Üç kadın, üç ayrı devlet şiddeti

Kadın Haberleri —

Bremen kadın eylemi

Bremen kadın eylemi

  • Şiddetin ve baskının farklı şekilleri vardır. Kurdistan’da ayrı, İran’da ayrı, Filistin’de ayrı... Fakat her türlü şiddetin kaynağı devlettir. Şiddet tepeden halka, kadına iner.

GÖZDE GÜLER

Kurdistan, İran ve Filistin’den üç kadın aktivist Paris’te katledilen Kürt kadınları için düzenlenen panelde konuştu, devletlerin sistematik şiddetini anlattı.

Barış İçin Kürt Kadın Bürosu CENÎ’nin (Kurdisches Frauenbüro für Frieden e.V) Paris'te katledilen Sakine Cansız (Sara), Leyla Şaylemez (Ronahî), Fidan Doğan (Rojbîn) ile Evîn Goyî (Emine Kara) anısına düzenlediği panelde kadına yönelik devlet şiddeti tartışıldı. Online panele katılanlar arasında İran Demokratik Platformu'nun sözcüsü feminist aktivist Mahtab Mahboub, KNK Dış İlişkiler Komitesi Sözcüsü Nilüfer Koç ve Filistinli feminist, aktivist, araştırma görevlisi Fidaa Al Zaanin vardı. Panelde, ev içi şiddetten ziyade kadınların ataerkil devlet yönetimi altında verdiği mücadelenin karşılığında gördüğü şiddet tartışıldı. Panele katılan üç kadın, üç ayrı devletin sistematik şiddetini anlattı.

 

 

Tüm kadınlara tehdittir

İlk olarak konuşan Nilüfer Koç, Ocak ayında katledilen tüm devrimci kadınları anarak sözlerine başladı. Kürt mücadelesinin en temel gücünün kadın olduğunu hatırlatan Koç, Kürt halkının "Jinên azad" diye hitap ettiği Sakine Cansız ve yoldaşlarının katledilmesinin sebebinin Türk devletinin kadın mücadelesini tehdit olarak görmesi olduğunu söyledi. Koç, "Özgür toplum ancak özgür kadın ile var olabilir. Sakine Cansız'ın bu paradigma değişiminde ilk adımı atan ve temelini oluşturan kadındır. Türk devleti bu fikrin temel taşını katlederek Kürt kadın mücadelesini en derininden vurmak istedi. Tarihte ilk modern Kürt kadın mücadelesini başlatanlardan Sakine Cansız'ın katledilmesi onun fikrinde ilerleyen ve mücadele eden tüm kadınlara tehditkar bir mesajdır. Mesajın içeriği kısaca ve basitçe şudur: Mücadele etmeyi bırak kontrol benim.”

Devletlerin bir güç mekanizması olduğunu söyleyen Koç, bu mekanizmanın patriyarkal temel yapıya dayalı olduğunu kaydetti. Koç, silahlı mücadeleden siyasete, komünal hayattan toplumun birçok noktasına Kürt kadınlarının etkin olduğunu ve kadınların Kurdistan'da yeni bir dünya yarattığını belirtti.

 

 

Pişman değilim!

Ardından devam eden Mahtab Mahboub ise İran'ın patriyarkal dini ilklere dayalı cinsiyetçi bir siyaset yürüttüğünü dile getirdi. Yüksek kademelerde olan kadınların da ataerkil geleneği sürdürdüklerini kaydeden Mahboub, İran’da mücadele etmek bir yana dursun kadın olmanın başlı başına bir sorun olduğunu anlattı. Mahboub,"Kadının bedeni üzerinden toplumsal kontrolü ele geçirmeyi amaçlayan İran rejimi, kadını toplumun bir bireyi olarak değil bir nesnesi olarak görüyor. Tecavüz sonucu gebelik dahi olsa hiçbir koşulda kürtaja izin vermeyen rejim, kadını kendi bedeninden bile uzaklaştırıyor. Bu durum birçok kadının intiharına sebep oluyor. Bunu yanında kadınlar sürekli bir militarist baskı düzeninde yaşıyor. Mahsa Amînî gibi birçok örneğin olduğu ülkede "Jin Jiyan Azadî" eylemlerine katılan her birey ya günlerce işkence gördü ya öldürüldü ya da intihara sürüklendi" dedi.

Mahboub 11 Kasım 2022'de günlerce işkence gördükten sonra intihar eden Yalda Aghafazli'yi örnek vererek genç kadının son sözlerini hatırlattı: "Verdiğim mücadeleden pişman değilim."

 

 

Şiddetin kaynağı devlet

Panelde daha sonra söz alan Fidaa Al Zaanin, kadına şiddetin dünya çapında var olduğunu vurgulayarak, devlet şiddetine dikkat çekti. Zaanin sözlerine şöyle devam etti: "Şiddetin ve baskının farklı şekilleri vardır. Kurdistan’da ayrı, İran’da ayrı, Filistin’de ayrı... Fakat her türlü şiddetin kaynağı devlettir. Şiddet tepeden halka, kadına iner. Bugün Gazze'de 30 bin kişi katledildi. Kadınlar duş alamadıkları için saçlarını kesiyorlar. Bu bana İran'daki mücadeleyi hatırlatıyor. Göz göre göre kadınlar katlediliyor. Bu kadar kişinin ölümü global bir sorumluluk uyandırmalı. 11 yıl önce Paris'te bir katliam gerçekleşti ve biz bugün hala bunun hesabını soruyoruz. Paris'te uygulanan şiddet bana da uygulanmıştır. Verilen mücadele benim de mücadelemdir. Bu dayanışma ruhu Gazze'yi de etkiliyor ve orada olanlar hepimizin sorunu haline geliyor."

Ana akım medyanın kadını bir propaganda aracı haline getirdiğine değinen Zaanin, bunun da sistematik bir şiddet olduğunun altını çizdi. BBC gibi büyük çapta haber merkezlerinin yalan bilgilerle insanları kışkırttığını da belirten Zaanin, bunun için en çok kadınlar ve çocukların kullanıldığına işaret etti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.