Valiz içinde yaşamak...

Kültür/Sanat Haberleri —

Leben aus dem Koffer

Leben aus dem Koffer

  • Anneni, arkadaşlarını, aileni, evini, bahçeni, her biri bir paylaşıma tekabül eden sevdiğin nesneleri, fincanları, kitapları, plakları, o berbat kavgalar içindeki kahkahalarını, kadim dostluklar sohbetlerini… özlemeyeceksin!

EYLEM KAHRAMAN

Valizin birçok anlamı vardır. İlk akla gelen ayrılık olsa da valiz özlemdir, acıdır, yalnız ve yurtsuz kalmaktır da. İnsanların çoğu bavulunu üzüntü ve endişeyle toplar bu nedenle. 

Onlardan biri de gazeteci/ siyaset bilimci Şehbal Şenyurt Arınlı. 1962 yılında Giresun'da doğan Şenyurt-Arınlı belgesel yapımcısı ve Türkiye'nin ilk kamerakadını aynı zamanda. 90'lı yıllarda birçok uluslararası basın organında çalıştı. Çektiği belgesel filmler onlarca ülkede gösterildi. 

Belgesel Sinemacılar Birliği Derneği'nin kurucularından olan Şenyurt-Arınlı film endüstrisinde kadınların görünürlüğü için çabaladı. Atölyeler, yüksekokullarda seminerler düzenledi. Soykırım, mübadele ve sürgün konularıyla ilgili önemli çalışmalar yaptı.  

Barış ve Demokrasi Partisi'nden (BDP) Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku bağımsız adayı oldu. BDP-PM ve HDP'nin kuruluşunda yer aldı. Demokratik Toplum Kongresi'nde (DTK) aktif çalışmalar yürüttü.

İlk kadın haber ajansı JİNHA'nın da kurucuları arasında bulundu. Azınlık hakları, Kürt sorunu, antimilitarizm, kadın hakları ve alternatif ekolojik yaşam modelleri ile ilgili makaleler kaleme aldı. 

2017 yılında tutuklanan Şehbal Şenyurt-Arınlı, bir tesadüf sonucu serbest bırakılınca elinde valiziyle yurt dışına çıktı. 

İki dilli yayınlandı

PEN'in sürgündeki yazarlara sağladığı bursla Almanya'nın Nürnberg kentinde çalışmalarına devam eden Şenyurt-Arınlı'nın geçtiğimiz günlerde “Leben aus dem Koffer-Gehversuche im Exil/Valiz içinde yaşamak-Bir münzevinin güncesinden bir mültecinin güncesine” adlı kitabı PEN tarafından iki dilli (Türkçe-Almanca) olarak yayınlandı. 

Şenyurt-Arınlı bu süreçte yaşadıklarını valiz metaforu ile anlatıyor. Tam da “artık evime döneyim, özlediğim fincanımdan bir kahve içeyim” dediği günlerde hiç de aklının köşesinden geçmeyen ülkelere düşüyor yolu.

“O gün bugündür birkaç giysi ve bir diş fırçası, birkaç kitap, iki pabuç… Bir de kahve cezvesi ve kahve. Yine oradan oraya...”

Şehbal Şenyurt

Gizlice sızıvermişler bavula

Bir önceki kitabında dile getirdiği gibi ailesini, arkadaşlarını, evini, bahçesini, ağaçlarını, çiçeklerini, bahçesindeki börtü böcekleri, sevdiklerinin mezarlarını bile tıkıştırmak istemiş valizine, ama olmamış. Buna rağmen özlemler ve hatıralar gizlice sızıvermişler bavula. Kitap boyunca onların dışarı çıkmak için harcadığı çabaya tanık oluyoruz. 

Ya peşini hiç bırakmayan “Heimat”a ne demeli?

12 Eylül darbesi döneminde “evcağız”ı birçok kişiye sığınak olan yazar, güneşin ışığında, meltemin ılığında, Temmuz'un sıcağında bütün yollar boyu üşüyor. Valizini toplaya toplaya neresinin yurt içi neresinin yurt dışı olduğunu şaşırıyor. Gittiği her evin kurallarını korumaya çalışmaktan, her aileye göre yatış-kalkış, yeme-içme saatini ayarlamaktan yoruluyor.  

Sevinmek yerine kalbi sıkışıyor

Birkaç aylığına da olsa bir evin anahtarlarını alırken sevinç duymak yerine kalbi sıkışıyor. Ne çok yarasının olduğu, bunların hiçbir zaman kabuk tutmayacağı cam bir kapı üzerinden kendisine “taze taze” hatırlatılıyor bu evde. Bir kadın yazar tarafından üstelik! 

Yardım edenin ne kadar kabalaşabileceğini, “'muhtaçlığı görmekle beslenmek' üzerinden etrafa 'iyiliğini' sızdırma, 'yardım' ile edinilen sosyal statü ve bu 'zavallılar' arasında eşitini görmeye hazır olamama hali”ni çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor.

Yeniden valiz, yeniden yollar…

Şehbal Şenyurt-Arınlı kendisiyle cesurca yüzleşirken valizin içinden tıkırtılar gelmeye devam ediyor. Özlemeler uyumuyor bir türlü. Ortalığa saçılacak bir gedik arıyorlar sürekli sinsi sinsi. Ola ki şaşırır da açarsa diye. 

Özlemeyeceksin, özlemeyeceksin!..

Açmıyor. Güçlü bir kadın o. Direniyor. Bir süre sonra başvurularından biri kabul ediliyor. Bundan sonraki ilk işi dil öğrenmek oluyor. Arkadaşlar ediniyor, yazıyor ve hep üretiyor.

“Şimdi sıra 'özlemeyeceksin' kodlamalarında, 'özlemeyeceksin, özlemeyeceksin, özlemeyeceksin!..' Anneni, arkadaşlarını, aileni, evini, bahçeni, her biri bir paylaşıma tekabül eden sevdiğin nesneleri, fincanları, kitapları, plakları, o berbat kavgalar içindeki kahkahalarını, kadim dostluklar sohbetlerini…  özlemeyeceksin!

Valizin kıyısına köşesine kaçmış özlemleri zinhar saçmayacaksın ortalığa! Valizini kilitle ve en uzak köşeye atıver şimdi.”

 Kitabı, Şenyurt-Arınlı'nın yine bir PEN projesi kapsamında Macar yazar Terézia Mora ile mektuplaşmalarından oluşan önceki kitabı “Zwei Autorinnen im Transit-Ein Dialog/Geçiş halinde iki kadın yazar-Bir diyalog” adlı eseriyle birlikte okumanızı tavsiye ederim.

 

Künye: Leben aus dem Koffer – Gehversuche im Exil / Valiz içinde yaşamak – Bir münzevinin güncesinden bir mültecinin güncesine, Aschendorff Verlag, 237 s.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.