Çocuklarının mücadelesini omuzladılar

Mersin Adalet Nöbeti

Mersin Adalet Nöbeti

  • Çocuklarının mücadelesini omuzlayan anneler, ilerleyen yaşları ve kronik hastalıklarına rağmen mücadeleden geri durmuyor.

ERDOĞAN ALAYUMAT / MERSİN

Meryem Erbey, Raziye Söner, Maşallah Şakar, çocukları sayesinde kendilerini yeniden var eden annelerden. Çocuklarının yasını tutmak yerine mücadele etmeyi tercih etti. Sürgün, baskı, ölüm ve hasret dolu yıllar birçok Kürt annesinin kaderi oldu. Barış Anneleri, bu kaderi değiştirmek için Kurdistan’ın dört bir yanında mücadele ediyor. Tutsakların başlattığı açlık grevlerini sahiplenmek için eyleme geçen anneler, aylardır Adalet Nöbeti ile hem cezaevlerine ses veriyor hem de toplumun dikkatini çekiyor. Mersin’de Adalet Nöbeti’nde olan anneler, tecrit ve inkar siyasetinden vazgeçilmediği müddetçe, mücadeleyi daha büyüteceklerini söylüyor.

Türk cezaevlerindeki PKK ve PAJK’lı tutsakların, “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım’da başlattığı dönüşümlü açlık grevi, 95. gününde. Tutsak yakınları öncülüğündeki Adalet Nöbeti de 8 kentte devam ediyor. Mersin’in Akdeniz ilçesindeki Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (Çukurova TUAY-DER) binasında 86 gündür Adalet Nöbeti’ni sürdüren annelerden Meryem Erbey, Raziye Söner ve Maşallah Şakar ile görüştük.

 

Meryem Erbey

 

Yas yerine mücadele

Meryem Erbey, 1975’te Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Bayramlı köyünden Mersin’in Toroslar ilçesine göç etti. Aile, akrabaları Reşit Erbey’in 1993’te Mersin’de polis ile girilen bir çatışmada şehadetinin ardından devletin hedefi haline geldi. Oğlu Mesut ile kızı Halime, 2001’de gerillaya katıldı. Kızı Zozan da 2003’te onları takip etti. Oğlu Mehmet Erbey ise 13 yıldır tutsak. Bir oğlu da Avrupa’ya göç etmek zorunda bırakılan Meryem Ana, yas tutmak ya da evinde oturmak yerine çocuklarının mücadelesini devralarak Mersin Barış Anneleri Meclisi’nde mücadele ediyor.

Artık gözyaşı istemiyoruz

Meryem Ana, 86 gündür devam eden Adalet Nöbeti’nde ve nedenini şöyle özetliyor: “Türk devletinin Önderliğimiz üzerinde sürdürdüğü tecrit politikasından vazgeçmesi gerekiyor. Adalet ve barışın sağlanması için gerekli müzakereler başlatılmalı. Biz anneler artık gençlerin cenazeleri üzerinde gözyaşı dökmek istemiyoruz. Artık Kürt ve Türk gençleri ölmemeli. ‘Ben insanım’ diyen herkesin savaşa karşı çıkması gerekiyor. Demokrasi, adalet ve barış istemeye devam edeceğiz, bu hakkımız içn mücadeleden de sakınmayacağız.”

 

Raziye Söner 

 

Devlet, baskısıyla peşlerinde

Raziye Söner (58) de devlet baskısından kaynaklı Mersin’e göç eden annelerden. Amed’in Farqîn ilçesinden olan Söner Ailesi, devletin koruculuk dayatmasını kabul etmedikleri için evleri 1994’te devlet tarafından yakılınca Mersin’e göç etmek zorunda kaldı. Raziye Ana, oğlu Azad Söner gerillaya katıldığından beri haber alamıyor; yaşayıp yaşamadığını da  bilmiyor. Mersin’de sürekli polis baskınlarıyla uyanan aile fertleri, gözaltına alınarak işkenceye maruz kaldı. Mersin içinde sürekli evlerini taşımak zorunda kaldılar, ancak ev baskınlarının ardı arkası kesilmedi. Raziye Ana, 2016’da evi basılarak gözaltına alındı, bir hafta sonra çıkarıldığı Mersin Sulh Ceza Mahkemesi’nce “Örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla tutuklanıp Tarsus T Tipi Cezaevi’ne atıldı. Cezaevinden çıktıktan sonra mücadeleye kaldığı yerden devam etti.

Biz de geri adım atmayacağız

Açlık grevindeki tutsaklara ses vermek için Adalet Nöbeti’ne başlayan diğer anneler gibi her gün 11.00’den 17.00’ye kadar nöbette. Raziye Ana, “Eylemimizin amacı tecridin son bulması ve tutsakların taleplerinin kabul edilmesi. Önderliğimizden bir haber almak istiyoruz. Bir anne savaş isteyebilir mi? Biz anneler olarak barış için ömrümüzü vermeye hazırız, yeter ki barış gelsin. Biz barış dedikçe devlet daha çok savaşı büyütüyor ama devlet geri adım atmadığı sürece biz de geri adım atmayacağız. Barış mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz” diyor.

 

Maşallah Şakar 

 

Önce eşi, sonra kızı

Şırnak’ın Cizre ilçesinden 26 yıl önce Mersin’in Akdeniz ilçesine göç etmek zorunda kalan Maşallah Şakar da (57) yaşamını barış mücadelesine adamış annelerden. Maşallah Ana’nın kızı Hazine Şakar (Canda Gabar) 1990’da gerillaya katıldı ve 7 yıl önce Metîna’da şehit düştü. Eşi haftalarca süren ağır işkencelerden sonra 10 yıl hapis cezası verilerek cezaevine atıldı; 2001’de tahliye edildi, ancak işkence ve cezaevinin yarattığı tahribat sonucu 2014 yılında hayata veda etti.

Eşinin vefatından birkaç yıl sonra bu kez kızının şahadet haberini alan Maşallah Ana, kızının cenazesini almak için Cizre’ye giderek zor da olsa kızının cenazesini almayı başardı. Türk devlet güçleri, defin ardından taziyeye saldırdı. Tepki gösteren Maşallah Ana’ya saldıran polis, gözaltına aldı. Maşallah Ana hakkında “Devlet memuruna hakaret etmek, polise mukavemet ve örgüt propagandası yapmaktan” açılan dava devam ediyor.

İmralı kapıları açılsın

Adalet Nöbeti’nde oldukları için polis tarafından baskı gördüklerini belirten Maşallah Ana, şunları dile getiriyor: “Yıllardır Önderliğimizden haber alamıyoruz. Tek talebimiz İmralı kapılarının açılması. Önderliğimiz özgürlüğüne kavuşmadan bizler de mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Bu sorun, aynı zamanda tüm Kürtlerin ve tüm Türkiye’nin sorunu o yüzden herkesin elini taşın altına koyma zamanı geldi.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.