran siyasi ilkeleri, değerleri, halk ve kadın hakikatini sıçratacak bir iradede buluşmaktır. Bu zamanda mümkün mü?
Elbette öyle. Tam da toplumun çoğunluğunun kötü bir kabustan uyanamadığı, hareket damarlarına her gün faşist operasyonların yapıldığı, geleneksel siyaset kurumunun saraya teslim olup, en iyi ihtimalle "dostlar muhalefette görsün" babında durum idare ettiği böylesi zamanlarda mümkün. Üstelik sadece HDP gibi içi dolu siyasi partiler, hareketler, bütün toplumsal ve yaşamsal değerleri boğan, tarihin ve insanlığın gelişmesine ayak bağı olan bugünkü düzeni yenebilir, ön açabilir. Önemli olan buna güven ve inançla yürümek…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.