Sardunya’dan kadın hikayelerine

Kadın Haberleri —

Duygu Şahlar

Duygu Şahlar

  • Tiyatro Sardunya oyuncularından Duygu Şahlar, ilk oyunları olan Çatlak için, “Oyunumuzun kadın mücadelesinin bir parçası olmasını istiyoruz. ‘Her yer sahne’ şiarına tutunarak varlığımızı ve sözümüzü her yere taşıma hedefindeyiz” diyor. 

HAVAR DERYA-WAN  

Sardunya, yağ tenekelerinde, yoğurt kaplarında, gecekondu camlarında büyüyen dirayetli bir çiçek. Her tür toprakta yetişen, nazına, edasına karşılık veren olmasa da açabilen, tek yaprak kalsa da toprağa değdiği yerden kök salan, verimli toprak bulduğunda hayal edemeyeceğiniz kadar serpilen, açtığında rengârenk yaprağıyla bile kokusunu taşıyan hayat dolu bir çiçek. Tıpkı kadınların, kız çocuklarının hikâyeleri gibi…

İzmir’de kurulan ve kadın hikâyelerini anlatmayı amaçlayan Tiyatro Sardunya, Ayten Kaya Görgün’ün yazdığı “Çatlak Kızlar Sağlam Kapıda” adlı romanından sahneye uyarlanan “Çatlak” oyunuyla izleyicisiyle buluşuyor. Bir büyüme hikayesi olan oyun, Meral’in boy boy ve rengarenk çiçek misali açıp serpilen ablalarının büyüme sürecini; annesi, babaannesi ve babasının halası Metê Gulê arasında hayatı öğrenişini anlatıyor. “Çatlak” oyununu Tiyatro Sardunya oyuncularından Duygu Şahlar ile konuştuk. 

 

 

Tiyatro Sardunya nasıl ortaya çıktı, ne düşünerek ve hedefleyerek oluşturuldu?  

Sardunya fikri, “Çatlak” oyunuyla aynı anda filizlendi. Kadın çalışmalarının eksiklikleri ve ihtiyaçlarından ötürü yolculuğumuza bir kadın oyunuyla başlamak istedik. Bu fikirden hareketle Sardunya’yı oluşturduk. Erkeklerin ‘kahraman’ olduğu hikâyelerden sıkıldık. Artık sahnede kadınlar ve onların bin bir türlü hikâyesi var. Her kadın sardunyalarla dertleşmiş, açan çiçekleriyle sohbet etmiştir. Tiyatro Sardunya da bu sohbetlere sahneden katılmak için yola çıktı. Birçok kadın arkadaşımız bu sürecin içerisinde desteğiyle var oldu. Kimisi broşürü yazdı, kimisi oyuna dış göz oldu, kimisi de el emeği ürünler yaptı. Böylece bizi bir araya getiren şey özneleşme mücadelesinin ta kendisi oldu diyebiliriz.  

 

 

Tek kişilik oyunun güçlükleri var mı?  

Tek kişilik oyun zor gibi görünse de bu anlatı geleneği bizim kültürümüzün bir parçası. Hepimiz birer hikâye anlatıcısıyız. Sahnede bu başka bir anlam kazanıyor. Gücümüzü isimsiz kadın meddahlardan alıyoruz. Meddahlık geleneğinin kodları da Çatlak’ın alt yapısını oluşturuyor. 

 

 

Çatlak oyunu, Meral’in ağzından hem ev içinde hem de ev dışında kadınların öykülerini anlatıyor. Bu sizin için ne ifade ediyor?  

Ayten Kaya Görgün’ün romanı olan Çatlak Kızlar Sağlam Kapıda’da, Ayten hoca yaşanmış hikâyeleri bir kurgu içerisinde roman formatında anlatır. Kendisi de “Ben aslında hikâye anlatıcısıyım” der. Biz de bu romanın ondaki imgelerini kendi imgelerimizle buluşturup ileri bir noktaya taşımak istedik. Metê Gulê'den Ayten’e, Ayten'den Meral'e, Meral'den Duygu'ya, Duygu'dan izleyenlere gibi bir zincirin halkası olduk belki de… Bizi birleştiren de bu birlikteliğin gücü oluyor, bu çok güçlü hissettiren bir duygu.  

Meral’in her resme gülerek baktığı bölümdeki kavrayışı ve kullandığı dil güçlenen, mücadele eden kadınları hatırlatıyor. Bu dil oyunda tam olarak neye hizmet ediyor?  

Tıpkı Meral'in keşfettiği gibi yaşanan acı olayları, üzerinden atlamadan, sindirerek ama gülerek ve güldürerek değiştirme gücümüz olabilir. En azından denemeye değer. Çünkü her gün çok sayıda kadının katledildiği bu ülkede, acılara tutunmadan da yaşamımızda çiçekler açtırabiliriz, her şeye rağmen... Komedi trajedinin sınırlarında gezer; ironi eylemlerin çelişkilerine dikkat çekmek için iyi bir araçtır. 

Oyunda, büyük halası Metê’nin Meral'in dilini ısırdığı bir sahne var. Kadınların toplumsal hayattaki konumlarını düşününce, bu anlatı biçimi nerede duruyor? Nasıl bir işlev üstleniyor?  

Dil ısırma güzel bir metafor olarak kullanılmıştı romanda. Bir sürü yere işaret eden bir imgeye dönüştü. Ana dil, yaşananların tanıklığını aktarma gibi birçok açıdan oldukça güçlüydü. Meral, aldığı el ile, bir de üstüne el yükseltiyor ve yaşanan acı-tatlı bütün hikâyeleri ironik bir dille anlatıyor. Bu topraklarda yaşananlar dilden dile aktarılır; bu bizim kültürümüzde var. Fakat bunun kadından kadına aktarılması, hikâyeye bir de kadın gözüyle bakılmasını sağlıyor. E bu da çok şey değiştirmiyor mu sizce de?  

 

 

Çatlak, izleyicinin kolaylıkla içine girebildiği bir oyun. Peki siz oyunun izleyenlerle nasıl bir ilişki kurmasını istiyorsunuz? Bu açıdan beklentiniz ne?  

Çatlak’ın kadın mücadelesinin bir parçası olmasını istedik hep. Bir yandan da tiyatronun sahnenin sınırlarından dışarıya taşmasını amaçladık. “Her yer sahne” şiarına tutunduk. Beklenti diye tarif etmesem de varlığımızı ve sözümüzü her yere taşıma hedefindeyiz.   

Oyun programını paylaşabilir misiniz?

Van’a Eğitim-Sen’in daveti üzerine geldik. Oyunumuzu Şano-Wan sahnesinde sergiledik. Ardından Hakkâri, Batman ve Şırnak’ta oyunumuzu sergiledik. Önümüzdeki zamanlarda tekrar buluşmak isteriz. Çatlaklar aynı zamanda ışığın sızdığı yerlerdir. Peşine düşelim, beraberce…  

 

*****

Öğretmenlikten tiyatroya

Adana’da 1985 yılında dünyaya gelen Duygu Şahlar, lisans eğitimini Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde tamamladı. On yıl boyunca çeşitli devlet okullarında ve özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yapan Şahlar’ın üniversitedeki tiyatro topluluğunda başlayan tiyatro yolculuğu zamanla bir tutkuya dönüştü.

Öğretmenlik yaptığı dönemde tiyatro oyunculuğuna da devam eden sanatçı, farklı ekiplerle oyunculuk temelli çalışmalarda yer aldı. Son altı yıldır ise profesyonel oyunculuk, yazarlık, yönetmenlik, dramaturgluk gibi geniş bir skalada çalışan Şahlar, İzmir'de faaliyet sürdüren Tiyatro Sardunya ve Moyo Masal Tiyatrosu ekibiyle çalışmalarına devam ediyor. Sanatçı hali hazırda Hikâye Anlatıcılığı, Yaratıcı Drama ve Masal Atölyeleri düzenliyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.