Bronz Çağı’nı bitiren gizemli “Deniz Halkı”

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Bundan 3 bin yıl kadar önce Yunan Anakarası, Anadolu ve Verimli Hilal’de uygarlıkların adeta bir anda fişi çekildi. Bugüne kadar ortaya çıkan veriler bu gelişmeden denizci gizemli bir halkı sorumlu tutuyor. Ama bazı araştırmacılara göre ise gerçek çok farklı olabilir.

Bugüne kadar elde ettiğimiz verilere göre bundan yaklaşık 3 bin sene önce Verimli Hilal, Anadolu ve Mısır’daki görkemli uygarlıklar denizden gelen bir halkın saldırısına uğradı. Hititler ve Miken uygarlıklarını sona erdiren, Levant’taki tüm egemenliği değiştiren ve Asurlar ve Mısırların da altın dönemlerini bitiren bu halkın kökenleri ve nereden geldikleri tarihin en büyük gizemlerinden biri. Verileri yeniden yorumlayan bazı araştırmacılar ise bu yıkımın tek bir akut kriz sonucu ortaya çıkmamış olabileceğini ifade ediyor.

Bronz Çağı MÖ 3000'den MÖ 1200'e kadar süren ve Mısır Piramitleri, Ur Zigguratı gibi dev yapılar inşa edilen, “uygarlığın” birçok alanda büyük ilerlemeler kaydettiği bir dönemdi. Yazılı dillerin kullanımı yaygındı ve Gılgameş Destanı da dahil olmak üzere bir dizi kurgu eser bu dönemde yaratıldı. İlk kanunlar, karmaşık ticaret sistemleri o güne kadar görülenden çok farklı bir toplum ortaya çıkardı.

3 bin sene önceki büyük yıkım

Bronz Çağı’nın son döneminde Yunan Anakarası, Anadolu ve Verimli Hilalde bir dizi uygarlık altın dönemlerini yaşıyordu. Asırlar boyunca bölgede hüküm süren bu uygarlıklar M.Ö. 12’inci yüzyılda 70-80 sene gibi bir sürede ya çöktü ya da oldukça güçsüzleşti. 500 yıllık Miken Uygarlığı, 450 yıllık Hitit İmparatorluğu, Babil’de hakim olan Kassitler yıkılırken, Levant ve Anadolu’nun Akdeniz kıyılarındaki neredeyse tüm şehirler yok oldu.

Bu şehirlerden biri günümüz Lazkiye şehrinin 10 kilometre kadar kuzeyinde kalıntıları bulunan Ugarit’tir. Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Ugarit, M.Ö. 1185 yılında yıkıldığında neredeyse 5 bin senelik bir geçmişi vardı. Bu şehirde yapılan arkeolojik kazılar Bronz Çağının nasıl son bulduğuna dair açık ilk ipuçlarından birini verdi.

Miken Uygarlığı krallıkları ile Verimli Hilal arasındaki ticaretin geçtiği nokta olan Ugarit’in kralı Ammurapi, şehir yıkılmadan kısa bir süre önce Karkamış’ta bulunan Hitit garnizonuna gönderilmek üzere bir mektup kaleme almıştı. Bu mektupta düşman güçlerinin gemilerle şehre geldiği ve Ugarit’in limanlarından biri olan Ra’su’da üslendiklerini anlatılıyor ve askeri destek isteniyordu. Bilinen son Hitit kralı II. Suppilulima’nın soyundan gelen Ammurapi’nin bu mektubu Karkamış’a hiçbir zaman ulaşmadı ve şehir istilacılar tarafından yıkıldı.

III. Ramses’in aktardıkları

Mısır firavunu III. Ramses’in tapınağındaki yazıtlarda Ugarit’i yıkan uygarlıkla yapılan iki savaş hakkında bilgi veriliyor. Savaşlardan birinin Nil Delta bölgesinde diğerinin ise günümüz Mısır ve İsrail arasındaki bir bölgede geçtiğinin anlatıldığı yazıtlarda her iki savaşın da Mısır zaferiyle sonuçlandığı söyleniyor. Bu yazıtlarda bu düşmanların daha önce hiç görülmedik bir şekilde güçlü olduğu da ifade edilerek bu ordu “imparatorluk yıkıcı” olarak tanımlanıyor.

Peki kimlerden oluşuyordu bu Deniz Halkı? Araştırmacıların halen bu konuda net bir cevaba sahip değil. Ancak son yıllarda değişik merkezlerde yapılan arkeolojik çalışmalarda elde edilen bilgilerin birleştirilmesi konusundaki ilerlemeler bazı ipuçları ortaya çıkarıyor.

Ramses’in tapınağında Deniz Halkı savaşçılarının resimleri bu konuda iyi bir hareket noktası. Tapınaktaki resimlerde Deniz Halkı savaşçılar yuvarlak kalkanlar ve uzun kılıçlar kullanan ve boynuzlu başlıklar takan insanlar olarak tasvir ediliyor. 100 yıl önce II. Ramses zamanında yine Mısır’a saldıran ve Sardana olarak adlandırılan savaşçılar da benzer bir şekilde resmedilmişti.

Araştırmacılar Sardana adlandırmasından hareketle bu halkın günümüzde İtalya’ya bağlı Sardenya Adası ile bir bağlantısı olduğundan şüphelendi. Ancak o dönemden Sardenya’da yazılı belge bulunmaması nedeniyle bölgede yaşayan halkın kendini ne olarak adlandırdığı konusunda elimizde hiçbir kanıt yok. Sardenya’da savaşçıların kıyafetleriyle gömülmesi gibi bir gelenek olmadığı için boynuzlu kask takıp takmadıklarını da bilemiyoruz. Ancak Sardenya’da bulunan döneme ait kılıçlar Mısır’da resmedilenlerle benzerlik gösteriyor.

DNA verileri bir göç yaşandığını gösteriyor

Son 20 yılda yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular o dönem İtalya’nın güneyindeki nüfusun da Miken uygarlığındaki krallıklarla ticaret yaptığını gösteriyor. Örneğin Bronz Çağı’nın sonunda Miken Uygarlığına ait saray kalıntılarında bulunan bazı çömleklerin İtalya’nın güneyinden geldiği tespit edildi. 2019 yılında yine Miken kalıntılarında bulunan domuz kemikleri üzerindeki DNA testleri de bu hayvanların Güney İtalya’dan getirildiğini gösteriyor.

Bunun gibi kanıtları birleştiren bir grup araştırmacılara göre geç Bronz çağında, Güney İtalya’daki halklar, kuzeyden gelen topluluklar tarafından yerlerinden edildi. Yeni bir yurt bulmaya çalışan bu halklar da bir koalisyon oluşturarak doğuya, ticaret yapmaları nedeniyle tanıdıkları Miken, Batı ve Güney Anadolu kıyıları ile Levant’taki şehirlere saldırarak bu uygarlıkları yok etti.

III. Ramses’in yazıtlarında Deniz Halkını oluşturan halklardan biri Pelesetler olarak adlandırılıyor. Araştırmacılar Pelesetlerin, 3 bin 200 yıl önce Güney İtalya ve Yunanistan’dan gelerek günümüz Gazze Şeridi ve Güney İsrail’e yerleşen Filistin halkını ifade ettiğini düşünüyor. 2019 yılında bulunan dört çocuk iskeleti üzerinde yapılan DNA incelemelerinde, bu çocukların Yunanistan ve Güney İtalya’dan geldikleri tespit edildi. Bu da bölgenin Güney İtalya ve Yunanistan’dan göç aldığını gösteren somut bir kanıt.

Anlatımların farklı yorumlanması

Son dönemde Bronz Çağı’nın çöküşü konusunda araştırmalar yapan artan sayıda bilim insanı ise bunun nedenlerinin farklı olabileceğini düşünüyor. Bu dönemde tarım üretimini etkileyebilecek bir kuraklık ya da büyük bir göçmen akınının yaşanmadığını ifade eden araştırmacılara göre III. Ramses’in yazıtlarının dikkatli incelenmesi ve buradaki bilgilere temkinli yaklaşılması gerekiyor.

2018 yılında yapılan bir araştırma sonucu ortaya atılan bir yoruma göre III. Ramses yazıtlarında Deniz Halkı savaşçılarının Hititlere bağlıydı olduğu ifade edilmişti. 2022 yılında yapılan bir araştırma ise Mısırlıların Deniz Halkı Savaşçılarını bir ordudan ziyade bir korsan koalisyonu olarak tanımladığını öne sürüyor.

Bazı araştırmacılar da firavunların tarih anlatımlarının çok tek taraflı olduğunu ve gerçekten yaşanan tarihsel olayları yansıtmayabileceğini ifade ediyor. Hatta daha da ileri giderek bu savaşçıların Miken Uygarlığı ve Ugarit’in yıkımıyla bir ilgisi olmayabileceğini de ifade ediyorlar. Bu teoriye göre yönetici sınıfların giderek artan bir şekilde despotikleşmesi nedeniyle bu şehirler yerleşik halklar tarafından saldırıya uğramış olabilir. Yani her alandaki yıkımın tek bir nedenden değil, yerel ve birbirinden oldukça farklı nedenlerle yaşanmış olması muhtemel.

Miken Uygarlığındaki yıkımın 15-20 yıl gibi bir süreden ziyade 50 yıldan fazla bir süre aldığını belirten bazı araştırmacılar, buna tek bir akut krizin neden olmadığı görüşünü savunuyor.

Toplum egemen sınıflar olmadan yaşamak istemiş olabilir

Bronz Çağı çöküşü konusundaki bu teori en radikal görüşlerden biri olarak nitelendiriliyor. Her ne kadar günümüzden bakıldığında büyük sarayların olmadığı, zenginliklerin bulunmadığı bir toplumdan, basit bir toplum yapısına geçilmesi bir yıkım olarak gözükse de bu durum dönemin insanları için arzu edilen bir dönüşüm olabilir. Yıkımın aşağı yukarı aynı idari yapıdaki geniş bir coğrafyada bulunan egemenlikleri etkilemesinin de bunu bir kanıtı olarak gösteriliyor.

MÖ 1150 yılında Bronz Çağı uygarlıklarının önemli bir bölümü yıkılmış geri kalanları ise çok zayıflamıştı. Bu tarihten sonra yazılı kanıtlar bir anda kesildi ve 600 sene bizim için karanlık bir dönem olarak kaldı. Bu döneme ait büyük mimari eserler, yazıtlar bulunmadığı için ne olup ne bittiği konusunda çok fazla bir fikrimiz yok.

Bronz Çağı çöküşü konusunda hala öğreneceğimiz çok şey var. Bu konuda yapılan arkeolojik araştırmalardan yeni sonuçlar geldikçe “Deniz Halkı” konusunda daha çok şey öğreneceğiz. Şu anda bildiğimiz tek şey bu halkın hiçbir zaman işlenmemiş bir “suçun” faili olarak gösterilmiş olabileceği.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.