"Öcalan'ı teslim etmeyeceğiz" dedik
Dosya Haberleri —
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Roma’da bulunduğu zamanda İtalya’nın Başbakanı olan Massimo D’Alema’yla 26 yıl önce yaşananları konuştuk
- Öncelikle, Öcalan'ın İtalya'daki hikayesini onun İtalya’dan ayrılışı, yakalanma koşulları ve daha sonra Türkler tarafından nasıl yakalandığını anlatmak istiyorum. Çünkü bu konuda doğru olmayan yanlış anlatılar var. Hemen Başkan Clinton beni aradı ve "Öcalan'ı Türkiye'ye teslim etmelisiniz" dedi. Reddettik! Türkiye ile diplomatik bir kriz yaşandı. Buna rağmen "Öcalan'ı teslim etmeyeceğiz" dedik.
- Yunan Dışişleri Bakanlığı O’nu bazı Yunan büyükelçiliklerinde misafir etti. Ve bir Yunan istihbarat subayı onu sattı, ihanet etti. Ona Hollanda'dan siyasi sığınma alabileceğini söylediler, ki bu doğru değildi, yanlıştı! Havaalanına doğru gitti ve yakalandı.
- Başkaları tarafından yakalandı ve sonra Türklere teslim edildi. Bu hikayeyi, yani gerçek hikayeyi yeniden yapılandırmak önemli diyelim.
- Öcalan'ı hapiste tutmanın adil olmadığını düşünüyorum. Akıllıca davranan bir Türk hükümetinin Öcalan'ı serbest bırakması ve Türkiye'deki Kürt sorununun barışçıl çözümü için Kürtlerle müzakere başlatması gerektiğine inanıyorum. Bu benim sadece şu anki fikrim değil, 25 yıldır böyle düşünüyorum. Türk hükümetinin Kürtlere yönelik tutumunu doğru bulmuyorum.
EREM KANSOY/ROMA
Uluslararası Komplo, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılmasıyla start aldı. Önce Atina daha sonra ise Moskova’da devam etti. Kürt Halk Önderi Moskova’daki 32 günlük zorlu bir sürecin ardından yönünü Roma’ya çevirdi. Öcalan, tarihler 12 Kasım 1998’i gösterdiğinde uçakla İtalya’ya indi. Massimo D’Alema Hükümeti, Öcalan’ın İtalya’ya gelmesinin ardından hakkında tutuklama kararı aldı. D’Alema, Öcalan’ı ölüm cezası olan Türkiye gibi bir ülkeye iade etmeyeceklerini ve kendi kanunlarına göre bir yargılama yapacaklarını açıkladı. Türkiye, bunun üzerine İtalya’ya dönük ambargo ve ürünlerine dönük boykotlara başvurdu. Aynı günlerde Öcalan hakkında Almanya’da tutuklama kararı olmasına rağmen acil toplanan Alman yargı kurumları ise, “zaman aşımına uğradı” gerekçesiyle davanın düştüğünü ve bu yüzden Öcalan’ı istemediklerini belirtti. Sonradan açığa çıkacaktı ki Almanya’nın bu tutumu uluslararası komploya giden yolu hazırlama için atılan bilinçli bir adımdı. Öcalan’ın İtalya’da kaldığı süre içerisinde Kürt sorunu ve PKK, Avrupa’nın temel gündemi oldu ve çözüm amaçlı birçok girişim gündeme geldi. Ancak İtalya devleti, içeride sağ muhalefetin, dışarıda ise ABD ve Türkiye’nin yoğun baskılarına daha fazla direnç gösteremedi. Dönemin İtalyan Başbakanı Massimo D’Alema’nın tavrını "dürüst ama yetersiz" olarak değerlendiren Öcalan, kendisine siyasi güvence verilmediği için 16 Ocak’ta Ciampino Havaalanı’ndan özel bir uçakla Roma’dan ayrıldı. Öcalan’ın Roma’da bulunduğu zamanda İtalya’nın Başbakanı olan Massimo D’Alema’yla 26 yıl önce yaşananları konuştuk. D’Alema "İtalya için çok zor bir süreç ve yönetilmesi çok zor bir krizdi" dediği o günlere dair bilinmeyenleri, önemli detayları gazetemize anlattı.
Kürt Halk Önderi Öcalan’ın Roma’ya gelişi ve sonrası süreçte yaşananların en önemli şahitlerinden birisi sizsiniz. Neler oldu? Sayın Öcalan Roma’ya geldikten sonra neler yaşandı?
Öncelikle, Öcalan'ın İtalya'daki hikayesini onun İtalya’dan ayrılışı, yakalanma koşulları ve daha sonra Türkler tarafından nasıl yakalandığını anlatmak istiyorum. Çünkü bu konuda doğru olmayan yanlış anlatılar var. Öcalan, İtalya'ya geldiğinde ona siyasi sığınma verme olasılığını inceledik. Fakat bu mümkün değildi. Bu sığınma başvurularını inceleyen komisyonlarımız var. Komisyon, Öcalan'a siyasi sığınma vermenin mümkün olmadığını belirledi çünkü onun hakkında Alman yargısının cinayet nedeniyle bir tutuklama kararı vardı. İş birliği anlaşmamızın olduğu bir Avrupa ülkesinin kararıydı bu. Bu yüzden Türkiye'nin Öcalan'ın teslim edilmesi talebini Amerika’nın baskılarına rağmen reddettik. Baskıları güçlüydü! Hemen Başkan Clinton beni aradı ve "Öcalan'ı Türkiye'ye teslim etmelisiniz" dedi. Reddettik! Türkiye ile diplomatik bir kriz yaşandı. Oldukça ciddi bir krizdi bu. İtalya'ya karşı gösteriler, ekonomik misillemeler yapıldı. Buna rağmen "Öcalan'ı teslim etmeyeceğiz" dedik.
Ama aynı zamanda Öcalan'a siyasi sığınma da veremezdik. Alman Hükümeti, Karlsruhe Savcılığının Öcalan'ın iadesi talebine rağmen hemen iade talebinden vazgeçti. Ben Başbakan Schröder ile konuştum, O da “Hayır!" dedi. "Devam etme niyetinde değiliz. Öcalan'ın Türkiye'de yargılanması Almanya’daki çok önemli topluluklardan biri olan Kürt toplumunun varlığı açısından sorunlar yaratabilir'' cevabını verdi. Yani Öcalan bizim misafirimizdi. Özgürdü. Ve bir süre Roma'da kaldı. İtalyan Hükümeti tarafından korunan Roma'nın dışında bir villada misafir edildi. Burada Kürt temsilcilerini kabul ediyordu, yani orada bir hayatı vardı diyebiliriz. Doğal olarak bu villanın etrafında büyük bir baskı vardı. Sadece gazetecilerin değil, aynı zamanda istihbarat servisleri vb.'nin de büyük bir baskısı vardı üzerinde. Ve biz Öcalan ile belirli bir noktada bir diyalog başlattık; var olan bu baskıdan kurtulması için "Belki de gitsen daha iyi olur!" diyerekten. O İtalya'dan ayrılmaya ikna oldu. Biz de güvenli bir şekilde ayrılmasını organize ettik.