Yaşam hakkı tehdit altında

 İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri

  • Hasta tutsakların tedavi edilmediğini, yaşamlarını yitirdiğini, şüpheli ölümlerin arttığını, işkence ve kötü muamelenin rutinleştiğini, yasal hakların gasp edildiğini kaydeden İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Yaşam haklarını da tehdit eden çok önemli bir noktaya varılmış durumda” dedi. 

 

İmralı Adası’nda 25 yıldır tutulan ve 32 aydır hiçbir haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit politikası, tüm cezaevlerine de yansıyarak her geçen gün daha da derinleşiyor. İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, 25 Ekim’de Marmara Bölgesi’nin yanı sıra çeşitli bölgelerde yer alan cezaevlerinde yaşanan ihlallere dair 2023 yılının Temmuz- Ağustos-Eylül aylarını kapsayan “Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu”nu dernek binasında yaptığı basın toplantısıyla açıkladı. Raporda, 18 cezaevinde üç ayda 2 bin 491 ihlalin yaşandığı; İmralı başvuruları 42 kez yanıtsız bırakılırken, 38 kez de reddedildiği paylaşıldı. Üç aylık veriler dahi cezaevlerindeki tecrit politikaları ile ihlalleri gözler önüne seriyor.

JINNEWS’ten Elfazi Toral’a konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, hak ihlallerine dair bir çözüm üretilmediğini belirterek, “Yetkililere sorunlar iletildiği ve taleplerde bulunduğumuz bakanlıklara sürekli başvurular yapıldığı halde hiçbir gelişme maalesef yaşanmıyor. Mahpusların tamamının yaşam haklarını da tehdit eden çok önemli bir noktaya varılmış durumda” dedi. 

Hasta tutsakların tedavi edilmediğini, bu nedenle de yaşamlarını yitirdiğini, şüpheli ölümlerin arttığını, işkence ve kötü muamelenin rutinleştiğini, yasal hakların gasp edildiğini  kaydeden Yoleri, “Oradaki vahim durum hepimizin vicdanını, adalet duygusunu derinden yaralayan, geleceğimizi tehdit eden bir durum ortaya koyuyor. Başta aileleri olmak üzere toplumu da yakından ilgilendiriyor. Bu yüzden de biz bu alanda yürütülen çalışmaların çok daha güçlendirilmesi gerektiğinin, dayanışmanın ve farkındalık yaratacak çalışmaların altını ısrarla çiziyoruz” diye konuştu. 

İmralı’da yasaların askıya alındığını, uluslararası hukukun çiğnendiğini belirten Yoleri, şunları ekledi: “Tüm cezaevlerinde ağır tecrit modelleri yaygınlaştırılmış durumda. İmralı’dan başlayan ve işkence olarak nitelendirdiğimiz ağır tecrit uygulamasının yeni tip cezaevleriyle sistematik hale getirilmiş oldu. Sorunun İmralı Hapishanesi’nden başlayarak çözüme kavuşturulması gerekiyor. Tüm cezaevlerinde tecrit uygulamasından vazgeçilmesini tekrar tekrar gündeme getireceğiz.”  İSTANBUL

Hukuksal garabetin bülteni

ÖHD MYK Üyesi Muhuttin Muğuç, çıkardıkları “Tecrit Bülteni” ile hukuksal garabet bilgilendirmesi yaptıklarını söyledi.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), 15 günde bir “ÖHD Tecrit Bülteni” yayımlamaya başladı. İlk sayısı çıkan tecrit bülteninin ikinci sayısı da 15 Kasım’da yayımlanacak. ÖHD MYK Üyesi Muhittin Muğuç, herkes için uygulanan infaz kurallarının İmralı Adası’nda uygulanmadığını, disiplin cezası bahane edilerek tecrit yaygınlaştırıldığını söyledi. 

Şu an ayyuka çıkmış olan AYM ile Yargıtay arasındaki çelişkinin yeni olmadığına işaret eden Muğuç, “Bu çelişkiyi hem Abdullah Öcalan’ın şahsında hem diğer siyasi tutsaklar yönünden zaten yaşıyorduk” dedi. 

Tecridin, kendini toplumun tamamına belli konularda bazen açık bazen de örtülü bir şekilde yansıdığına dikkat çeken Muğuç, şunları söyledi: “ÖHD de bu durumda birebir ayyuka çıkmış olan İmralı üzerindeki tecride ilişkin dijital bülten yapma kararı aldı. 15 gün süreyle de dijital yayınlarını kendi web sayfasında yapacak. Tecrit uygulamasını, halka ulaştırabilmek ve gündemde kalması için yaptık. Yoksa tecrit o kadar dar bir alana sıkıştırılmış ki hem hukuksal, hem toplumsal anlamda dar kesimin yorumlayabildiği bir alan haline gelmiş. Biz yapmış olduğumuz bu çalışmayla topluma ve diğer vatandaşlara tecrit kısmını nasıl açıklayabiliriz, üzerinden düşündük ve bu ihtiyaç temelinde uygulamayı yürürlüğe koyduk.” 

Toplumun sesi kısıldıkça tecridin başarılı olacağını dile getiren Muğuç, şöyle devam etti: “Tecrit altında olan fikirleri hayata geçirirsek tecrit kendiliğinden amacına ulaşamayacak. Kurumsal, bireysel, vatandaş olarak tecridin ortadan kalkması için fiziksel anlamdaki etkinliklerin olması gerekir ama diğer bir ayağı olan tecridin konusunu oluşturan fikirler ve düşünceler üzerinden hareketleri davranışlarımızda ve pratiğimizde hayata geçirdiğimizde tecridin amacına ulaşmayacağını ve bu şekilde de tecridin kalkacağına inanıyoruz.”  AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.