Yargı katili samimi buldu!

Kadın Haberleri —

Hasret Tutal

Hasret Tutal

  • Hasret Tutal, henüz 26 yaşındayken Şervan Gülel tarafından katledildi. 27 Eylül’de görülen karar duruşmasında mahkeme heyeti,  “yargılama sürecinde ifade ettiği üzüntüsünün samimi olduğunu değerlendirerek” sanık lehine ceza indirimi uyguladı. 

MEDİNE MAMEDOĞLU

Kadınlara yönelik şiddet ve katliamlar her geçen gün artarken, cezasızlık politikası da devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre 20 Mart 2021’de geri çekilen İstanbul Sözleşmesi’nden bu yılın Ekim ayına kadar en az 795 kadın katledildi, en az 603 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 

Kadın hakları ve örgütleri savunucuları bu durumu bir cins kırımı olarak nitelendirirken, yargı ve devlet yürüttüğü politikalarla kadın katliamlarını durdurmak yerine fail erkeği koruyor. Rakama indiremeyeceğimiz kadın cinayetleri günden güne artarken, iyi hal ya da haksız tahrik indirimlerinden cesaret alan failler ise aynı suçları işlemeye devam ediyor. 

 Müebbet 15 yıla düşürüldü!

Cezasızlık politikasının yürütüldüğü dosyalardan biri de Hasret Tutal davası. Hasret Tutal, henüz 26 yaşındayken birlikte olduğu Şervan Gülel tarafından 7 Ekim 2021 tarihinde Riha’da ateşli silahla katledildi. Failin suçtan kurtulmaya dönük yalan beyanları otopsi raporlarıyla ortaya çıkarken, yargılamanın yapıldığı Urfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Eylül’de görülen karar duruşmasında fail Şervan Gülel’e “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimi uyguladı. “Kasten öldürme” suçundan yargılanan faile mahkeme heyeti ilk olarak müebbet hapis cezası verdi. Ardından heyet, failin “duruşmadaki hareketlerini göz önünde bulundurarak” cezayı önce 18 yıla, ardından indirim uygulayarak 15 yıla düşürdü. 

Failin ‘üzüntüsü’ indirim gerekçesi!

Verilen cezanın gerekçeli kararında ise mahkeme heyetinin skandal sözleri dikkat çekti. Faili aklayıcı kararda şu ifadeler yer aldı: “İlk haksız hareketin kimden geldiği kesin delillerle ortaya konulamadığından, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi uyarınca sanık lehine haksız tahrik hükmü uygulanmış; eylemin karşılıklı olması nedeniyle sanık lehine asgari sınırdan indirim yapılmış olacak şekilde ceza tayin edilmiştir. Sanığın huzurdaki dava konusu eylem öncesinde herhangi bir suç kaydının olmaması ve yargılama sürecinde ifade ettiği üzüntüsünün samimi olduğu değerlendirilerek sanık lehine takdiri ceza indirimi uygulanmıştır.” 

Hasret’in darp edildiğine ilişkin rapor, elinde swap izine rastlanmadığı, silahın uzun mesafeden ateşlendiği bilgilerine rağmen, katil Gülel mahkemede “Silah Hasret’in elindeydi” iddiasında bulunmuştu. 

 

Şeymanur Tutal

 

Başarılı ve güçlü bir kadındı

Karara ilişkin konuştuğumuz Hasret Tutal’ın kardeşi Şeymanur Tutal, ceza indiriminin acılarını ikiye katladığını söyledi. Ablasının güler yüzlü, fedakâr ve hayat dolu biri olduğunu anlatan Tutal, “Hayatında ailesi ve kardeşleri hep önceliğiydi. Bizlere yeri geldi anne, yeri geldi baba oldu. İyi bir konuma gelmemiz için çok çaba sarf etti; çok fedakârlık yaptı. Hayatının her döneminde, aklı başında ve sorumluluk sahibi biriydi. Zorluklara rağmen kendini geliştirdi; başarılı ve çok güçlü bir kadındı” sözlerini kullandı.

Hasret’in kaleminden

Ablasının lise yıllarında “10 yıl sonra ben” başlıklı bir yazı kaleme aldığını söyleyen Şeymanur Tutal, yazıda yer alan notları bizlerle paylaştı: 

“Biri ‘10 yıl sonra kendini nerede düşünüyorsun’ dediğinde gülerdim. Çünkü biz, sadece birkaç yıl sonrasını, yani lise bittikten sonraki üniversite yıllarının hayalini kuruyoruz. Oysaki gelecek deyince insan azıcık daha ilerlemeli daha geniş tutmalı hayallerini… Mesela herkes ilerisi için çok güzel, bir o kadar da keyifli bir iş hayatının içinde olmak istemeli. Sabah kalkınca güne başlamadan önce ailesine ve etrafındakilere mutluluk saçmalı. Sonrasında işine gitmeli ve aynı keyifle evine dönmeli. İş hayatı sıkıcı bir tempo gerektiriyor gibi düşünülse de işini keyifle yapanlar göz ardı edilmemeli. Biri ‘10 yıl sonrası’ derse, keyifle yapmak istediğim mesleğim, sahip olmak istediğim kariyerim ve tabii ki vazgeçmeyeceğim bir ailem olsun derim.” 

‘Seni asla unutturmayacağız’

Katledilen ablasını, “Ablam, biliyorum her zaman yanımızdasın. Her an seni hissediyoruz; seni çok seviyoruz ve seninle gurur duyuyoruz. Sana kavuşacağımız günü bekliyoruz. Tek yaşama sebebimiz budur ve bundan vazgeçmedik. Seni kimsenin unutamayacağı bir şekilde savunacağımdan hiç şüphen olmasın” sözleriyle anan Tutal, aile olarak yaşanan katliamın acısını hala unutamadıklarını dile getirdi. 

Sizin de mi başınıza gelmesi lazım?

Ablasının katledilmeden önce Şervan Gülel tarafından sürekli şiddete maruz kaldığını aktaran Tutal, aile üyelerine zarar vermekle de tehdit ettiğini söyledi. Mahkemenin verdiği “iyi hal” kararının acılarını ikiye katladığını belirten Tutal şöyle devam etti: “Bir kadın öldüresiye darp edildikten sonra katledildi. Her şey delillerle ortadayken adaleti savunduğunu söyleyenler verdikleri indirimden sonra kendilerini, mesleklerini sorgulamalı. Katil suçunu kabul edip ‘pişmanım’ dedi ve buna rağmen ödül niteliğinde bir ceza aldı. Bu ülkede binlerce kadın katledildi, katledilen kadınların failleri ya serbest bırakıldı ya da indirimli cezalar aldı. Bu cezaların caydırıcı bir etkisinin olmadığını mahkemeler bizden daha iyi biliyor. Bu durumun anlaşılması için illa onların da mı başına gelmesi gerekiyor?” 

Her kadının yanındayız

Tek bir kadının daha katledilmemesi için faillere etkili cezaların verilmesi çağrısında bulunan Tutal, “Bizler, ailesi ve avukatları olarak verilen cezaya itiraz ettik. Adaleti, adaletli bir şekilde sağlasınlar. Katiler parayla ya da yalan delillerle indirim almasın. Bunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Bizler tek bir kadının daha öldürülmemesi için katillere etkili cezaların verilmesini istiyoruz. Kadın cinayetleri ancak bu şekilde durdurulabilir. Katledilen her kadının yanında olacağız. Aile olarak davamızdan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

 

Avukat Ruşen Seydaoğlu

 

Yargı gerçeği çarpıtıyor

Davanın avukatlarından Ruşen Seydaoğlu ise kadın katliamlarında yargının, ahlakçı normları devreye koyarak olayın aslını bertaraf etmeye çalıştığını belirtti.

Seydaoğlu, “Yargılama boyunca Hasret’in öldürüldüğü gerçeği bir tarafa bırakılarak intihar ettiği iddiası ispatlanmaya çalışıldı” diyerek şöyle devam etti: “Sanık anlayışlı bir sevgili, sahiplenen bir erkek olarak servis edilirken Hasret, intihara meyilli, kıskanç, maddiyatı esas alan bir kadınmış gibi değerlendirildi. İlk eylemin kim tarafından sergilendiği meselesi ise sanığın ceza indirimi almasının dayanağı haline getirildi. Ama kadınların toplumdaki dezavantajlı konumlarının, şiddet sarmalı içinden çıkamasınlar diye dayatılanların, geri, geleneksel yaklaşımların ve her gün erkekler tarafından katlediliyor oluşlarının esamesi bile okunmadı.”

Kadın kırımı kurumsallaştırılıyor

Verilen ceza indiriminin kadın kırımını derinleştirdiğinin de alını çizen Seydaoğlu, “Halbuki Hasret’in öldürülmesi münferit bir olay değil; kadın kırımı diye ifade ettiğimiz erkek egemen kültürün topluma işlediklerinin bir sonucuydu. Bu sebeple ceza indirimini, kadın kırımının neden bir kültüre dönüştüğü sorunsalındaki yargı payı olarak görmek zorundayız. Zaten caydırıcı olmayan cezalara bir de indirim uygulamak, bu indirimin gerekçesi olarak kadınların davranışlarını öne sürmek bu kırımı kurumsallaştırmaktır” dedi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.