Bağlantısal bütünsellik

Forum Haberleri —

Doğa

Doğa

  • Bir ekosistemin bütünlüğünü koruma kapasitesi, çeşitliliğine bağlıdır. Bu çeşitlilik kendisini yeniden üretemediğinde, yaşanacak olan çölleşmedir. Toplum yaşamının da bu gerçeklikten ayrı ele alınamayacağı, her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır.

Elif AKGÜL ATEŞ

“Doğada denge ve uyuma durmadan değişen farklılaşmayla, durmadan artan çeşitlilikle ulaşılır,” diyen Murray Bookchin, ekolojik istikrarın, gerçekte, türdeşliğin değil, karmaşıklığın ve çeşitliliğin bir fonksiyonu olduğunu ileri sürer. Buna göre bir ekosistemin bütünlüğünü koruma kapasitesi, çeşitliliğine bağlıdır. Bu çeşitlilik kendisini yeniden üretemediğinde, yaşanacak olan çölleşmedir. Toplum yaşamının da bu gerçeklikten ayrı ele alınamayacağı, her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Tüm bunların kaynağı ise evrenin kozmik yapısıdır. Evren de ancak çeşitlilik içinde çoklu yapısını koruyarak varlığını sürdürebiliyor.

Tıpkı canlı bir organizma gibi kendi kendini organize eden, çeşitlilik ve bağlantısal bütünlük içinde devinen bir evren fikri. Birçok teorik fizikçi, bilim insanın buna ilişkin teoriler, kuramlar geliştirmesini beraberinde getirdi. Morfogenetik alanlar teorisi, Hologram teorisi, Fraktal Geometri kuramlarıyla evrenin bu gizemli işleyişine farklı bir pencereden açıklık getirmekte.

Bu teorilere göre, mikro evrende cereyan eden işleyiş, makro evrende yansıma bulur ve birbirini bütünler. Kuşkusuz maddeyi var eden parçacıklar kendi özgünlükleriyle vardır. Ancak bu özgünlük onların diğer parçacıklarla bütünsellik oluşturması önünde engel değildir.

Friedrich Schelling ‘Doğa tamamıyla canlı ve dinamik bir organizmadır. Kendi kendisini sürekli üretmekte, açmakta ve yaratmaktadır. Her şey olaydır. Her şey ilişkiseldir. Olaylar da değişir, şeylerin ilişkisini biçimlendirir. Şeyler birbirlerinden tastamam soyutlanamaz, keskin sınırlarla ayrıştırılamazlar’ der.

Albert Einstein, geliştirdiği birleştirilmiş alanlar kuramı, özel ve genel görelilik kuramları, evrendeki bağlantı, uyum ve bütünlük ilkesini kanıtlıyordu. Einstein, "Evren, bir bütündür, tektir. Belki bu yüzden evrende birbiriyle tamamen ilişkisiz iki şey yoktur‘ diyecekti.

Bilim insanlarının makro ve mikro evrenin bütünselliğini kanıtlayan araştırmaları şaşırtıcı sonuçlar veriyordu. Bunlardan biri, canlıların beyninin işleyiş şemasıyla, galaksilerin devinim şemasına olan benzerliğiydi. Yaklaşık 200 milyar olduğu tahmin edilen gökadalar, galaktik iplikçikler ile birbirine bağlı bir şekilde küçük kümeler büyük kümelere bağlı bir sistem oluşturuyordu. Bu kümelerin her biri kendi rotasında devinirken, yerçekimi yardımıyla diğer kümelerle bağlantı içinde evrenin döngüsünü sağlayan kozmik bir ağla birbirine bağlı yaşam sürdürdükleri tespit ediliyordu. Şaşırtıcı bir şekilde insan beynindeki, nöronlar arasındaki bağlantı tıpkı kozmik ağın devinim mekanizmasını andırıyordu. Beynimizdeki nöronlarda kendi aralarında tıpkı kozmik ağ gibi daha büyük kümeler şeklinde organize olup, kendi aralarında geliştirdikleri bilgi alışverişi ile evrenin döngüsüne paralel yaşamın döngüsünü sağlıyordu.

Hologram teorisi de evrensel bütünselliği kanıtlıyordu. Bu teoriye göre, evrende var olan bütün canlı ve cansız varlıklar aynı bütünün parçasıdır. Her birim bütünün bilgilerini taşır ve ona uygun koşullar sağlanırsa bütünün tam görüntüsünü yansıtır.  Hologram, morfogenetik bir etki oluşturmaktadır. Bu etki, insanlarda, hayvanlarda kısaca tüm canlılarda görülebilmektedir.

1973'te Rupert Sheldrake’nin geliştirdiği Morfogenetik Alanlar teorisine göre, evrende, doğada içgüdüleri oluşturan bir tür hafıza formu mevcuttur. Bu alan kendi kendini organize eder. Evreni kapsayan görünmez enerji ağları, bir bilgi havuzunu oluşturur. Bu havuzda biriken kolektif bilgi bilince kaydedilir ve evrenin bir başka yerinde eşzamanlı olarak var olabilir. Sheldrake, yaptığı bir deneyde, birbirinden kopuk mekanlarda bir canlı türüne öğretilen bir davranış biçimini, aynı türün başka bir mekanda aynı davranışı gösterdiğini tespit eder. Örneğin bir adadaki maymunlara patates soymayı öğretir, ilginç bir şekilde bir diğer adadaki maymunların da bunu yapmayı kendiliğinden öğrendiğini gözlemler.

Bu da evrende, canlı ve cansız varlıkları birbirine bağlayan bir kozmik enerji ağının varlığını kanıtlıyordu. Tıpkı evrenin bir yerindeki atomaltı parçacığın, evrenin diğer bir yerindeki atomaltı parçacığı ile herhangi bir sinyal göndermeden, zaman ve mekânla sınırlanmadan iletişim kurması gibi. Tek bir kişinin başlattığı bir değişim dahi, başka kişilere sirayet ederek insanlığı etkileyen ve değiştiren bir kuantum sıçraması gerçekleştirebileceğinin kanıtıydı.

Morfogenetik alanlar, tıpkı bir elektronun hem parçacık hem de dalga oluşu gibi insan kimliğininde dual (ikili) olduğunu gösterir. Her bir birey, farklı özelliklere sahip olmakla birlikte, düşünce ve davranışları, kişisel ötesi morfogenetik alanları yaratmada, onu şekillendirmede ve ona katılmada etkin olmaktadır. Dolayısıyla bizler hem ayrı bireyleriz, hem de bir grup zihninin yaratıcıları ve ifadeleriyiz.

Fizikçi Bache, kuantum teorisine dayanarak bir alan olgusu olan hafızanın, sadece parçacık-benzeri duyusal farkındalık şeklinde değil, aynı zamanda bedenin ötesine uzanan dalga-benzeri sezgisel bir farkındalık şeklinde olduğunu belirtiyordu.

Öte yandan Benoît Mandelbrot Fraktal geometri kuramı ile evrensel bütünsellik ilkesine yeni bir kapı aralıyordu. Bu kurama göre, Evren geometrik Fraktall desenlerden oluşur. Kırılmak, kırılgan hale gelmek anlamına gelen fraktal kavramın evrende nesnelerin kendi kendine benzediğini öngörmektedir. Geometri hem biyolojik, hemde kozmik düzenin özünde vardır. Doğada en küçük parçacıklardan makro ölçeğe kadar her yer geometrik desenler, tasarımlar ve biçimlerle örülüdür. Evrende, doğada bir deseni dokuyan tüm örgüler ahenk içinde birbiriyle bütünsellik oluşturur. Bütün parçacıkların yansımasıdır. Fraktalların bu karmaşası aslında evrenin kaotik yapısını ifade eder. Kaos düzensizlikler düzenidir. 

Fraktal geometri gizemli bir biçimde toplumsal olgununda dokusunu oluşturmaktadır. Toplumsal sistemlerde birey toplum bütünselliği fraktal bir yapıya sahip. Toplumun küçük parçacığı olan bireyin özellikleri, toplumun geometrik yapısında yansıma bulur ve birbirini bütünler. Bireyin genetik ve ruhsal yapısı toplumla bütünsellik içindedir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.