Almanya katilleri neden koruyor?

Dosya Haberleri —

Mahmut Erdem/Özgür Piroğlu

Mahmut Erdem/Özgür Piroğlu

Sivas'ta Madımak Oteli'nde yakılarak katledilen Hasret Gültekin'in ailesinin avukatı Mahmut Erdem ve dava avukatlarından Özgür Piroğlu'na yargılama sürecini ve Almanya’nın katilleri neden korunduğunu sorduk.

  • Mahmut Erdem: Almanya’da Coburg Savcılığı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Madımak Katliamı’nın firari sanıklarından Murat Songur hakkında soruşturma açılmasına izin vermedi. Sivas Katliamı'na benzin taşıyan Songur katliamda en önde yer alanlardan birisi.
  • Mahmut Erdem: Madımak faillerinden başta Almanya olmak üzere Avrupa’da toplam 10 kişi yaşıyordu. Bunlardan ikisi Türkiye’ye iade edildi. Kalan 8 kişi Almanya’da. Alman istihbaratına çalışan Murat Songur, Almanya tarafından korunuyor. Türkiye’de hala Songur’un iadesini resmi olarak talep etmedi.
  • Temmuz ayında zaman aşımına girecek Madımak Katliamı’nın “Alevi soykırımı” olarak kabul edilmesi için başvuru yapan Avukat Özgür Piroğlu: “Reddedilirse UCM’ye de gideceğiz. Sonuna kadar gideceğiz. Devam eden dosyalarımız üzerinden işlem yaparak aslında kapanan bu dosyaları da irdelemek istiyoruz.”

M.ZAHİT EKİNCİ/MIHEME PORGEBOL

Almanya’da Coburg Savcılığı, Madımak Katliamı davasının baş sanıklarından ve Hasret Gültekin’in katledilmesinden sorumlu tutulan Murat Songur hakkında soruşturmaya yer olmadığına karar verdi. Kararı “skandal” olarak niteleyen Gültekin ailesinin avukatı Mahmut Erdem, “Murat Songur’un Madımak Oteli’nin önünde benzin bidonu ile beklediğini ve bizzat oteli yakanlar içinde olduğunu gösteren bütün belgeleri savcılığa sunduk. Böyle bir kararı beklemiyorduk. Nereden bakarsak bakalım hukuk için bir kara lekedir” dedi.

2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’nin önünde toplanan faşist güruh, Pir Sultan Abdal etkinliğine katılan aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 33 aydın ve yazarı yakarak katletti. Aziz Nesin'in de aralarında bulunduğu 51 kişi ise ağır yaralarla kurtuldu. Dönemin Başbakanı Tansu Çiler “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” demiş, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayı ‘münferit’ olarak tanımlayıp, “Alevi-Sünni çatışmasına dönüşmedi” açıklamasıyla katliamı üstlenmişti.

Songur Ankara’da yargılanıyor

Ana davası 2012’de zaman aşımına uğratılan Sivas Katliamı’nın Avrupa’daki firari sanıkları Murat Songur, Eren Ceylan ve Murat Karataş hakkındaki dava ise Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Madımak’ta katledilen Hasret Gültekin’in ailesinin avukatlığını yapan Mahmut Erdem, Almanya’daki firari katliam sanıklarının yargılanması için yıllardır mücadele ediyor.

8 katil Almanya’da

2010 yılından itibaren faillerin Türkiye’ye iade edilip burada yargılanması için girişimlerde bulunduğunu söyleyen Avukat Erdem, firari Madımak Katliamı sanıklarına ilişkin elindeki bilgileri şöyle aktardı: “Madımak faillerinden başta Almanya olmak üzere Avrupa’da toplam 10 kişi yaşıyordu. Bunlardan ikisi Türkiye’ye iade edildi. Kalan 8 kişi Almanya’da. Murat Songur, Eren Ceylan, Etem Ceylan, Yılmaz Ceylan, Adem Ağbektaş, Erol Sarıkaya, Vahit Kaynar ve Hayrettin Gül hâlâ Almanya’da yaşıyor. Gül’ün Türkiye’ye gönderildiği belirtiliyor ama kesinlik yok. Adem Ağbektaş ise Almanya’da bir Milli Görüş camisinde imamlık yapıyor. Birçoğunun resmi oturumları var.  Oturumları iltica yoluyla veya aile birleşiminden ötürü alınmış. Evlenip burada oturum almışlar. Son olarak iadesi reddedilen Murat Songur da bunlardan biri. Çok enteresan bir kişi."

Elinde bidonla fotoğrafı var

Madımak Katliamı'na benzin taşıyan Sorgun'un yargılanması için mücadeleye devam edeceklerini söyleyen Av. Erdem, "Döneme ait fotoğraf ve videolarda görünüyor. Madımak Oteli önünde görüntüsü var bu kişinin. Elinde bidonla göründüğü bu fotoğraflar bizim dosyamızda da mevcut. Yani bu kişi katliam sırasında önde gidenlerden birisi. Sorgun’un bir an önce Türkiye’ye iade edilip burada yargılanması gerekiyor" diye vurguladı.

Mahmut Erdem

Almanya’ya kaçtı

Eldeki kanıt ve verilere rağmen Coburg savcılığının soruşturmaya gerek görmemesinin hukuki bir skandal olduğunu vurgulayan Av. Erdem, “Songur’un katliamın tespitli faillerinden olduğuna dair birçok delil var” dedi. Songur’un fail olduğunun Türkiye’deki mahkeme ve savcılık tutanaklarında da yer aldığının altını çizen Av. Erdem, “Katliamdan iki hafta sonra yazılan iddianamede de Murat Songur’un ismi geçiyor. Murat Songur ve beraberinde birçok kişi tutuklanıp yargılanıyor. Yargı sürecinde bir şekilde dava bozuluyor ve tutuklanan bu kişiler salıveriliyor. Salıverildikten sonra da bu kişilerin çoğu Almanya’ya ve Avrupa’nın değişik ülkelerine gidiyor. 90’lı yılların sonunda Almanya’ya gelen bu kişilerden biri de Murat Songur’dur” dedi.

Yabancılar Dairesi ve savcılık belgelerine dayanarak, Songur’un oturum sürecinin de şüphelerle dolu olduğunun altını çizen Av. Erdem, “90’lı yılların sonunda geliyor, iltica başvurusu reddediliyor. Yaklaşık 3 yıl ortadan kayboluyor ve sonra Hessen’de iltica için başvuruyor. Ardından tekrar bir süre kayboluyor. Yeniden iltica başvurusu yapıyor ve reddediliyor. En son Hamburg’da süresiz oturum hakkı alıyor. 2011-12-13 yıllarında Hamburg’un Harburg kentinde yaşıyor. Almanya’da iltica reddedildiğinde kolay kolay oturum alınamaz. Bu kişi nasıl aldı” diye sordu.

Alman istihbaratı koruyor

Songur için, “Onu destekleyen resmi ve gayri resmi çevreler var. Rahatlıkla oturum almasının nedeni de budur” diyen Av. Erdem, şöyle devam etti: “Elimde savcılık dosyası var. Savcılık 2004 yılında Songur’u Türkiye’ye göndermek istiyor. Hakim, istihbarat birimlerine soruyor ve Songur’un istihbarat biriminde kodu çıkıyor. Bir insanın Alman istihbarat biriminde kodu olması açıkça bu insanın ne olduğunu ortaya koyuyor.”

Erdem, Songur’un Almanya’da özellikle 2010-15 yılları arasında kaldığı kentlerin DAİŞ’e en çok katılımın gerçekleştiği bölgeler olduğuna da işaret etti: “Bu kişi bir yerde uzun süre kalmıyor. Bir kasabada, bir mahallede, bir şehirde uzun süreli kalmıyor. 6-7 ay içerisinde ikametgâh değiştirerek başka bir kente taşınıyor. Harburg’da DAİŞ’e katılan gençleri araştırmak için kurulan komisyondaydım. Bu kişi burada uzun dönem kalmış. Hessen eyaleti çevresinde de uzun süre kalmış. Burada kaldığı dönem, DAİŞ’e en çok katılımların olduğu süreç. Peki bunların hepsi tesadüf olabilir mi?”

Ankara iadesini talep etmedi

Murat Songur’un resmi ikametgâhı Bayern’de bulunan Coburg ilçesi olmasına rağmen Hessen eyaleti sınırları içerisinde bulunan Aschaffenburg yakınlarında yaşadığını belirten Av. Erdem, “Yaklaşık bir senedir bir dönerci dükkanı çalıştırıyor. Dönerci dükkanı çalıştırsa da ruhsatı kendi üzerine değil. Peki kimin üzerine diye baktığımızda ise Nürnberg’de ikamet eden ve Büyük Birlik Partisi’ne (BBP) yakınlığı ile bilinen bir figür çıkıyor karşımıza. BBP’nin şu an Türkiye’de iktidar olan AKP-MHP koalisyonuna ne kadar yakın olduğu herkesçe biliniyor” dedi. 

Murat Songur dükkan çalıştırıyor olsa da Almanya’da sürekli hareket halinde olduğunu kaydeden Av. Erdem, “Alman istihbaratı tarafından da korunuyor” diye belirtti. Yıllardır Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi bu şahsın adresine ulaşamazken Yeni Akit gazetesi adresini bulup onunla röportaj yapabiliyor” dedi. Murat Songur’un açık adresini bildirmelerine rağmen Türkiye’nin iade talebinde bulunmadığını da sözlerine ekledi.

 

Murat Songur

Savcılığa itiraz edilecek

Coburg savcılığının Songur’un “Hasret Gültekin’in ölümüne herhangi bir rolü olmadığı” yönünde skandal bir karara imza attığını söyleyen Erdem, kararına itiraz edeceklerini belirterek, “Dünyanın neresinde olursak olsun bir insan yakılıyorsa ve yakan da senin ülkende ise yargılamak zorundasın. İnsanlık suçunun zaman aşımı olabilir mi? Uganda’da toplu kıyım yaparak insanlık suçu işleyen bir general Frankfurt Mahkemesi tarafından tutuklanarak yargılandı. Colburg savcılığı bu kadar delil sunmamıza rağmen yeterli delil olmadığını iddia ediyor. Ama biz bu davanın peşini bırakmayacağız en geç iki hafta içerisinde karara itiraz edeceğiz. Ne olursa olsun bu davanın devam etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Alman hukuku için de ilk

Son olarak Alman basını ve kamuoyunun da yaşananları yeteri kadar gündemine almadığına dikkat çeken Av. Mahmut Erdem, “Güçlü bir kamuoyu oluşturulursa failler yargılanabilir. Yaşanan vahşet ve trajediyi topluma iyi izah etmek gerekiyor. Bunun diplomatik çalışmalarının güçlü yapılması gerekiyor. Savcılığın Murat Songur hakkında verdiği kararın federal meclislerde ve eyalet meclislerinde birçok vekil, hatta bakan tarafından hoşnutsuzlukla karşılandığını biliyoruz. Bu kararla topluma çok kötü bir mesaj verildi aslında. Bu tür katliam ve soykırım davalarını takip etmek isteyen insanlar için de çok üzücü bir karar bu. Bir skandal olduğu kadar Alman hukuku açısından da bir ilktir aslında” diyerek, kararın ciddiyetine atıf yaptı.

Özgür Piroğlu

Soykırım olarak tanıyın

Madımak davasının Türkiye’deki avukatlarından Özgür Piroğlu ise Mahmut Erdem’in açıklamalarını destekler nitelikte, Almanya devletinin uzun bir zamandır katilleri koruduğunu söyledi. Bu davada her yönüyle karanlık bir süreç işletildiğini vurgulayan Piroğlu, Alevilere dönük katliam ve saldırıların politik zeminde tartışılması gerektiğini ve yaşananların soykırım olarak nitelendirilmesi gerektiğini söyledi. Alevi soykırımının tanınması için 24 Ocak’ta Sivas Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yaptıklarını da ekleyen Piroğlu, “Yaşananların Alevi soykırımı bağlamında soruşturulması için Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nden de 26 Ocak’ta Sivas Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmasını istedim. Siz mahkeme olarak bunu bir Alevi soykırımı olarak görüyorsunuz, öyleyse Sivas Cumhuriyet Başsavcılığına bu konuda soruşturma yürütmesi için başvuru yapın dedim. Mahkeme benim talebimi reddetti ama reddetme gerekçesi olarak da benim zaten aynı merciiye başvuru yapmış olmamı gösterdi. Bu da bizim için iyi bir şey. Çünkü mahkeme ‘Bu Alevi soykırımı değildir’ demedi” ifadelerini kullandı.

Maraş, Çorum, Gazi, Madımak

Av. Piroğlu, Alevilere dönük saldırıların bir arada düşünüldüğünde neden soykırım diye tanımlanması gerektiğini şöyle anlattı: “Madımak’ı Maraş’la, Çorum’la, Gazi Katliamı ile beraber düşündüğümüzde bunun bir soykırıma tekabül ettiğini görüyoruz. Tüm bunların sebep ve sonuçlarını iyi incelediğimizde bunun bir Alevi soykırımı olduğu ortaya çıkar. Bu coğrafyada nasıl ki Ermenilere, Süryanilere, soykırım yapıldıysa ve Kürtlere dönük soykırım hala sürüyorsa Alevilere dönük bu saldırılar da bir soykırımıdır. Önceki duruşmalarda Çorum, Maraş ve Gazi Katliamı dosyalarının da incelenmesi gerektiğini dile getirmiştik. Bunların birlikte düşünülürse siyasi saiklerle gerçekleştirilmiş bir soykırım olduğunun anlaşılacağını söylemiştik. Çünkü biz Maraş, Gazi ve Çorum katliamlarının arkasındaki güçlerle Madımak’ın arkasındaki güçlerin aynı olduğunu düşünüyoruz. Tarihler de çok uzak tarihler değil zaten. Katliamların tamamı 15 - 20 yıllık bir dönem içerisinde gerçekleşti. Bunların tamamı bir konsept dahilinde gerçekleşmiş katliamlardır. Biz o davaların avukatı olamadığımız için ve davalar da kapandığı için bu konunun üzerine tek başımıza ancak bu kadar gidebiliyoruz.”

T.C kusurunu biliyor

Av. Piroğlu, eğer soykırım tanımı üzerinden bir hukuk mücadelesi yürütülürse aydınlatılmadan kapatılmış, üstü örtülmüş Maraş, Çorum ve Gazi davalarının da yeniden açılabileceğini hatırlattı. Av. Piroğlu, ayrıca eğer soykırım kabul ettirilebilirse Almanya gibi ülkelerin de katilleri daha fazla koruyamayacağını belirterek Türkiye’nin de zaten suçlarını kabul ettiğini, “Madımak Katliamı derin devlet, kontra ve gladyonun da içinde bulunduğu bir katliam. Almanya devleti katilleri yıllardır koruyor. Dolayısıyla bu katliam devletlerin kusurlu olduğu bir katliam. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kusurunu dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kabul etmişti. Bu konuyla ilgili rapor düzenlenmesini istemişti. Devlet Denetleme Kurumu rapor düzenledi ve o raporda ‘devlet kusurludur’ sonucu çıktı. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kusurlu olduğunu zaten Türkiye Cumhuriyeti devleti kabul etti” dedi.

Katliamların soykırım olarak tanınması için Alevi dernek ve federasyonlarının yanında tüm sol, sosyalist ve demokratik kurum ve kuruluşlara da birlikte mücadele çağrısı yapan Piroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alevilik kültürel boyutunun yanında aslında bir inançtır. Bahsettiğimiz katliamlarda öldürülenlerin tamamı Alevi, katliamlar sırasında hedef alınan sembol ve yapıların tamamı bu inanca dair semboller. Dolayısıyla bu katliamlar bir inancı hedef alıyor. Öyleyse gelin bunun bir soykırım olduğunun mücadelesini birlikte verelim. Zararın neresinden dönersek kar. Bu çağrıyı sadece Alevi kurumlarına yapmıyoruz. En başta siyasetçilere yapıyoruz. Bu tutumu solcu olduğunu söyleyen siyasi partilerden bekliyorum. Alevi kurumlarının ve siyasi partilerin bu konuda daha duyarlı olup elini taşın altına koyması gerekiyor. Kurumların çıkıp bu katliamların Alevi soykırımı olduğunu ifade edebilmesi ve bunun mücadelesini vermesi gerekiyor. Çünkü soykırım meselesi bizim için ciddi bir mesele."

UCM’ye kadar gideriz

Av. Piroğlu, sözlerini şöyle noktaladı: "Eğer Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı ‘kovuşturmaya yer yok’ diye bir karar verirse ve bu karar orada da kesinleşirse Uluslararası Ceza Mahkemesine kadar götüreceğiz davayı. UCM, 2002’den önce işlenmiş soykırım suçların yargılamasını yapmıyor ve muhtemelen başvurumuza olumsuz yanıt verecektir. O zaman ona da soracağız ‘neden bu suçu soruşturmuyorsunuz? Bu soykırım suçunu siz de mi zaman aşımına uğratıyorsunuz?’ diye. Fakat bizim için öncelikli mesele bu konunun öncelikle Türkiye kamuoyunda tartışılması ve sonrasında dünya kamuoyunda tartışılması.”

***

Zaman aşımı tehdidi altında!

Madımak Katliamı 30. yılına doğru gidiyor ve zaman aşımı riski altında. Zaman aşımı dolayısıyla kapanan Çorum, Maraş ve Gazi katliamlarını hatırlatan Av. Özgür Piroğlu, “Sonuçta bu dava Temmuz ayında Türkiye’de zaman aşımına uğrayacak ama biz buna karşı mücadelemize de devam edeceğiz. Zaman aşımına uğrayan Madımak ana davası AİHM’e götürülmemiş. Ama biz bu davayı zaman aşımına uğradığı takdirde muhakkak AİHM’e götüreceğiz. Sonuna kadar gideceğiz. Biz biten davaları yeniden canlandıramıyoruz. Devam eden dosyalarımız üzerinden işlem yaparak aslında kapanan bu dosyaları da irdelemek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.