İrlanda deneyimi örnek sunuyor

Dosya Haberleri —

İrlanda'ya giden Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu

İrlanda'ya giden Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu

DPI davetiyle İrlanda’nın başkenti Dublin’e giden Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndaki heyette yer alan DEM Parti Milletvekili Celal Fırat, sorularımızı yanıtladı:

  • İrlanda deneyimi, Türkiye açısından katılımcı siyasal mekanizmalar, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve kültürel hakların güvence altına alınması açısından oldukça öğretici bir deneyimdir. Model birebir kopyalanamaz ama diyalog ve demokratik çözüm anlayışı Türkiye’nin yeni bir döneme geçişinde başvurulması gereken temel kriterdir.
  • Türkiye’de Kürt meselesinin adil ve demokratik çözümüyle eşit yurttaşlık temelinde yeni bir toplumsal sözleşmeye geçme hedefimiz var. Bu yönüyle İrlanda deneyimi, diyalog ve şiddetsiz çözüm perspektifimize pozitif etki edebilecek bir örnek sunuyor.

BARIŞ BALSEÇER

Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan bir heyet, Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI) davetiyle İrlanda’nın başkenti Dublin’e giderek İrlanda deneyimini tartıştı. Heyet üyeleri, 31 Ekim - 02 Kasım tarihleri arasında Dublin’de düzenlenen toplantıda süreçte etkili rol oynamış üst düzey yetkilileri ve uzmanları dinleme imkanı buldular. Dublin'e giden heyette DEM Parti'den Celal Fırat ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, CHP'den Sezgin Tanrıkulu ve Oğuz Kaan Salıcı, AKP'den Abdurrahman Babacan, Yeni Yol Partisi'nden Bülent Kaya, Mehmet Emin Ekmen ve Mustafa Bilici yer aldı. TBMM ise X hesabından yaptığı açıklamada söz konusu ziyaretin resmi çalışmalar ile ilgisinin bulunmadığı, milletvekillerinin kendi şahsi inisiyatifleri ve kişisel takvimleri çerçevesinde planlandığı kaydedildi.

Heyette yer alan DEM Parti Milletvekili Celal Fırat, Dublin temaslarını ve İrlanda deneyiminin Türkiye’de yürütülen barış sürecine olası katkılarını ve yansımalarına dair sorularımızı cevapladı.

 

DEM Parti Milletvekili Celal Fırat

 

İrlanda meselesi, Avrupa'nın en uzun soluklu sorunlarından biriydi. 1960’ların sonlarından itibaren Katolik milliyetçiler ile Protestan birlikçiler arasında süren çatışmalar 30 yıl sürdü. 1998'de imzalanan “Hayırlı Cuma Anlaşması” ile barış süreci kalıcılaştı. Bu çerçevede, Dublin ziyaretinin temel nedeni nedir? Bu ziyaretten ne tür çıktılar hedefleniyor?

Bilindiği gibi, 5 Ağustos’ta Meclis’te kurulan ve bizim “Barış ve Demokratik Toplumun İnşası Süreci Komisyonu” dediğimiz yapı bugüne kadar 16 toplantı yaptı. 128 kişi ve kurum Komisyon’da dinlendi. Bunlar arasında uluslararası çatışma ve çözüm süreçlerini inceleyen uzmanlar da yer aldı. İrlanda, Güney Afrika, İspanya, Kolombiya gibi ülkelerde yaşanan iç savaş deneyimleri paylaşıldı. Bu ziyareti planlayan DPI (Democratic Progress Institute), geçtiğimiz ay Ankara’da benzer bir toplantı düzenlemişti. Uzmanlar, akademisyenler ve çeşitli partilerden temsilcilerin katıldığı oldukça verimli bir çalışmaydı. Dublin ziyaretimiz, MHP hariç, Meclis’te grubu bulunan tüm partilerin temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti. Hedefimiz, Kuzey İrlanda barış sürecini yerinde gözlemlemek ve sürecin doğrudan muhataplarından deneyim aktarımı almaktır. 30 yıllık çatışma döneminden silahların susmasına kadar geçen sürecin aşamaları, zorlukları ve riskleri yerinde değerlendirilecek. Bu deneyim, Türkiye’de yürüttüğümüz sürece pozitif katkı sunabilecek ve bir yol haritası oluşmasına zemin hazırlayacaktır.

Heyet İrlanda’da kimlerle görüşecek, programın kapsamı ve öncelikli başlıklar neler? Buradan elde edilecek sonuçları Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıma veya raporlaştırma gibi bir durum söz konusu olacak mı?

Bizi buraya çağıran DPI’nin bir programıydı. Program tamamen ‘Hayırlı Cuma’ görüşmelerine katkı sağlayan aktörlerle bir araya gelinmesini amaçlıyor. Biz tercih etmedik. Dediğim gibi davet edildik ve bu vesileyle geldik. Komisyon’un böyle bir gündemi yok ama bu tür davetler geldiğinde gidip gitmeyeceğine partiler karar verir. Ziyaret, Meclis adına yapılmıyor; elbette buradaki aldığımız deneyimlerden faydalanacağız ve çevremize aktarımda bulunacağız ama raporlaştırma söz konusu değil.

 

 

Ziyaret kapsamında sahada hangi somut uygulamalar ve mekanizmalar gözlemlenebilir? Bu gözlemler Türkiye’deki barış sürecine nasıl katkı sağlayabilir?

IRA’nın önce ateşkes ilan etmesi, ardından görüşme trafiğinin başlaması ve nihayetinde silahlı mücadelenin tamamen sonlandırılması, Türkiye’de yürütülen sürecin akışına birebir benzemese de, çatışmadan diyalog ve siyasete geçiş açısından çok benzer nüveler taşıyor.

Türkiye’de Kürt meselesinin adil ve demokratik çözümüyle eşit yurttaşlık temelinde yeni bir toplumsal sözleşmeye geçilmesi hedefimiz var. Bu yönüyle İrlanda deneyimi, diyalog ve şiddetsiz çözüm perspektifimize pozitif etki edebilecek bir örnek sunuyor.

İrlanda’daki güç paylaşımı ve barış mekanizmalarını gözlemlerken Türkiye’ye uyarlanabilir hangi somut dersler çıkarılabilir?

1998 Hayırlı Cuma Anlaşması ile uzun süren bir çatışmadan silahsız, siyasi bir düzleme geçilmesi çok önemli bir örnek oluşturuyor. İrlanda’da yürütme organında eşit temsiliyet, demokratik hakların güvence altına alınması ve kültürel eşitlik ilkesi sürecin temel dayanakları olmuş. Bu model, taraflar arasında güvenin yeniden tesisini ve demokratik katılımın kurumsallaşmasını sağlamış. Türkiye açısından da katılımcı siyasal mekanizmalar, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve kültürel hakların güvence altına alınması açısından oldukça öğretici bir deneyimdir. Model birebir kopyalanamaz ama diyalog ve demokratik çözüm anlayışı Türkiye’nin yeni bir döneme geçişinde başvurulması gereken temel kriterdir.

İrlanda sürecinde uluslararası aktörlerin garantörlük rolü çok önemliydi. Türkiye’de benzer bir rol nasıl değerlendirilebilir?

İrlanda’da İngiltere, İrlanda Cumhuriyeti ve ABD’nin garantörlük ve arabuluculuk rolleri barışın tesisinde belirleyici oldu. Taraflar arasında güvenin zayıf olduğu dönemlerde uluslararası aktörlerin gözlemci, kolaylaştırıcı ve dengeleyici rolleri sürecin ilerlemesine büyük katkı sağladı. Türkiye’de yürütülen süreçte uluslararası aktörler resmen yer almıyor. Çözümü Türk ve Kürt aktörlerinin yürütmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ancak süreç tıkanır veya başka sebeplerle sekteye uğrarsa, tarafsız uluslararası kurumlar kolaylaştırıcı ve güven artırıcı bir zeminde yer alabilir. Elbette bu süreç, İrlanda örneğinde olduğu gibi, asli aktörlerin iradesini gölgelemeden ve iç dinamikleri gözeterek yürütülmelidir. Uluslararası deneyim, meşruiyeti artıran ve taraflar arası diyaloğu teşvik eden bir işlev görebilir.

 

 

Heyette farklı siyasi partilerden temsilciler bulunuyor. Çok partili bir yaklaşım sürece nasıl katkı sağlar?

Heyette farklı partilerin bulunması çok kıymetli. Çünkü bu mesele yalnızca bir partiyi değil, bütün toplumu ilgilendiriyor. Bu çeşitlilik, ortak aklı ve toplumsal rızayı güçlendirecektir. Farklı partilerin yer alması, ziyaretin amacına uygun olarak Türkiye’deki tüm aktörler için ön açıcı olabilir. Komisyon’un hazırlayacağı rapor ve öneriler “tek partili bir bakışla” değil, “çoğulcu bir yaklaşımla” üretilecektir.

Bu, politika üretiminde ve toplumsal destek açısından büyük avantaj yaratır. Parti çıkarlarından ziyade ortak mutabakata ulaşmak hedeflenmelidir. Bu ziyaretin bir zihniyet ve dil değişimine vesile olmasını bekliyoruz.

İrlanda’da toplumsal barış ve kültürel hakların uygulanışı gözlendiğinde, Türkiye açısından hangi çıkarımlar yapılabilir?

Türkiye’de dil, kimlik ve kültürel haklar açısından Kürtlerin resmî olarak tanındığını söylemek maalesef mümkün değil. Oysa Kuzey İrlanda’da barışın kalıcılığını sağlayan temel unsurlardan biri, kültürel hakların yasal güvence altına alınması ve toplumsal eşitliğin kurumsallaşmasıydı. Türkiye’de de benzer biçimde, kültürel hakların sadece fiili uygulamaya değil, anayasal güvenceye kavuşturulması gerekiyor. Dilin, kimliğin, geleneklerin tanınması; eşit yurttaşlık ilkesiyle birleştiğinde, kalıcı bir toplumsal barış ancak bu şekilde inşa edilebilir. İrlanda örneği, kimliklerin bastırılması yerine tanınmasının, birlikte yaşam kültürünü güçlendirdiğini göstermektedir.

 

 

Ziyaretten hangi somut raporlar, politika önerileri veya stratejik çıktılar bekleniyor?

Ziyaret sonrası yapılacak değerlendirmeler ve muhataplarla kurulan temaslar sonucunda hazırlanacak bir rapor, Türkiye’de yürütülen sürece ciddi bir birikim kazandırabilir. Heyetin hazırlayacağı raporda güç paylaşımı modelleri, toplumsal uzlaşı mekanizmaları ve kültürel hakların korunmasına dair deneyimler yer alabilir. Bu belge, referans niteliğinde bir çalışma olacaktır. Ayrıca ziyaretin ardından oluşturulacak yol haritası, Türkiye’nin demokratikleşme ve toplumsal barış vizyonuna katkı sunabilecek bir çerçeve sunacaktır. Bu süreç, sadece bir inceleme ziyareti değil; barışın kurumsal temellerinin tartışıldığı yapıcı bir öğrenme deneyimidir.

Bu tür saha ziyaretlerinin sınırlılıkları nelerdir? Etkilerini artırmak için ne tür önlemler alınabilir?

Saha ziyaretleri, sınırlı zaman ve kapsam nedeniyle süreçlerin derinlemesine anlaşılmasını güçleştirebilir. Farklı ülkelerin tarihsel ve siyasal bağlamları da doğrudan karşılaştırmaya izin vermeyebilir. Bu nedenle, ziyaret sonrası yapılacak ortak değerlendirmeler, farklı partilerin gözlemlerini paylaşması ve Türkiye’ye uyarlanabilir yönlerin belirlenmesi büyük önem taşıyor. Elde edilen bulguların kalıcı etki yaratabilmesi için izleme ve değerlendirme mekanizmaları kurulmalı. Sürekliliği sağlanmalı. Yalnızca bir ziyaret değil, sonrasında kurumlarla temas, aktörlerle görüşme ve takip süreçleriyle desteklenmelidir. Böylece, bu ziyaret kalıcı ve öğretici bir katkıya dönüşebilir.

 

* * *

İrlanda’dan Filipinler’e farklı deneyimler tartışıldı

Demokratik Gelişim Enstitüsü (DPI) İcra Kurulu Başkanı Kerim Yıldız başkanlığında bir heyet, Ağustos ayında Türkiye’ye gelerek Komisyon’da yer alan parti gruplarını ziyaret etmiş ve kendilerini Türkiye içinde ve dışında yapılacak toplantılara davet etmişti. 11 Ekim’de Ankara’da yapılan “Barış İnşasında Sivil Toplumun Rolü” konulu toplantıya sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra, Komisyon üyesi bazı milletvekilleri de katılmıştı. DPI’nin organize ettiği bu etkinliğin ikincisi olarak düşünülen 31 Ekim - 02 Kasım tarihlerinde Dublin’de düzenlenen toplantıya da siyasi parti grupları tarafından belirlenmiş milletvekilleri davet edildi.

Komisyon üyeleri, Kuzey İrlanda barış sürecinin mimarlarından dönemin İrlanda Cumhuriyeti Başbakanı Bertie Ahern, yine dönemin bakanlarından Dermot Ahern başta olmak üzere, süreçte etkili rol oynamış üst düzey yetkilileri ve uzmanları dinleme imkanı buldular. Ayrıca bu ziyaret sırasında, Türkiye’nin de etkin rol aldığı Filipinler örneğini de biraz yakından tanımak amacıyla 2011 yılında Filipinler hükümetiyle yürütülen barış görüşmeleri kapsamında Moro İslami Kurtuluş Cephesi’nin (MILF) Teknik Çalışma Grubu’na katılan ilk kadın üye olan ve halen Bangsamoro Özerk Bölgesi Sosyal Hizmetler ve Kalkınma Bakanı Raissa Jajurie de davet edildi. Bunların yanı sıra, BM bünyesinde görev yapmış yetkililerden, Sudan başta olmak üzere, dünyadaki başka çatışma çözümü vakalarına ilişkin deneyimlerini de paylaştı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.