ΜΗΡ-ΑΚΡ: Αynılar aynı yerde

Mihraç URAL yazdı —

  • Bahçeli, MHP'nin devlet içinde yapılaşmasını sağlayan kadrolarıyla devletin önemli mevkilerini işgal eder hale gelmiştir. Erdoğan da, kurguladığı oyunda Bahçeli'yi sindirmiş olmanın rahatlığını yaşamaktadır. Bu iki ahlaksız siyaset cambazı birbirlerine karşı uyguladıkları taktikler ve oyunlarla kurulu dengelerini sürdürmektedir.
  • Cumhur ittifakı acil yıkılması gerekli olan bir ittifaktır. Bu ittifakı yıkacak olan güç, Türkiye birliğinin gücüdür, bu güçte Kürtler temel bir rol oynayacaktır. CHP'nin bu gücü görmesi ve bu gerçekle sorunları çözmesi önem taşımaktadır. Kürtler bu ülkenin temel gücüdür, bu gücü hesaba katmayan, hiçbir sorunu köklü çözemeyecektir.

Siyasi gündem oldukça karmaşık tarzda ilerliyor. Cepheler savaşı tüm derinliğiyle sürüyor. Süren bu savaşta, esasında "aynıların aynı yerde” saflarını belirlediklerine tanıklık yapıyoruz. Son bir-iki aydır siyasal sahnede devam eden olaylar, esasında belli taktiklerin yaşam bulup bulamayacağına birer gösterge olarak gündeme gelmektedir. Erdoğan ile Özgür Özel’in buluşmaları siyasal gündemde bir yumuşama ortamı yaratır gibiydi. Bu yumuşama 11 Haziran 2024’te Erdoğan'ın CHP'yi resmi olarak ziyaretiyle devam etmiştir. Ancak bu görüşmenin ardından, görüşme gündemleri açığa vuruldu ve ardından gelinen süreçte eleştiriler başladı. Oysa ilk görüşmenin ardından görüşme maddeleri açığa vurulmamıştı, her iki tarafın uyduğu bir yumuşama çabası vardı. Bu arada MHP’nin açıklamaları gündeme geldi. MHP, ortağı olduğu AKP'ye ince bir ayar vermek ister gibiydi. Bahçeli, ortağı olduğu AKP'yi, özgürce tavır alabileceğini, dostlarını özgürce seçebileceğini anlatıp durdu. Bu ince eleştiriler sürerken, Erdoğan’ın liderliğini sonuna kadar destekleyeceğine de vurgu yapıyordu. Siyasal sahne tüm boyutlarıyla niyetleri açığa vurmaya başlamıştı. Bu karışıklığın mimarı Erdoğan'dı.

Erdoğan’ın, siyaseti hep oyunlarla doludur. Bu oyunların en önemlisi Kürtlere karşı yaptığı "Çözüm Süreci” oyunudur. Bu alçakça oyun, onun Başkanlık sürecini garantiye alana kadar sürmüştür. Ondan sonrası Kürtlere ölümden başka yol bırakılmamıştır. Oysa "Çözüm Süreci"nde, Kürtler iyi niyetlerle, özveriyle, her adımda olumlu ve çözüm amaçlı olarak adımlar atmıştır. Ancak hedefine varınca Erdoğan için her şey bitmiştir. 2005 tarihinde açıkça dile getirdiği "Kürt sorunu", "Çözüm Süreci” oyunu tamamlanınca böyle bir sorunun olmadığını açıklamaya yönelmiştir. Siyasetinde böylesine oyunlar oynayan Erdoğan, bugün "yumuşama" ya da "normalleşme" siyasetiyle CHP'ye oyun oynamıştır.

Erdoğan, Kürtler nezdinde asla güvenilmez biri diye anılmıştır. Kürtleri bir kez daha aldatmak öyle kolay olmayacaktır. Ama CHP açısından durum hala netlik taşımamaktadır. CHP önünde sorunlar net olarak durmaktadır, bu sorunların çözümü de erken seçimle gerçekleşecektir. Bunun ötesinde CHP'nin Erdoğan oyunlarından kurtulması mümkün değildir.

MHP'ye gelince; Bahçeli, Erdoğan'ın oyunları içinde kendini koruyan ve önlemler alan bir yapılanma içinde konumlanmıştır. Düne kadar küfürlere varan en sert ifadelerle Erdoğan'ı suçlayan Bahçeli, MHP'nin devlet içinde yapılaşmasını sağlayan kadrolarıyla devletin önemli mevkilerini işgal eder hale gelmiştir. Bu hale gelişin faturasını da gönül rızasıyla vermiştir; Erdoğan yüce bir lider olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Erdoğan da, kurguladığı oyun içinde Bahçeli'yi sindirmiş olmanın rahatlığını yaşamaktadır. Bu iki ahlaksız siyaset cambazı birbirlerine karşı uyguladıkları taktikler ve oyunlarla kurulu dengelerini sürdürmektedir.

Önceki yazımda bu konuya ilişkin kaygıları olanları uyarmıştım.

"Erdoğan, MHP temel direğine bir saygısızlık asla yapmayacaktır. MHP'nin AKP'yle değişik boyutlarıyla sürdürdüğü anlaşma hala güçlüdür ve seçim sonuçlarında görülen ikinci parti olma özelliği bu dayanışmayı çok daha etkin kılacaktır. AKP seçimlerde geriledikçe, MHP'den ayrılma değil, bir arada daha sıkı olma yönüne kayacaktır. AKP zayıfladıkça daha etkin olarak MHP'ye yönelecektir. Seçim sonuçları dikkatlice incelenirse, AKP gerilemesine rağmen MHP oy oranlarını korudu. Cumhur İttifakı oy aktarmaları MHP'nin AKP’ye verdiği oylara bağlı olarak şekillenmiştir. MHP öyle sanıldığı gibi dev bir sarsıntıya uğramamıştır. Önde duran, bir bakanlık ya da üst düzey yetkili olma durumunda bulunmayan MHP, AKP için her zaman gerekli bir dayanaktır. Evet MHP ciddi sorunlar yarattı: Sinan Ateş'in öldürülmesi ve basına yansıyan diğer meseleler ciddi sorunlardır. Ancak Erdoğan'a göre, iktidarın ayakta durması için MHP'nin sağladığı imkanlar çok önemlidir. Erdoğan bu konuyu örgüt toplantılarında açıkça savundu ve "yolumuza aynen öyle devam edeceğiz" diyerek de noktaladı."

Erdoğan, MHP’ye muhtaçtır. AKP’ye verilen oylar onu iktidar yapmaya yeterli değildir. Uzun yıllar, aldatmacalarla süren toparlama oylardır. Bu toparlama oylar zamanı gelince dağılacaktır. İktidar olmadığı kesitlerdeki oy oranı ne ise AKP'nin oyu o kadardır. Ancak MHP'ye gelince bunların aşırı milliyetçi bağnaz oy oranı vardır ve bu oy oranı dağılmaktan öteye farklı alanlardan toparlandıkları da bilinmektedir. 31 Mart seçimlerinde MHP oyları dağılmadı, tersine toparlandı da; Seçim sürecinde Cumhur ittifakına oy aktaran MHP, oy oranı itibariyle gerilediği görülse de gerçek bu değildir. Bahçeli bu durumu iyi biliyor ve Cumhur İttifakı’nda güçlü olmaya devam ettiğini bilmektedir. Bunun için "MHP yalnız değildir" sloganını öne sürmekten çekinmediler. İlişkiler bunalıma girince de "erken seçim" için kapı araladığı görülmüştür. Bu konuda ağır dosyalar olduğu tehdidine karşın “herkesin ağır dosyaları mevcuttur, biri açılırsa diğeri de açılır" diyerek AKP'ye tehditlerini iletmiştir. Böylece ortam eşitlenince Erdoğan da o kurnazca oyunlarıyla çark kırarak bayramlaşma bahanesiyle Bahçeli'yle görüşme yapmıştır.

MHP'nin AKP ile güçlü ittifakı bulunuyor. Aralarında Suriye politikası en uyumsuz olanıdır. MHP, "Suriye'yle derhal ittifaka gidilmeli ve Suriyeli mülteciler sorunu bu yolla çözülmeli" demektedir. Bu, Suriye sevgisi değildir. Çıkarlar dünyasının bir sonucudur. Suriye yenilgiye uğramayınca onun bileğini öpmeye yönelmektir. Ama MHP'nin AKP ile en güçlü birlikteliği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu sorunudur. Bu sorun gelecek Başkanlık seçimleri içinde önemli bir sorun olarak durmaktadır. Bunun için diğer sorunlar ertelenebilir, ama İmamoğlu sorunu ertelenmez bir gerekliliktir. Anlaşılması gereken gerçek, MHP ile AKP bu gerileme döneminde birbirlerine tutunmaya muhtaçtır ve aralarındaki bu güçlü birliktelik kolay kolay bozulmayacaktır. Bu birlik "aynıların aynı yerde” toparlanması kuralı gereği işlemektedir.

Bu Cumhur ittifakı, Türkiye'nin başına bela olan yetmişli yılların Milliyetçi Cephesi gibidir. Bu beladan kurtulmak için her türden taktik gündeme gelmelidir. Bu ittifakın yıkılması ve tek tek bu partilerin gerçek niyetlerinin ortaya serilmesi, CHP'nin yeni siyasal yönelimlerine bağlıdır. Bugün itibariyle CHP, Cumhur ittifakını yıkacak temel güçtür ama bu temel güç, doğru yönelimler almadan bunu başarması mümkün değildir. Türkiye sorunlarının toptan çözülmesi ise devrim meselesidir. Devrim CHP'nin programını çok aşar. Şu sıralar AKP iktidarının yıkılması CHP'nin de temel adımlarından biridir. Bu açıdan bakılınca, CHP'ye uygun olacak bir ittifak hareketinin oluşması gerekmektedir. Bu da Türkiye muhalif güçlerinin toparlanmasını gerektirmektedir. CHP'nin bu açıdan yerine getirmesi gerekli olan politikaları olmalıdır.

Türkiye siyasal sahnesinin diğer ayağı ise CHP'nin 31 Mart seçimlerinin galibi olarak çıkması ve bu sonucun omuzlarına bindirdiği yeni dayanışma ya da ittifak veya benzeri adımların atılmasıdır. CHP, kısa sürede Erdoğan'ın oynadığı büyük oyunun çözülmesiyle esasında rahatlamaya yönelmiştir. 2 aylık bir yumuşama politikasının hiçbir anlamı olmadığı anlaşılınca erken seçim ya da sert muhalif politikayı sürece sokacaktır. CHP kendi bildiği yoldan devam edecek ama bizlerin buradan önerdiği kimi yaklaşımlar olacaktır: Tüm muhalif güçleri kendi çatısı etrafında toparlama adımı! Böylesi bir adım CHP'yi gerçek anlamıyla sosyal demokrat bir parti haline getirecektir. Bu adımın en önemli ayağı Kürt halkıdır.

Kürt halkı ağırlıklı olarak DEM Parti etrafında toplanmaktadır. Bu ağırlıklı olarak Kürtlerin yönelimini de belirleyecektir. DEM Parti ile CHP karşılıklı ziyaretlerle diyalog içinde bulunmaktadır. Bu ilişkiyi seçim ortamına çevirerek, seçim olan kadar da sıkı bir ittifak olarak ele almak AKP iktidarını yerle bir edecek bir adım olacaktır.

Türkiye'nin acil sorunlarından olan Erdoğan yönetiminin yıkılması CHP ve DEM Parti, bu ikili gücün bir biçimde seçimler açısından birliği gerekmektedir. Bu birlik Türkiye'nin birliğidir. Bu birlik Türkiye'nin acil sorunlarının da çözümü için gerekli olan birliktir. Cumhur ittifakı acil yıkılması gerekli olan bir ittifaktır. Bu ittifakı yıkacak olan güç, Türkiye birliğinin gücüdür, bu güçte Kürtler temel bir rol oynayacaktır. CHP'nin bu gücü görmesi ve bu gerçekle sorunları çözmesi önem taşımaktadır. Kürtler bu ülkenin temel gücüdür, bu gücü hesaba katmayan, hiçbir sorunu köklü çözemeyecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.