Bu coğrafya sahipsiz değil

Dêrsim, doğa için nöbet
- Dêrsim köylüleri, 5 aydır sürdürdükleri nöbete ara vermeleri üzerine Sekasur'a gelen maden şirketi elemanlarını kovdu. Zeve köyünden Şahin Kıt, "Bu coğrafya sahipsiz değil" dedi.
Dêrsim'in Xozat (Hozat) ilçesi Bargini köyü ile Pêrtag (Pertek) ilçesi Zeve, Orcan ve Desiman köyleri arasında bulunan Sekasur mezrasındaki 2 bin 200 dönümlük alanda pomza ve kum ocağı kurulmak istenmesine karşı tepkiler devam ediyor. Soğuklardan dolayı yurttaşların eylemlerine ara vermesini fırsat bilen maden şirketi elemanları, Sekasur'da ölçüm yapmaya çalışırken, köylülerce kovuldu. Yurttaşlar, "Topraklarımıza sahip çıkacağız" dedi.
Dêrsim Katliamı'nda yaşamını yitirenlerin 2016'da kimlik tespitinin ardından kemiklerinin defnedildiği alanda maden ocağının açılmak istenmesi, yakınlarını kaybedenlerin tepkisini çekti. Baran ve Canan ailelerinden 11 kişiye ait anıt mezarın bulunduğu ve köylerin ortak kullanım alanın olduğu bölgede başlatılan nöbet eylemi 5 aydır sürdürülüyor. "Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir" raporu verilen Arven Doğu Yapı İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketi'nin tepkiler nedeniyle yavaşlattığı çalışmalarına hız vermesi, bölge sakinlerini harekete geçirdi. Soğuk havalar nedeniyle 5 gün ara vermeleri üzerine şirket çalışanları gelip alanda ölçümler yapmaya başladı. Bunu duyan bölge sakinleri, maden ocağı açılmak istenen alana giderek şirket çalışanlarını kovdu.
Bunun üzerine Hozat Pertek Sekasur Doğa ve Çevre Koruma Platformu öncülüğünde bir araya gelen yurttaşlar, ara verdikleri çadır nöbetine yeniden devam etmeye başladı. Nöbete başlayan yurttaşlar, topraklarını korumakta kararlı olduklarını belirterek, başlattıkları nöbet eylemini sonuç alıncaya kadar devam ettireceklerini söyledi.
Kış kıyamet de olsa
Zeve köyünden Şahin Kıt, mücadelelerini sonuna kadar götürmeye kararlı olduklarını söyledi. Kıt, "Halen buradayız. Bizi bıktık, bıraktık sanmasınlar. 5 yılda sürse çevre halkı, sendikalar ve platformumuzla direnmeye devam edeceğiz. Bu coğrafya ve doğa sahipsiz değil. Türkiye'nin dört bir tarafından sermayeye peşkeş çekilen doğanın yok edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Herkesin buna dahil olmasını, mücadelemize güç katmasını istiyoruz. Bizden sonra gelenlere güzel bir doğa bırakmak için kar kış kıyamet de olsa mücadeleyi sürdüreceğiz" diye konuştu.
Toprağımızı koruyacağız
Hava koşullarından dolayı çadırı söktükleri gün madencilerin alana gelip işaretlemelerde bulunduğunu ifade eden İsmail Koyun, şunları söyledi: "Biz de çadır nöbetini sürdürme kararı aldık. Direnmeye devam edip bu toprakları madencilere bırakmayacağız. Sürekli nöbet halinde olup topraklarımızı koruyacağız. Bu iş nereye kadar giderse bizler mücadeleyi o noktaya kadar götüreceğiz. Burada yaşayanların çoğunluğu hayvancılıkla geçiniyor. Burası dört köyün merası sayılıyor. Bu mera ölürse hayvancılık da ölmüş sayılıyor. Bizim geçim kaynağımızı elimizden almak istiyorlar. Bizler burada kalabilmek için mücadele ediyoruz."
Sonuç alıncaya kadar mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Hasan Besler, "Doğa savunucuları olarak uzun süredir buradayız, burada olmaya devam edeceğiz. Madenlere ve bunun gibi çetelere de izin vermeyeceğiz" diye konuştu.
Geçit vermeyeceğiz
Arazide maden çalışmaları yapıldığı takdirde doğanın tahrip olacağını belirten Nazım Makal, şöyle devam etti: "165 gündür burada çadır nöbeti tutuyorduk. Bundan sonra da devam ettireceğiz. Halkımızla, köylülerimizle birlikte madencilere geçit vermeyeceğiz. Verdiğimiz arayı fırsat bilip gelip ölçüm yapmaya çalıştılar. Bizler engel olduk. Burada maden yapılırsa bu doğa yok olmuş olacak. Dolayısıyla burada hayvancılık da yapılamayacak. Bunun sonucunda göçte başlar. Maden şirketleri bu şekilde durmuyor, sahalarını genişletmeye çalışıyor. Bununla birlikte yaşam alanımızı yok edecekler."
Yok etmekten vazgeçsinler
Mahkemeye itirazda bulunduklarını ve henüz bir karar gelmeden şirket çalışanlarının alanda çalışma yapmak istediğini hatırlatan Hıdır Rüzgar ise şöyle konuştu: "Buradan duyarlı herkese çağrıda bulunuyoruz. Burada nöbet tutuyoruz ama bu bölgede yol boyunca herhangi bir çalışmaya şahit olurlarsa bizlere haber versin ve buna engel olsunlar. Bu insanlara mesajımız şu; bizim dedelerimiz yüzyıllardır bu topraklarda yaşadı. Sürgünler, ölümler dayatıldı ama buna rağmen torunları olarak bizler burada yaşamaya devam ediyoruz. Üç dakikada atılan imza ile buraya sahip olup, burayı yok etme fikrinden vazgeçsinler. Para adına her şeyi yok edecek bir çalışma içerisindeler. Biz buranın yok edilmesine asla izin vermeyeceğiz."
Dedesinin 1826'da sürgün yaşadığını ve 40 yıl sonra geri döndüğünü ifade eden Hıdır Rüzgar, "Evlerimiz yandı, 15 sene sonra biz yine geri döndük. Bu kadar yaşanandan sonra bizler hala buradayız. Bizden sonra torunlarımız sahip çıkacak. Ne yaparlarsa yapsınlar biz buradayız. Hangi ahlakla bunu yapıyorlar. Oysa bu toprakların insanı olarak biliniyorlar. Kış mevsiminde buradayız. Bunu sebep olan onlar bir türlü doğru mesajı almıyorlar" dedi. DÊRSIM
* * *
Maden ocağına karşı palamut
Xana Axpar'ın Goma Hûsika Mahallesi'nde maden ocağı açılmasını protesto eden ekolojistler, siyasetçiler ve bölge sakinleri maden alanına palamut ekti.
Amed Ekoloji Meclisi, Amed'in Xana Axpar (Çınar) ilçesine bağlı Goma Hûsika kırsal mahallesinde, OYAK Çimento'nun pomza madeni açmasını protesto etti. Mahallede yapılan eyleme Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan Milletvekili Sinan Çiftyürek, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Ruçem Vefa Elyakut, Pasûr Belediyesi Eşbaşkanı Murat Ay, Xana Axpar Belediyesi Eşbaşkanı Şerif Arzu ile çok sayıda yurttaş katıldı.
Burada konuşan DEM Parti Milletvekili Sinan Çiftyürek, iktidarın Kürdistan’da yürüttüğü politikalara dikkat çekerek, "Eğer bir yerde maden varsa o maden stratejiktir. Eğer o maden kamu yararınaysa; oranın hakkını şirkette veriyor. Şirket orada kanun, nizam tanımadan gidip oraya kuruluyor. Diyelim ki zeytin bahçesinde ya da üzüm bağının altında kömür varsa ve eğer o kömür stratejikse izin istemeden karar hakkı tanımadan maden ocağını kuruyor. Bu tür şirketlere süper izin verilmiş oluyor. İstedikleri yere maden ocağını kuruyorlar" dedi.
Konuşmaların ardından OYAK Çimento'nun Pomza maden sahasına palamut ekildi. AMED
* * *
Ava Spî için protesto
Kayyum döneminde Alevi inancının kutsiyet atfettiği Mûş'un Gimgim (Varto) ilçesindeki Ava Spî'nin ilçenin su ihtiyacını karşılamak üzere yatağını kurutacak şekilde hazırlanan proje protesto edildi.
Wan Ekoloji Derneği öncülüğünde düzenlenen protestoya Goşkar Ekoloji Derneği ve Demokratik Alevi Derneği (DAD) Muş Şubesi üyeleri katıldı. Ava Spî'nin yatağının uzandığı Goşkar Vadisi'nde yapılan açıklamada, konuşan Goşkar Ekoloji Derneği Başkanı Rıza Altun, "Geçtiğimiz Haziran ayında belediyemiz, kutsal inanç merkezimiz olan Goşkar Vadisi’ne ve vadide bulunan Ava Sipî'ye müdahalede bulunmuş, doğada ve inanç merkezlerimizde çeşitli tahribatlara yol açmıştır. Belediyemiz, 2018 yılında kayyum tarafından çizilip onaylanan kurutma projesini hayata geçirmek istemiştir. Bu girişime karşı Goşkar Ekoloji Derneği, köy halkı, devrimci demokrat kurumlar ve duyarlı yurttaşlarımız hızlıca sürece müdahil olmuş, doğamızı, inancımızı, kültürümüzü ve ortak yaşam alanlarımızı korumak için demokratik tepkilerini kararlılıkla ortaya koymuştur" dedi.
Sürecin toplumsal anlamda incitici olduğunu belirten Altun, şöyle devam etti: "Kültürümüze ve inançlarımıza karşı hassas davranmasını beklediğimiz, halk iradesinin temsilcisi olarak gördüğümüz belediyemizin bu tutumu hepimizde derin bir üzüntü yaratmıştır. Ancak mücadelemizde yalnız değildik. Sürecin tıkandığı kritik noktalarda müdahil olan DEM Parti bölge milletvekilleri, DEM Parti inanç ve ekoloji komisyonlarında görev alan değerli canlar ve bölgenin en güçlü ekoloji hareketi olan Mezopotamya Ekoloji Hareketi'nin desteğiyle, bu yanlış uygulama şimdilik durdurulmuştur."
Gösterilen dayanışmanın hem doğa hem de inançlar açısından önemli bir kazanımla sonuçlandığını ifade eden Altun, projenin tamamen iptal edilmesi için mücadeleye devam edeceklerini belirtti. Altun, "Doğamıza, inancımıza, kültürümüze ve ortak yaşam hafızamıza sahip çıkmanın güçlü bir sembolüdür" dedi. Açıklama, alkışlarla son buldu. MÛŞ










