Son sözü ‘Bijî Serok Apo’ oldu

Toplum/Yaşam Haberleri —

Vahap Göğebakan cenaze töreni

Vahap Göğebakan cenaze töreni

  • Kürt Özgürlük Hareketi’nin yorulmak nedir bilmeyen 76 yaşındaki emekçisi Apê Vahap hayatını kaybetti. 34 yıldır Berlin’deki Kürt derneğinin emektarı olan, her eylemde en önde yerini alan Apê Vahap’ın ölmeden önce son sözü de “Bijî Serok Apo” oldu. 

HAKAN TÜRKMEN / BERLİN

Berlin’de 34 yıldır Kürt mücadelesinin emektarı olan Vahap Göğebakan (Apê Vahap) yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle 1 Aralık Pazar günü hayatını kaybetti. 76 yaşında hayatını kaybetti. Yıllardır emek verdiği Berlin’deki Kürt derneğinde yapılan tören ardından sloganlarla uğurlanan Apê Vahap, memleketi Malatya’da defnedildi.

Apê Vahap, Malatya’nın Kürtçe Aywalî veya Tirsekan denilen, resmiyette Kuluncak ilçesine bağlı Göğebakan mahallesinde 1947 yılında dünyaya gelir. 1969 yılında Berlin’e işçi olarak gelir ve yerleşir. Sol örgütlerle başlayan mücadele yolculuğu Berlin’de Apocularla tanışmasıyla değişir. O günden sonra Kürt Özgürlük Hareketi’nin yorulmak nedir bilmeyen emekçisi olur. Heval Vahap, zamanla Apê Vahap olur.

Yılmadan, yorulmadan çalıştı

Kürt ve Kurdistani düşüncesinden ödün vermeyen Apê Vahap, ev ev, kapı kapı yorulmadan, yılmadan dolaştı. Eylemlerde araç kullandı, bayrak topladı, slogan atadı. Gür sesiyle “Bijî Serok Apo” sloganı atan yoldaşımızdı.

Gençlerle sohbeti çok seven Apê Vahap ile ilk kez Berlin’deki Demokratik Kürt Kültür Merkezi’nde tanıştım. Her yeni olayda, yeni gelişmede, yeni bir hamlenin başlamasında selamlaştığımız gibi “Gel gazeteci seninle konuşmamız gerekiyor” derdi. Düşüncelerini, eleştirilerini, tespitlerini yaparak hem ön açıcı olur hem de düşüncelerimizi merak ederdi. Konuşurdu, anlatırdı, dinlerdi. Araya giren olduğunda “gazeteciyle konuşuyorum” der ruhumuzu okşardı. Yaşıtlarıyla şakalaşır, gençlerle güler, espiri yapmaktan çekinmezdi. Birlikte gülerdik, birlikte sinirlenirdik, birlikte yol alırdık.

 

 

Son sözü: Bijî Serok Apo

Berlin’deki Kürtler, Apê Vahap’ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, onu yakından tanıyan yoldaşları mücadeleyle dolu yaşamını gazetemize anlattı.

Nav Berlin Eşbaşkanı Hüseyin Yılmaz, Apê Vahap’ın hep şehitlerin yolunda yürüdüğünü belirterek, “Ölmeden önceki son sözleri de ‘Bijî Serok Apo’ oldu. Son sloganını söyledi ve gözlerini yumdu. Bizler de Apê Vahap’a layık olmalıyız. O her zaman şehitlerin yolunda yürüdü, her zaman yurtseverlik çizgisindeydi. Emekleri karşısında saygıyla eğiliyorum, mücadelesini sürdüreceğimizin sözünü veriyoruz” diye konuştu.

 

 

34 yıllık mücadele

Apê Vahap’ı 1989 yılından itibaren tanıyan Zeki Pîrsus ise “Yıllarca arabasıyla, emeğiyle, direnişiyle yerini aldı. Gitmediği alan, gitmediği ev, gitmediği sokak kalmadı. Kurdistan’dan sürgün olduğumuz Avrupa’da mücadelemizi, direnişimizi yükseltmek için, bir nebze olsun katkı sağlamak için o günden bugüne birlikte yol yürüdük. Onun ailesi bizlerdik, Kürt halkıydı” dedi.

Newroz ateşi böyle yakılır

Vahit Yılmaz da yıllardır Apê Vahap’ın mücadele arkadaşı. Apê Vahap’ın 1993 yılında Berlin’de Newroz’un yasaklanmasını bedenini ateşe vererek protesto ettiğini anlatan Yılmaz o günü şöyle anlattı: “Aramızda en kararlı, en uzun vadede direnen Vahap abi oldu. 1993’te Newroz’u Berlin Teknik Üniversitesi’nde yapacaktık. Newroz ateşinin yakılmasına müsade etmeyen polislere tepki olarak Vahap abi, ‘Newroz ateşi böyle yakılır’ deyip bedenini ateşe verdi. Vahap abi uzun bir süre tedavi gördükten sonra sağlığına kavuşmuştu.”

İyi bir dost, iyi bir yoldaştı

Apê Vahap’ın aynı zamanda herkesin yardımına koşan iyi bir yoldaş olduğunun da altını çizen Vahit Yılmaz, “Vahap abi, iyi bir dostu, iyi bir arkadaştı, iyi bir abiydi, iyi bir kardeşti. iyi bir aile dostuydu. Annemi babamı kaybettiğim dönemde çocuklarıma Apê Vahap baktı” şeklinde konuştu.

 

 

Kızı oldum, yoldaşı oldum

Pervin Kaplan ise yaklaşık 30 yıldır Apê Vahap’ı tanıyor. “Bedenini Newroz ateşini yükseltmek için ateşe vermesinden sonra sürekli hastane ziyaretleri gerçekleştirdik o günden bu güne kızı oldum, yoldaşı oldum. O da benim babam oldu” diyen Kaplan şunları aktardı: “Vahap Amca sürekli toplantılarımızda söz alıp konuşurdu. Tüm etkinliklerimizde sesinin çıktığı kadar slogan atardı. Sloganı ise 'Bijî Serok Apo’ydu.

Şehit düşen kardeşim için Malatya’da verdiğimiz bir yemekte yine öncü rol oynadı. Biz şehit taziyesi, yemeği demedik fakat duyan herkes gelmişti. Alevi olduğumuzdan kaynaklı, inancımıza göre biz yemeklerimizi ziyarette yaptık. Mesela o gün yeterli sandalye olmamasından dolayı ayakta kalan misafirlerimiz oldu. Vahap Amca orada bana para vererek ‘git sandalye al’ dedi. Kendisi Sünni olmasına rağmen Alevi köyüne kendi imkanlarıyla yardım yaptı.

Her şeyde büyük emeği var

Çok çabuk parlıyor, çok çabuk yumuşuyordu. Lakin yüreği barış doluydu, güzelliklere açıktı. Bu dernekte iğneden ipliğe her şeyde büyük emekleri var. Vahap Amca’nın en güzel özelliği de şuydu biz aramasak da o bizi arıyor, o bizi soruyordu.”

 

 

Feodal zihniyete de direndi

Cabar Doğan da onu “yurtseverlik bilinci ile emek harcayan arkadaşımız” diye tanımlıyor ve şu sözlerle anlatıyor: “1 Kasım 1994’te Berlin’e sürgün olarak geldim. Geldiğimin bir buçuk ayından sonra Vahap arkadaş ile tanıştım. O günden bugüne arkadaşlığımız, yoldaşlığımız devam etti. Vahap arkadaş ile birlikte dernek çalışmaları yürütüyorduk. 2000 yılında 'Niye?’ isminde kitabı çıktı. Göğebakan’ın kökenlerini anlattığı kitabında Vahap Amca, ‘Göğebakanlıların neresi Türk’ diyerek, asimilasyon politikalarına dikkat çekiyor.

Sözde değil pratikte gösterdi

Tartışmayı, çözüm üretmeyi seviyordu. Hiçbir zaman maddi, manevi karşılık beklemeden yardım ediyordu. Birlikte ev ziyaretleri gerçekleştirdiğimiz dönemlerde bazı yaklaşımlardan dolayı kızsa da mücadeleyi büyütmek için gitmeliyiz diyordu. Kızsa da her zaman mütevaziliğini kaybetmiyor, ne olursa olsun mücadeleyi büyütmek için çabalamız gerektiğini belirtiyordu. Geleneksel değildi; ‘feodal zihniyetten kurtulun’ derdi. Önderliğin paradigmasını içselleştirip kölelikten kurtulmamız gerektiğini her zaman belirtiyordu. Söylemde değil pratiğini sergileyen, içselleştiren bir yoldaşımızdı.’’

 

*****

30 yıllık yasağın mağduruyum

Apê Vahap da Almanya’daki birçok Kurdistanlı gibi PKK yasağının mağdurlarındandı. Birçok kez evi basıldı, yargılandı, para cezasına çarptırıldı. Apê Vahap bundan iki yıl önce gazetemize yasaklardan dolayı yaşadığı zulmü şöyle anlatmıştı: “Kurdistan’ın özgürlüğü ile ilgili yayınları okuduğum için cezaya çarptırıldım. Genellikle para cezaları verildi. 1993 yılında PKK yasağı geldikten sonra, kapım kırıldı, evime girildi. Uyduruk gerekçelere dayandırdılar. Zaten kapımı kırdıkları dosyadan herhangi bir ceza almadım. Sonra bir kere daha geldiler evime. Gelen polisler 'Bak bu sefer kapını kırmadık. Bekledik senin gelmeni’ dediler. Kapımı kırdıkları dosyanın duruşması görülürken mahkemede 'Niye kapımı kırdılar? Gelsinler çay kahve içsinler arayıp gitsinler' demiştim. Polise idari yaptırım oldu mu bilmiyorum ama belli ki kulaklarını çekmişler, bir sonraki gelişlerinde 'işte seni bekledik' dediler. Gerekçe ise yayın almam, Kurdistan’ın özgürlüğünü, demokrasinin olmasını istemem idi. Dernek yasalarına aykırı davrandığım iddia edilerek üç beş kere de para cezaları geldi. Hangi derneğe gitmişim, yasayı nasıl çiğnemişim gibi somutlaştırmadan dernek yasalarına aykırı hareket ettiğim belirtilerek cezalar verildi. Bir defasında da yayın buldukları için ceza verdiler. Kürtlerle, Kürt tarihi ile ilgili kitap bulmuşlardı."

* https://www.ozgurpolitika.com/haberi-28-yillik-yasagin-magduru-ape-wahap-156621

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.