AKP, sürece özel kanun önerdi

AKP

AKP

  • AKP, Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmaları kapsamında hazırladığı; 60 sayfa ve 15 başlıktan oluşan raporunu Meclis Genel Sekreterliği'ne iletti.
  • Raporda, 'Kürt meselesi' adı teslim edildi, çözümün zorunlu olduğu vurgulandı. Raporda, sürece özel müstakil ve geçici bir kanun çıkarılması önerildi.
  • Dar ve kategorik tasnif barındırmayı, silahlı suç fiilini 'örgüt' dışında cezalandırmayı öngören kanunun yürülüğe girmesi de Kürtlerin silahsızlanmasının devletçe teyidine bağlandı.
  • AKP'nin raporunda Suriye'ye de uzanılarak devletin resmi tezi tekrarlandı ve "PKK'nin bütün unsurlarının tasfiyesi ve 10 Mart Mutabakatı'nın gereğinin yerine getirilmesi" istendi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından geçirdikten sonra dün teslim etti.

Raporu teslim ettikten sonra açıklama yapan AKP Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül, 15 başlık ve 60 sayfalık bir rapor sunduklarını söyledi. Raporun başlıklarını özetleyen Gül, Türkiye’deki genel çalışmalar, AKP’nin meseleye bakışı, AKP döneminde atılan adımlar, çözüm arayışları, Türkiye yüzyılı hedefi, Komisyon'da dinlenen kişilerin beyanlarına atıf, tespit ve teyit mekanizmasının oluşması ve bu mekanizmanın ne yapacağı, ekonomik etkiler, uluslararası öneriler ve Türkiye modeli gibi başlıklar olduğunu söyledi.

Bütüncül bir stratejik dönüşüm

AKP'nin süreç komisyonuna sunduğu raporun ayrıntıları da belli oldu. Raporun giriş bölümünde, sürecin bir ‘devlet ve millet projesi’ haline geldiği, AKP ve liderliği ile Komisyon'un çabaladığı belirtilerek, "Bu süreç, devlet organlarının eş güdümü içinde şekillenen, toplumsal huzuru güçlendirmeyi ve hukuk devletini daha da tahkim etmeyi hedefleyen bütüncül bir stratejik dönüşüm alanıdır" denildi. Komisyon'un sorumluluğunun, yalnızca mevcut durumu değerlendirmekten ibaret değil; aynı zamanda, toplumsal talebi, kurumsal tecrübeyi ve hukuki gereklilikleri ortak bir akıl zemininde buluşturarak Türkiye’nin 'terör' sonrası döneme güçlü, güvenli ve sürdürülebilir bir geçiş yapmasını sağlayacak siyasal, hukuksal, yönetsel ve ekonomik çerçeveyi oluşturmak olduğu belirtilen raporda, şunları ifade edildi: "Türkiye, terörün açtığı yaraları sararken yalnızca güvenliği sağlamayı değil; aynı zamanda toplumsal onarımı gerçekleştirmeyi, devlet ile vatandaş arasındaki güven bağını güçlendirmeyi ve demokratik reformları kurumsallaştırmayı hedeflemektedir. Bu nedenle içinde bulunduğumuz süreç, teknik düzenlemelerin ötesinde, Türkiye’nin geleceğine dair yüksek sorumluluk bilinciyle şekillenen tarihi bir millet ve devlet görevidir."

'Kürt meselesi' teslim edildi

AKP'nin siyaset anlayışının, bir dizi anayasal, yasal, idari ve yapısal demokratikleşme reformunu kapsadığı kaydedilen raporun, "AK Parti'nin meseleye bakışı" adlı bölümünde, asıl meselenin 'Kürt meselesi' olduğu teslim edildi. Şöyle denildi: "Biz meseleyi son tahlilde bir demokratikleşme meselesi olarak görmekteyiz. Bizim siyaset anlayışımızda Kürt meselesi Türkiye’nin kendisiyle imtihanı meselesidir. Sorun, ülkemizin problem çözme yeteneğinin yükseltilmesi ve yönetsel-siyasal kapasitesinin artırılması meselesidir. Partimiz bu meselede bireysel ve kolektif demokratikleşme adımlarını atarak farklı kimliklerin kendini ifade etmesinin önünü açmıştır. Dolayısıyla, AK Partimizin bu meseledeki duruşu nettir. Türkiye siyasetinde yaşanan genel değişim sürecine paralel olarak özelde Kürt meselesinde önemli dönüşümler yaşanmış, devletin sorunla karşılaşması hem toplumsal farkındalık hem de sorunun çözümü için siyasi irade konulması açısından adeta yapısal bir kırılmaya yol açmıştır. AK Parti iktidarına kadar taktiksel ve retorik düzeyde yürütülen çalışmalar bizim dönemimizde bir stratejik akılla hükümet politikası haline getirilmiştir."

Raporda, uzun uzun AKP'nin 2001 parti programı anlatıldı, oradaki tespit ve öneriler tekrarlandı.

Müstakil ve geçici kanun 

Raporda, sürece ilişkin yasal düzenlemenin, müstakil ve geçici bir kanun niteliğinde hazırlanmasının hukuk tekniği bakımından bir tercih değil, zorunluluk olarak ortaya çıktığı savunularak, şöyle devam edildi: Böyle bir tasarım hem düzenlemenin tarihselliğini hem de amacına özgü niteliğini teminat altına alacak; diğer suç tipleri ve örgütler bakımından emsal teşkil etmeyecek şekilde sınırlarını belirginleştirecektir.

Müstakil kanunun kapsamı

Çıkarılacak kanunun, belirli bir tarihsel koşul, belirli bir eylem ve belirli bir bağlam ile sınırlı, dar bir hukuki çerçeve sunması gerektiğine işaret edilen raporda, “Bu kanunun yalnızca temel ilkeleri belirlemekle yetinmemesi; izleme ve doğrulamaya ilişkin mekanizmaları, kapsam ve sınırları, usule ilişkin hükümleri, denetimli serbestlik uygulamalarını, erteleme ve infaz düzenlemelerini, idari makamların sorumluluk, görev ve yetkilerini, gözlem süreçlerini ve istisnai hükümleri bir bütünlük içinde düzenlemesi gerekmektedir” denildi.

Kurumsal mekanizmanın teyidi

Düzenlemenin yalnızca ‘varlığını sona erdirdiği tespit edilen ve doğrulanan örgütler’ bakımından uygulanacağının kanunda açıkça tarif edilmesi gerektiğine dikkat çekilen raporda, bu tespit ve doğrulamanın ise devletin en üst güvenlik organları eliyle oluşturulan kurumsal bir mekanizma tarafından yapılması önerildi.

Diğer mevzuatlarda düzenleme

Raporda, ihtiyaçlara bağlı olarak TCK, CMK, İnfaz Kanunu ve diğer mevzuatlarda düzenlemeler yapılması gerekebileceği belirtilirken bu düzenlemelerin müstakil kanundan bağımsız olmayacağının ve sınırlı olacağının altı çizildi. “Böylelikle, temel mevzuatta yapılacak değişiklikler, tamamen müstakil kanunun hukuki mantığını esas alan ölçülü ve geçici istisnalar niteliğinde olacaktır” denildi.

Fiilin ağırlığına göre ayırım

Müstakil kanunda örgüt üyelerinin örgütteki konum ve eylemlerinin dikkate alınması gerektiği de raporda belirtildi. İlgili bölümde şu ifadeler kullanıldı: “Terör örgütü mensupları bakımından fiilin niteliği ve kişinin örgüt içindeki konumu esas alınarak farklılaştırılmış, ölçülü ve denetlenebilir bir hukuki çerçevenin oluşturulması önem arz etmektedir. Yapılacak düzenleme, örgüt mensuplarını yeknesak ve soyut bir kategorik değerlendirmeye tabi tutmak yerine, örgütsel faaliyet kapsamında ortaya çıkan bireysel sorumluluğun kapsamını ve yoğunluğunu merkeze alan bir yaklaşımla değerlendirmelidir. Bu yaklaşım doğrultusunda, yalnızca örgütsel aidiyet olgusu değil, kişinin somut eylemleri, bu eylemlerin örgütsel faaliyet içindeki yeri ve toplumsal sonuçları birlikte dikkate alınmalıdır. Bu nedenle işlenen fiilin ağırlığı ve toplumsal etkisi bakımından da ayrım yapılmalıdır.”

Silah bırakanların uyumu

Silah bırakanların sürece uyumunun gözlenmesi gerektiğine de dikkat çekilen raporda, “Müstakil kanununda bireylerin sürece uyumunun düzenli olarak izlenmesi, suçun tekrarı ihtimalini azaltan hukuki bir güvenlik mekanizması oluşturacaktır” denildi. Toplumsal uyuma geniş bir bölüm ayrılan raporda, psikososyal destek mekanizmalarının sürecin sağlıklı işlemesi bakımından kritik önemde olduğu hatırlatılarak, psikolojik danışmanlık, aile içi destek programları ve sosyal uyum faaliyetlerinin, bireyin sivil yaşama sağlıklı dönüş yapabilmesi ve topluma uyum için zaruri olduğu ifade edildi.

Demokratikleşme perspektifi

Raporun ‘Tasfiye sonrası demokratikleşme perspektifi’ başlıklı bölümünde, sürecin silah bırakma ve hukuki düzenleme aşamaları tamamlandıktan sonra demokratikleşme adımlarının atılacağı işaret edildi. Bu kapsamda atılacak adımların bazıları şöyle sıralandı:

* Yasal düzenlemelerin mütemmim cüzü olarak idari-pratik uygulama ve düzenlemelerin, hukuka ve demokratik norma daha uygun şekilde icra edilmesinin sağlanması ve bunların hukuk devleti çerçevesinde sistematik ve kurumsal denetlenmesi sağlanacaktır.

* Terörün ortadan kalkmasıyla birlikte terör dolayısıyla alınan siyasi-hukuki- idari tedbirlerin uygulanmasına gerek kalmayacaktır.

* Türkiye’de yönetim sisteminin şeffaflık, hesap verebilirlik ve iyi yönetişim normlarına daha uygun hale getirilmesi, demokratik ve hukuki standardı daha yüksek bir yapısal, idari, finansal ve organizasyonel yapının oluşturulmasına dönük reform ve düzenlemelerin zemini oluşacaktır.

Rapor, Suriye'ye de uzandı

Raporda Suriye’ye ve Suriye’deki entegrasyon sürecine dair değerlendirmeler de yer aldı. AKP’nin Suriye’deki sürece bakışı şu cümlelerle aktarıldı: “Türkiye’nin meseleye bakışı nettir: PKK’nın bölgedeki ve Suriye’deki bütün unsurlarının, örgütün bileşen ve uzantıları oldukları gerçeğinden hareketle, tasfiyesi ve Şam yönetimi ile imzaladıkları 10 Mart Mutabakatı'nın gereğini bir an evvel yerine getirmeleridir.”

Kanun, devlet teyidini bekleyecek

Raporda, müstakil ve geçici kanunun ne zaman yürürlüğe konulacağı ise şu ön şarta bağlandı: “Örgütün illegal ideolojik ve finansal yapılanmalarıyla birlikte yurt içinde ve yurt dışındaki tüm şube, unsur ve uzantılarıyla silah bırakması ve kendini tasfiyesi somut, ölçülebilir ve teyit edilebilir biçimde kayıt altına alınmalıdır. Bu tespit ve teyit, sahadan gelen verilerin, kurumsal raporlamaların ve ulusal güvenlik değerlendirmelerinin birlikte işlendiği bütüncül bir mekanizma ile yapılmalıdır. Bu aşamanın tamamlanmasının ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hazırlanacak müstakil ve geçici kanun yürürlüğe konulmalıdır.” ANKARA

 

* * *

DEM Parti İmralı Heyeti, yarın AKP ile görüşüyor

DEM Parti İmralı Heyeti'nin siyasi partiler ile görüşmeleri sürüyor. Heyet, yarın Meclis'te önce AKP'yi, ardından TİP'i ziyaret edecek. CHP ile görüşme ise Pazartesi günü. 

Pervin Buldan, Mithat Sancar ve Faik Özgür Erol’dan oluşan DEM Parti İmralı Heyeti, DEVA Partisi, MHP ve Gelecek Partisi'nin ardından yarın da iki partiyi ziyaret ediyor.  AKP'yi ziyareti, saat 14.00'te. Heyeti, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler kabul edecek. Heyet, AKP ziyaretinin ardından saat 16.00'da ise TİP'e Meclis'te ziyaret gerçekleştirecek. Heyet, 22 Aralık Pazartesi saat 12.00’de ise CHP Genel Merkezi’nde Genel Başkan Özgür Özel ile görüşecek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.