Sami kadınlar hesap soruyor
Kadın Haberleri —
- Sami kadınlar, ilk kez kurulan Hakikat Komisyonu’na yıllarca yaşadıkları baskı ve sistemli işkence politikalarını anlatırken, “Çok fazla kolektif travma var. Yaşadıklarımızın bizim gözümüzden görülmesi gerekir” diyor. Kadınlar, 1960’li yıllara kadar kendilerine yapılan tarihsel haksızlığın kabul edilmesini ve düzeltilmesini talep ediyor.
- Samiler Hakikat Komisyonu üyesi Láilá Susanne Vars, “Şiddet, istismar, yatılı okullar ve göçertmeye dair dramatik pek çok hikâye var. Bunları, İsveç hükümetine sunacağız” dedi. İsveç’in yarattığı tahribatı ortadan kaldırmak için yatırım yapması gerektiğini söyleyen Lena Kroik ise, “Sami toplumu hayatta kalmalı ve gelişmeli” şeklinde konuştu.
EMRULLAH BOZTAŞ
İsveç’te yerli Sami halkına yapılan ırkçı ve asimilasyoncu politikaları ve sonuçlarını araştıran Hakikat Komisyonu, tanıkları ve mağdurları dinlemeye başladı. 1 Aralık 2025’de hükümete sunulması gereken rapor üç ana başlıkta toparlanacak. Birincisi, Sami halkına uygulanan ırkçı politikaların haritalandırılması, yani hikayeler. İkincisi Sami tarihine ve tarihsel adaletsizliğe yönelik genel politik anlayış ve sonuçları. Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, yaşanan yıkımın nasıl telafi edileceği.
Her zamanki gibi en büyük mağdurlar kadınlar ve çocuklar. Komisyon yetkilileri ilk dinlemelerin ardından yaptıkları bilgilendirmede, ‘Çok fazla kolektif travma var’ diyor.
İsveç’in 1970’li yıllara kadarki hükümetleri Samilerin varlık gösterememesi ve dilleri unutturmak için birçok kanun çıkartıp, uyguladı. Kadınları zorla kısırlaştırdı, çocukları yatılı okullara gönderdi ve geleneksel olarak yaptıkları Ren Geyiği çobanlığını engelledi. Böylelikle binlerce Sami toplumdan dışlandı, ayrılıkçı görüldü ve tehlikeli olarak sınırlandırıldı.
Bir yerli gibi göreceksin
“Bizim ve atalarımız uğrunda savaştığı yerleşik haklarımızın sulandırılmasını bırakın.” Bu ifade asimilasyon gibi iğrenç olan kolektif suçun mağduru Samilerden tüm sömürgecilerine seslendikleri video mesajının başından. Mesaj oldukça açık ve net. Ren geyikleri olmadan bu dağlar nasıl görünecek, biz doğayı olmasak kim savunacak, yoksa hepsini çıkarları için istismar mı edecekler?
“Bunlar inanılmaz derecede acı verici” diyor Samiler Hakikat Komisyonu üyesi Voerneseli Lena Kroik.
“Sanırım ilk deva Sami halkına bunlar soruluyor. Etkisi ne olacak nasıl sonuçlar çıkartacak kestirmek zor. Hangi politik etkiler buna yol açtı bilmiyorum ama bu hayatım için iyi.”
İsveç tahribatını düzeltmeli
“İsveç devleti yarattığı tahribatı ortadan kaldırmak için yatırım yapmalı” diyor Sami kadın.
“Çünkü Sami toplumu hayatta kalmalı, gelişmeli ve bunun bir sürekliliği olmalı. Bazılarının anlattıkları hayatları boyunca sırtlarında taşımak zorunda kaldıkları bir yük. İyileşme sürecinin bir parçası olarak anlatmaya başlıyorlar” sözleriyle psikolojik derinliğe iniyor.
“Bazen kendime ‘Seni hayatta tutan şey nedir?’ diye soruyorum. ‘Nedir seni dirençli yapan? Seni mücadele etmeye ve hayata tutunmaya iten şey nedir?’ Başka birine bunları nasıl anlatırım.”
Direnenlerle gurur duydum
Komisyonda yaşanan olayların anlatılarını dinlerken kendi deneyimini ve bu travmaları nasıl aştığını düşündüğünü söyleyen Lena Kroik’in basit bir cevabı var: “Bir Sami olarak yaşadım, başka da bir şey bilmiyorum.”
Yaşlıların, geçlerin ve kadınların yaşadıklarının birbirinden farklı ama acı verici olduğunu sözlerine ekliyor. Bunca yıl sonra direnenlerin hikayelerini dinlerken, “Böyle hissediyorum, bu gurur verici” diyor. Komisyon çalışmalarının Avrupa için ufuk açıcı olduğunu söyleyen Kroik, “Durumu anlamak için Avrupa’nın yerli halkı olarak bizim yaşadıklarımızın gözümüzden görülmesi gerekir” diyor.
Kendime saygımı kaybettim
İsveç'te 1960'lara kadar var olan ve yerli çocuklar için kilise tarafından işletilen ayrıştırılmış bir okul sistemi olan "göçebe okuluna" yedi yaşında başlayan Lars Stenberg'in bildiği tek şey ailesinin güvenli ortamıydı. Ancak kilisenin de ırkçı olduğunu kabul ettiği bu kurumu üç yıl boyunca yaşamak zorunda kaldı. Bugün bile peşini bırakmayan derin yaraların etkisinde.
Uzun mücadelenin ardından kurulan Sami Hakikat Komisyonu’nun bir parçası olan 76 yaşındaki Lars Stenberg, deneyimlerini İsveçli yetkililerle paylaştı. "Kendime olan saygımı ve bunun gerektirdiği her şeyi kaybettim. Kendimden emin değildim ve en önemlisi korkuyordum. Yanlış yapmaktan korkuyordum. Bu beni tüm hayatım boyunca takip etti.”