Asla teslim olmayacağız!
Kadın Haberleri —

Dürzî kadınlar / foto:AFP
- Süveydalı aktivist Samahe El- Andahari: “Belki suya, ilaca, yiyeceğe ulaşamıyoruz; ama onurdan asla yoksun kalmayacağız. Asla teslim olmayacağız!”
Suriye’de yaşayan kadınlar, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) tarafından katledildi, esir alındı ve işkence gördü. Savaşta kadınları kırmak için kullanılan bu yöntem, kadınlar arasında sınırları aşan bir dayanışmaya dönüştü.
Süveyda’da ağır kuşatma ve hayatın temel ihtiyaçlarından yoksunluk içinde olan kadınlar; siyasetin, direnişin ve hatta silahlı mücadelenin öncüsü haline geldi. Siyasi aktivist Samahe El-Andari, halkın yaşadığı acıları, kadınların direnişteki rolünü, doğmakta olan özerk yönetim deneyimini ve uluslararası olmayan tüm soruşturma komisyonlarını reddettiklerini Nujinha’ya değerlendirdi.
Ağır kuşatma altındayız
İstemedikleri bir savaşın içerisine zorla dahil edildikerini ifade eden Samahe El-Andari, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Bugün bir kaosun içindeyiz. Suriye medyasının aktardığı gibi yardım girişleri ya da güvenli bir ortam yok. Bu sözler tamamen gerçeğin dışında. Biz ağır bir kuşatma altındayız: Su yok, ilaç yok, yiyecek yok, elektrik yok. Yaşam koşulları yok. Biz istemediğimiz bir savaşın içine zorla sokulduk. Hayatı ve insanlığı seven bir toplumduk, ama istikrarsızlık bize dayatıldı.
Direnişin eşit ortağıyız
Kadınlar öldürüldü, esir alındı, yakıldı, hatta parçalandı. Ama bu bizi yıkmadı, daha da güçlendirdi. Kadınları kırarak toplumu da kırabileceklerini sandılar, ama kadınlar direnişçidir. Bugün kadınlar sadece hak ihlallerine maruz bırakılan taraf değil; siyasetin, hayatın ve direnişin eşit ortağıdır.”
Malaib ve Shalgin'in çocuklarıyız
Kadınların silah almasına da değinen Samahe El-Andari, “Bazı kadınlar, erkeklerin yanında topraklarını savunmak için silaha sarıldı. Bu topraklar yalnızca erkeklere değil, kadınlara da aittir. Kadın, doğası gereği direnir ve savunur. Saada Malaib ve Bustan Shalgin'in çocuklarıyız. Biz devrimci kadınların torunları gibiyiz, bu çağda aynı direnişi sürdürüyoruz” diye belirtti.
Özerk yönetim kurmaya başladık
Samahe El-Andari, Süveyda’da halkın kendi sistemini inşa ettiğini ifade ederek, “Bugün ne bir vali ne de resmi kurumlarımız var. Bu boşlukta kendi kendimizi örgütleyerek özerk yönetim kurmaya başladık. Henüz yolun başındayız ama büyük kadın ve erkek öncülerimiz var. Kuzey ve Doğu Suriye’deki özerk yönetim deneyimini önümüzde görüyoruz, askeri, siyasi ve bilimsel olarak örnek alınacak bir model. Biz de bu yolu izlemek istiyoruz” dedi.
Sesimizi duyurmalıyız
Kadınların mücadeledeki öncülüğüne değinen Samahe El-Andari, “Süveyda’da fabrikaların yakılması, su kaynaklarının kirletilmesi, kuyuların doldurulması… Hepsi bizi teslim olmaya zorlamak için yapıldı. Ama başaramayacaklar. Süveyda aç kalmaz; Süveyda onurla doyar. Kadınların sesi yalnızca yerelde değil, dünyada duyulmalı. Süveyda, sahil ve Kuzey ve Doğu Suriye kadınlarının deneyimleri birleşmeli. Aynı acıları, aynı katliamları yaşadık. Kadın dayanışmasıyla istediğimiz Suriye’yi kurabiliriz. Terörden ve despotizmden arınmış, dini ritüellere saygılı, tüm bileşenleri koruyan laik bir devlet.”
Gerçekler dünyaya ulaşmalı
Yerel soruşturma komisyonlarının güvenilmez olduğunu kaydeden Samahe El-Andari, son olarak şunları ifade etti:
“Geçici hükümet, yaşanan katliamların ardından soruşturma komisyonu kurmaktan bahsediyor. Biz bunu reddediyoruz. Katil ile kurban eşit tutulamaz. Geçmişte de sahildeki katliamların gerçekleri örtbas edildi, tanıklar tehdit edildi. Biz tarafsız uluslararası bir komisyon istiyoruz. 34 köyümüz tamamen harap oldu. Gençlerimizin cesetleri hâlâ orada. Bu suçlar belgelenmezse, sahildeki katliamlar gibi tarihten silinecek. Bu nedenle kapılar sadece yardım için değil, gerçeğin dünyaya ulaşması için de açılmalı.
Süveyda aç kalmaz, Süveyda onurla doyar. Bu şartlara katlanacağız, ama asla teslim olmayacağız. Ve eminiz ki bir gün güvenli bir geleceğe ulaşacağız.”
SÜVEYDA






