Adli kontrol şartı teslim almak için

  • Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, Kürt kentlerinde son dönemlerde yoğun olarak uygulanan “adli kontrol” şartına ilişkin, ”Adli kontrol şartı iktidara karşı duranlara dönük bir izole ve teslim alma yöntemidir” dedi. 

ZEYNEP DURGUT - MA/ŞIRNAK

Son yıllarda özellikle muhaliflere dönük artan gözaltı ve tutuklamalar ardından verilen “adli kontrol” şartı insanların hayatını kısıtlıyor. Her haftada veya ayda bir karakol ve emniyette imza atmak zorunda kalan yüzlerce yurttaş, il dışına veya yurt dışına çıkamıyor. Bu uygulama, Şırnak’ta tavan yapmış durumda. Kentte neredeyse her aileden bir kişinin “adli kontrol” şartı uygulamasına tabi olduğu görülüyor. Kentte kısıtlı iş imkanlarından kaynaklı il dışına çıkıp çalışmak zorunda olanlar bu nedenle şehir dışına çıkamıyor. 

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, iktidarın yargı eliyle adli kontrol uygulamasını muhaliflere dönük bir cezalandırma unsuru olarak kullandığını belirtti. Adli kontrol yöntemiyle muhaliflerin susturulmak, yoksullaştırmak ve teslim alınmak istendiğine dikkati çeken Kaçmaz, ”Şırnak’ta bu uygulama çok fazladır. İktidarın yargıda açıkça yargıyı tekeline alması ve kendi politik çıkarları doğrultusunda kullanması ile bire bir ilgili bir durumdur. Her ne kadar ceza mahkemeleri kanununda bu müessese düzenlenmiş ise maalesef yargı tamamıyla iktidarın güdümüne girdiği için hukuka aykırı bir şekilde birçok dosyada muhaliflere bu tür kısıtlamalar uygulanarak mağdur edilmekte. Özellikle muhalifler ve Kürtler bu uygulamaya maruz kalıyor” diye konuştu. 

Ekonomik cezalandırma

 Yurt dışı çıkış yasağı, haftada bir ya da birden fazla imza atmak suretiyle adli kontrol uygulandığını veya ev hapsi verildiğini kaydeden Kaçmaz, şöyle devam etti: ”Adli kontrol kişinin seyahat hakkını kısıtlayabiliyor. Kişi eğer haftanın her günü imza atmak zorunda ise başka şehirlerde, başka alanlarda çalışmak istediğinde bu adli kontrol sebebi ile bulunduğu şehirden çıkamadığı için bir nevi çalışma hakkı da elinden alınıyor. Bu sebeple yine ekonomik sorunlarla karşı karıya kalabiliyor. Bunu Şırnak üzerinde söylemek gerekirse ya da Kürdistan’ın birçok sınır kentinde bu durum var. Bu kentler zaten sınır ticaretiyle geçimini sağlamakta. Devletin yıllardır buralarda uyguladığı politika sebebiyle iş alanı konusunda çok kısıtlı durumlar söz konusu. Örneğin Şırnak’ta şoförlük yapan, ya da sınır ticareti ile uğraşan birinin hakkında uygulanan yurt dışı çıkış yasağı kişinin bu sınır ticareti yapmasına engel oluyor. Bu şekilde de ekonomik anlamda cezalandırılmış oluyor.”

Dosyalar kesinleşmeden

 Kaçmaz, yurttaşların dosyaları kesinleşmeden, hüküm giymiş bir şekilde cezalandırma tekniğiyle karşı karşıya kaldığına işaret ederek, şunları ifade etti: ”En önemli hususlardan bir tanesi kişinin hürriyetinden yoksun kalması, seyahat hakkından yoksun kalması ve yine çalışma hürriyetinden yoksun kalması sebebiyle birçok ekonomik sorun baş gösteriyor. Ekonomik sorunlarla birlikte iktidar yargı eliyle kendine muhalif gördüklerini bir şekliyle cezalandırma yöntemi olarak kullanıyor. Bu şekliyle muhalif olanı ele geçirmeye çalışıyor.” 

Taviz vermeye zorluyor

 İktidarın, kişiyi daha öce yaptığı çalışmalarından ya da muhalif duruşundan taviz vermeye ittiğinin altını çizen Kaçmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Bunun birçok örneği ile de karşı karşıya kalabiliyor. Türkiye ve Kürdistan’da işsizliğin geldiği boyut ortada. Genç işsizlik artık yüzde 30’lara yükselmiş durumda. Bu kadar işsizliğin olduğu bir dönemde gözaltına alınan veya tutuklanan muhalifler ve gazetecilere verilen adli kontrol aslında bir cezalandırma uygulamasıdır. İktidar yargıyı ele geçirerek ve kendi denetimine alarak muhalifleri susturmak, yoksullaştırmak ve teslim almak istiyor. Bu bir izole yöntemidir. Bunun sadece hukuki boyutu haricinde aslında kişinin çalışamaması sebebiyle yaşadığı ekonomik sorunlar aile içerisinde de sorunların yaşanmasına sebep olabiliyor. Kişinin her gün karakola gitmek zorunda kalması bile çoğu zaman kişinin üzerinde bir psikolojik baskı unsuru olarak kullanılıyor. Zaten adli kontrol uygulamasının bu kadar kullanmasının temel amacı; gözlerim sürekli üstünde, seni sürekli gözetiyorum, sen bize sürekli hesap vermek zorundasın, sen sürekli gelip bize kendini göstermek zorundasın.’ Bu şekliyle kişiyi tecrit altına alıyor.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.