5 başlıkta Kültür-Sanat

Kültür/Sanat Haberleri —

Kültür - Sanat

Kültür - Sanat

  • Pandemi sonrası canlanan bir kültürel piyasa vardı 2022’de. İptal edilen, ertelenen çeşitli festivallerin, fuarların ve sergilerin yeniden görücüye çıktığı, sahne sanatlarında seyircili döneme geri döndüğümüz bir yıl geçirdik kısaca. Bu yazıda, beş başlık altında 2022’nin Kültür-Sanat özetini sunmaya çalıştım.

BİLGE AKSU

Annie Ernaux - Seneler

1- Nobel Edebiyat Ödülü Annie Ernaux’ya verildi

Türkiye’de de oldukça sevilen bir yazara Nobel’in verilmesi, belirgin bir heyecan dalgası yarattı bu sene. Son yıllardaki ödüllere kıyasla daha bilinir bir ismin aldığı bu ödül, aynı zamanda yazarın özgün tarzını takip edenler için ayrıca bir armağan niteliğindeydi. Fransa’nın modern tarihine kendi penceresinden bakarak, otobiyografik unsurların ağır bastığı ve deneme formuna da girip çıkan yepyeni tarzıyla Ernaux, hem bir Fransa tarihçisi hem de artık Nobel ödülüyle taçlandırılan başarılı bir hikaye anlatıcısı olma payesini edindi böylece. Yazarın ikinci dünya savaşı sonrasındaki Fransa’yı çok katmanlı bir yapıyla; kimi zaman aile bireylerinin yaşantısından, kimi zaman popüler kültüre ait öğelerden, kimi zaman da kişisel izlenimlerinden yola çıkarak önümüze sermesi esasen yeni bir tarz değildi. Yakın dönem Avrupa Edebiyatında çeşitli örneklerini gördüğümüz bu tarzın böylesi bir ödülle taçlandırılmasına çok sevinmemizin sebeplerinden biri de buydu elbette.

 

Özcan Alper

 

2- Altın Portakal ve sonrasında yaşanan gerginlikler

Türkiye’deki en köklü sinema ödülü konumunda bulunan Altın Portakal Film Festivali, her sene bir takım tartışmaların gölgesinde geçer. Bazen verilen ödüllerin kısıtlı bir çevreden ötesine geçmediği söylenir, bazen jüri üyeleri eleştirilir, bazen katılımcıların genel duruşları hakkında yorumlar yapılır. Fakat bu seneyi diğerlerinden ayıran en mühim unsur, festivaldeki büyük ödüllere ulaşan sanatçıların politik duruşlarıyla ilgili patlayan tartışmalardı. Karanlık Gece filmiyle Özcan Alper ve Murat Uyurkulak, Kurak Günler’le de Emin Alper; sırasıyla en iyi film, en iyi senaryo ve en iyi yönetmen ödüllerini teslim alırken, ülkenin içinde bulunduğu duruma istinaden oldukça sert konuşmalar yapınca mesele ödülün ve festivalin ötesine geçti. İktidar yanlısı medya tarafından oldukça seviyesiz bir zemine çekilmeye çalışılan bu tartışmalar, kamuoyunun buradaki muhalif sanatçıların arkasında durmasıyla pek de uzamadı. Fakat çok geçmeden Kültür Bakanlığı’ndan skandal bir karar çıktı ve Emin Alper’in Kurak Günler için aldığı desteğin faiziyle geri ödenmesi talep edildi. Buna karşılık kamuoyunda kendiliğinden örgütlenen bir kampanya doğdu ve Kurak Günler filmi, benzer nitelikli filmlere kıyasla oldukça iyi bir gişe rakamına ulaştı. İlk üç hafta itibarıyla filmin izlenme sayısı neredeyse 200 bine ulaşmış durumda.

3- İklim aktivistlerinin eylemleri

Son yılların en çok konuşulan meselesi iklim kriziydi. Modern dönemde artan kentleşme, sanayileşme ve popülasyondaki sıçramalar nedeniyle gezegenin kendi döngüsünün bozulduğu, artan enerji ihtiyacının sürdürülebilir olmadığı, karbon salınımının engellenmemesi halinde çok yakın bir gelecekte ortaya çıkacak senaryoların korkunçluğu üzerine çok şey söylendi. Kimileri bunu sert ve abartılı bir propagandadan ibaret bulurken, kimileri halihazırda bu etkileri görmeye başladığımızı ve bir an önce önlemler alınması gerektiğini belirtiyordu. Tam da bu minvalde, yeni nesil aktivizmin üslubuna uygun şekilde bir takım girişimler ortaya çıktı. Genç iklim aktivistleri, yaşanabilir bir gezegenin olmadığı bir durumda, sanatsal ya da kültürel değer taşıyan hiçbir nesnenin varlığının anlam taşımayacağını ifade ettikleri, oldukça kışkırtıcı eylemlere imza attılar. Mona Lisa, İnci Küpeli Kız, Son Akşam Yemeği, Ayçiçekleri gibi kült eserlerin sergilendiği salonlara giren aktivistler, çeşitli yemekler ya da boyalarla bu tablolara sembolik saldırılar düzenleyip iklim krizine dikkat çekmeye çalıştılar.

İklim kriziyle ilgili öne çıkan en bilindik isim Greta Thunberg de yılın son günlerinde dikkat çekici bir tartışmanın odağı haline geldi. Çeşitli sosyal medya sitelerinde ayrımcı ve ırkçı söylemleri bulunan, hakkında tecavüzden insan kaçakçılığına varan şekillerde suçlamaların bulunduğu eski boksçu Andrew Tate’in, Greta’ya hitaben attığı bir tweet kısa sürede yayıldı. Tweet içeriğinde, 33 adet arabasının bulunduğunu ve bunların toplam karbon emisyonlarının yüksekliği hakkında konuşmak istediğini belirten Tate, Thunberg’den beklemediği bir cevap aldı. Tate’in eril üslubu ve yaklaşımını sivri bir dille tweet’ine konu eden Thunberg’in bu paylaşımı retweet rekorları kırdı. Hemen akabinde bir videolu cevap paylaşan Tate, görüntüye giren boş pizza kutuları nedeniyle Romanya polisi tarafından gözaltına alındı. Tate hakkında uzun süredir yakalama kararı bulunuyordu.

 

"Bergen" film afişi

 

4- Sinema salonlarında 2022 yılı

Pandemi etkisiyle bütün dünyada düşen gişe hasılatları, bu yıl yeniden bir yükseliş eğrisine girdi ve bazı rekorları da beraberinde getirdi. Aralık ayında vizyona giren Avatar: Suyun Yolu,  sadece 12 günde 1 milyar dolar barajını aşarak bu alanda tekrarlanması güç bir başarıya imza attı. Sene içerisinde böyle yüksek rakamlara ulaşan Top Gun Maverick de adından söz ettiren bir başka filmdi. Gişe rakamları dışında değerlendirirsek, uzun zamandır konuşulduğu gibi bu yıl da yabancı yapımların büyük kısmında Marvel ve benzeri şirketlerin süper kahramanlık ya da mitolojik temalı filmleri öne çıktı. Sinemada yeni ve özgün senaryoların artık üretilemediği eleştirilerini de canlı tutan bu eğilim, kimilerine göreyse yeni bir yaklaşımın sonucuydu ve artık kabullenilmesi gerekiyordu.

Yerli filmlerde ise gişe hasılatı açısından zayıf bir yıl oldu. Mart ayında vizyona giren Bergen filmi dışında hiçbir film dikkat çekici bir rakama ulaşamadı. Bergen’in ulaştığı yaklaşık 6 milyonluk seyirci sayısı ise bu filmi tüm zamanların en çok izlenen yerli filmleri listesinde ilk 10’a soktu. Bu durumu ortaya çıkaran etmenlerden biri elbette ekonomik krizin etkileriydi. Sinema biletlerinin yer yer 100 liraya yaklaştığı salonlarda herhangi bir seyirci bolluğunun oluşmaması pek de şaşırtıcı değildi aslında. Bir diğer sebep ise, adıyla öne çıkabilecek, belirli bir kitlesi olan isimlerin dijital platformları tercih etmesiydi. Hem Şahan Gökbakar hem de Gülse Birsel yeni filmlerini sinemalarda değil, Disney Plus üzerinden yayına soktu. Salonlara gelen filmler ise ya ucuz komedi işleri ya da milliyetçi ve hamasi söylemlerle öne çıkmaya çalışan propagandist yapımlardı. Ve hiçbiri beklenen ilgiyi göremedi.

5- 2022’nin öne çıkan Kitapları

Yayınevlerinin büyük bir kriz ortamında faaliyetlerini sürdürmeye çalıştığı 2022 yılı, yeni çıkan kitapların miktarı üzerinde de olumsuz bir etkiye sahipti. Kağıt, mürekkep ve basım maliyetleri bir yana, çeviri kitaplardaki telif sıkıntısı ve yayınevlerinin çalışan giderleri üst üste binince, birçok yayıncının basacağı kitapları birkaç kere düşünmesi elbette olağandı. Bu yıl Türkçede yayınlanan ve benim dikkatimi çeken kitaplar şunlardı:

Annie Ernaux – Babamın Yeri: Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülünü alan Fransız yazar Annie Ernaux’nun bu kitabı, Türkçeye ilk kez Siren İdemen tarafından çevrildi ve 2022’nin ilk çeyreğinde Can Yayınları tarafından basıldı.

İhsan Oktay Anar – Tiamat: Çok uzun bir aradan sonra yeni bir kitapla aramıza dönen İhsan Oktay Anar, son birkaç kitabıyla ilgili pek de olumlu eleştiriler almamıştı. Bu kez tarihsel bir arka planda, fantastiğin sınırlarını zorlayan bir kurgu ile karşımıza çıktı. Yazarın eski tarzına yakın bulunmasıyla Anar okuyucuları için bir ödül niteliğindeydi bu kitap.

Dag Solstad – Profesör Andersen’in Gecesi: Birkaç yıl önce Mahcubiyet ve Haysiyet ile Türkçede okunmaya başlanan Solstad, bu kitabının gördüğü ilginin de etkisiyle karşımıza çıkmaya devam ediyor. Geçen yılın sonunda “Profesör Andersen’in Gecesi”, bu yıl içinde de “On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap” adlı eserleri yayına sürüldü. Banu Gürsaler Syvertsen tarafından çevrilen kitaplar YKY tarafından basıldı. Profesör Andersen’in Gecesi, polisiye bir meselenin oldukça kişisel izlenimler üzerinden aktarıldığı oldukça özgün bir tarza sahip.

Melisa Kesmez – Küçük Yuvarlak Taşlar: Daha önce özellikle Nohut Oda kitabıyla adından söz ettiren Melisa Kesmez, bu yıl yayınladığı Küçük Yuvarlak Taşlar adlı öykü seçkisiyle yine benzer izlekler üzerinde etkileyici hikayeler sundu bize. Kadınlık, annelik, çocukluk anıları ve travmalar, Kesmez’in birçok öyküsünde karşımıza çıkan temalar.

Banu Yıldıran Genç – Geri Döndüğüm Yerler: Banu Yıldıran Genç, hem bir edebiyat öğretmeni hem de bir kitap kurdu. Yıllar boyu okuyup izlenimlerini paylaştığı birçok kitapla ilgili yazıları Notos, Oggito, Agos gibi mecralarda yayınlanıyordu. Bu yıl Semih Gümüş’ün teşvik etmesiyle bu yazılarını bir araya getiren yazar, nitelikli eleştirel yaklaşımları ve oldukça yüksek kriterlere sahip beğenilerini bu kitabında bizlere sundu. Yeni kitaplar ve yazarlar keşfetmek için gönül rahatlığıyla alıp okunabilir bir seçki çıktı ortaya.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.