Xewlet 15 yıldır savaşın karşısında

Kadın Haberleri —

Xewlet Öncü

Xewlet Öncü

  • Kurdistan halkına yönelik savaşa karşı durmak için onlarca kadın "Barış Anneleri" olarak mücadele ediyor. 15 yıl önce “Savaşın olduğu yer cehennemdir” diyerek bu mücadeleye katılan Xewlet Öncü, tek taleplerinin barış olduğunu söyledi.

Kurdistan’da 90’lı yıllarda halkın maruz kaldığı işkencelere tanıklık eden ve günümüzde 90’ların ruhunu ve zihniyetini aratmayan uygulamalara karşı duran Barış Anneleri, “Savaşa karşı barış” şiarıyla barış mücadelelerini yıllardır sürdürüyor. Ömürlerini barışa adayan Barış Anneleri Meclisi üyelerinden Mêrdîn Qoser (Kızıltepe) Barış Anneleri Sözcüsü Xewlet Öncü haksızlığa karşı durmak için Barış Annesi olduğunu ifade ediyor.

Doğayla iç içe çocukluk yılları

1968 yılında Mêrdîn’in Bernişt (Bağlıca) köyünde dünyaya gelen Xewlet, bir yaşına kadar Bernişt’te yaşar. Ardından babasının imam olması dolayısıyla ailesiyle Amed’in Çinar ilçesine bağlı Beşpınar köyüne, bir yıl sonra ise Bedirlu köyüne yerleşir. 3 yaşında yerleştiği Bedirlu’da tüm çocukluğunu geçiren Xewlet, özlemle anlattığı çocukluğunda arkadaşlarını ve oyun oynamayı çok sevdiğini söylüyor. Yaşamını doğayla iç içe geçiriyor ve çocuk yaşta hayvanlarla da ilgilenmeye başlıyor.   

Çocuk yaşta cinsiyet ayrımcılığı

Babasının imam olmasından dolayı Kuran okumaya başlar. Fakat okumayı çok sevdiği için çocuklara da ders verir. Yaş almaya başlamasıyla cinsiyet ayrımcılığıyla karşı karşıya gelir ve camiye gitmesine izin verilmez. 

Xewlet o günleri, “‘Sen kızsın büyüdün, artık buraya gelme. Buraya yabancılar geliyor’ dediler. Ben gitmeyi çok istiyordum ama izin vermediler. Ben de evde okumaya başladım. Köydeki çocuklar da eve gelip okuyorlardı. Biz de onlara öğretiyorduk. Hatta bazen kendim okumaya zaman bulamıyordum akşamları okuyordum” sözleriyle anlattı.

16 yaşında evlendirildi

Henüz 16 yaşında bir çocukken amcasının oğluyla evlendirilmesini ve Çınar’a yerleşme sürecini anlatan Xewlet, “Evliliğin ne olduğunu bilmiyordum. O nedenle ne onay verebildim ne de reddedebildim. Aileler kendi arasında konuştu, anlaştı, ben de sesimi çıkaramadım. Evlenmeden önce herkes ‘amcasının gelini’ diyordu. Ben de bir şey demedim” dedi.

Evlendirildikten sonra amcasının evine yerleşir ve orada 7 kişiye bakar. Evin tüm işini yapan Xewlet, eşinin annesinin hasta olduğunu ve onun bebeğine de baktığını ifade ediyor. “Allah halime baktı ki 4 yıl çocuğum olmadı. Çünkü zaten aileden 7 kişiye bakıyordum, işlerini yapıyordum bir de çocuğum olsaydı çok zorlanırdım” diyen Xewlet’in sonradan 5 çocuğu oluyor.

Geçim sıkıntısıyla taşındılar

Bir süre sonra bu defa eşi ve eşinin ailesiyle maddi nedenlerle Mêrdîn’e bağlı Miqiblê köyüne yerleşir ve ardından yine aynı nedenlerle bu kez Qoser’e taşınır.

Zulme karşı durmak için

Çocukken babasına, erkeğe ve haksızlığa karşı çıkan Xewlet, şimdi de devlet zulmüne karşı çıkıyor. “Zulümden başka ne var ki” diye soran Xewlet, “Zulme dayanamıyorum. Zulüm nerden gelirse gelsin ve kimden gelirse gelsin kabul etmiyorum. Zulüm, haksızlık çok fazlaydı. Ben de bu zulme karşı durmak için Barış Annesi oldum. Bir keresinde, yanlış hatırlamıyorsam 1993 yılındaydı, ailemin evini basıp kardeşlerime işkence ettiler. Ben de ailemin evinin basıldığını öğrenince onların evine doğru koşmaya başladım. Komşularımız beni görünce ‘Oraya girme evin içi dolu, seni öldürürler. Askerler babanı, kardeşlerini aldılar, kardeşlerine işkence ettiler’ dediler. Ben de ‘Bundan daha ölüm olur mu’ dedim. Sonra duvardan atlayıp bahçeye girdim. Babamı ve üç erkek kardeşimi işkenceyle almışlardı. Ben de kaybedilmelerinden korktum. Hatta kardeşlerim alındı diye sevindim neredeyse. Çünkü babamı tek alsalardı onu kaybedeceklerdi. Faili meçhul olacaktı. O an babama ve kardeşlerime işkence edenleri öldürmek istedim” diyor.

İki kardeşi PKK saflarına katıldı

90’lı yıllarda amcası işkenceyle katledilen Xewlet’in kardeşleri Mehmet Şerif Öncü ve Bahattin Öncü, buna karşı PKK’ye katılır. Mehmet Şerif Öncü’den hiçbir haber alamayan Xewlet’in diğer kardeşi Bahattin Öncü ise esir düşer. Xewlet, 28 yıldır cezaevinde tutulan ve şu anda Bodrum S Tipi Cezaevi’nde bulunan kardeşi Bahattin’in yakın zamanda çıkmasını diliyor.

Kadınların hikayeleri

15 yıl önce Barış Anneleri’ne katıldığını ifade eden Xewlet, “Barış Anneleri ile tanışmaya ve onlarla çalışmaya başladıktan sonra çok şey gördüm, çok hikâye dinledim. Anneler çok şey yaşıyor, çok acı çekiyor, çok zulüm görüyorlar. Sadece zulüm gördük. Ama tüm bunlara rağmen tek talepleri barış. Anneler sadece barış istiyor ve sadece bunun için mücadele ediyorlar. Sadece barış için mücadele ediyoruz” şeklinde dillendiriyor barış talebini.

İşkenceyle gözaltına alındı

8 Kasım 2018’de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı ve ardından tüm cezaevlerine yayılan açlık grevi eylemlerini hatırlatan Xewlet, o süreçte çok zorlandıklarını belirtti.

Xewlet, “O süreç beni çok zorladı. Bir sürü çocuğumuz açlık grevine girmişti. Buna daha fazla dayanamadık ve tecridin kaldırılıp açlık grevinin sonlanması için HDP Qoser ilçe binası önünde basın açıklaması yaptık. Açlık grevi 50 günü aşmıştı ve artık risk taşıyordu. Biz açıklamaya başlar başlamaz önümüzde zırhlı araçlar ve TOMA’lar durdu. Ben de bu duruma ‘yeter artık’ diyerek tepki gösterdim. ‘Çocuklarımız cezaevinde ölüyor. Eğer tek bir çocuğumuz ölürse dünyayı yakarım’ dedim. Ardından bize tazyikli su ve biber gazları atmaya başladılar. O sırada ben de işkenceyle gözaltına alındım, yerlerde sürüklendim. 6 saat gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldım. Kollarım morarmıştı işkenceden. İşkence ettikleri yetmezmiş gibi üstüne bir de bana dava açtılar” diyerek dava sürecinin devam ettiğini ifade etti.

Davaları sürüyor

2 yıl önce yine evine yapılan baskınla gözaltına alınarak 6 gün gözaltında tutulduğunu söyleyen Xewlet, yargı kıskacında tutuluyor.

“Barış için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Cezaevleri aklımdan çıkmıyor. Binlerce insan yıllarca cezaevinde tutuluyor” diyen Xewlet, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Barış için herkes üzerine düşeni yapsın. Cezaevlerine karşı duyarlılık oluşmalı ve ulusal birlik sağlanmalı. Savaşın olduğu yerde acı var. Savaşın olduğu yer cehennemdir. Savaşın olmadığı yer ise cennettir. Hiçbir yerde savaş olmasın. Dağlarda kimyasallar kullanılıyor ve doğa da katlediliyor. Doğa ve hayvanlar yok ediliyor. Barış güzellikler doğuruyor. Ölüm ve savaş olmasın.”

Öznur Değer-Jinnews /MÊRDÎN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.