Dersim Festivali...
Demir ÇELİK yazdı —
- Her seferinde egemenlikçi sistemin hışmına uğrasa da, tarihi direnişçi çizgisinden ödün vermeyerek, enbiyaların ve evliyaların kutsal mekânı olmuştur Dersim. Onun bu tarihselliğini bilince çıkarmak ve tarihsel bilinçle festivale yaklaşmak hepimizin en temel duyarlılığı olmalıdır.
14. Avrupa Dersim Kültür Festivali 24-25 Mayıs'ta gerçekleşti. 'Raa (Reya) Heq Yolumuz, Soykırıma Direnmek İkrarımız!' şiarı ile gerçekleşen Dersim Festivali, sonrası yıllarda daha nitelikli ve daha kapsamlı festivallere vesile olmasını diliyorum.
Herşeyden önce Dersim neresidir? Dersim deyince ne anlamamız gerekiyor sorularına yanıt olmamız daha büyük başarıların kalkış noktası olacaktır diye düşünüyorum. Birçok kişi ve kesim Dersim denilince bugünkü Tunceli ilini ve il sınırlarını anlıyor. Böyle anladıkları ve öyle bildikleri için soruna ve sürece ilgisiz kalabiliyor ya da beni ilgilendirmiyor diyerek uzak durabiliyor. Halbuki, Tunceli ismi 1935'te Kemalist devlet tarafından kullanılmaya başlanır. "Çıbanbaşı" diyerek Dersim'de soykırıma hazırlanan Türk ulus devleti, yapacağı zulmün büyüklüğünü ifade etsin diye “tunç” ile “eli” kelimelerini birleştirerek, Tunceli ismini türetir. O tarihe kadar Mameki olarak bilinen yerleşkeyi il merkezi olarak tayin eder ve oraya Tunceli der. Ancak Dersim'den bizim anladığımız ve bildiğimiz; Tunceli ili ile sınırlı olmayan çok daha geniş ve tarihi coğrafyanın adı ve bu coğrafyada yaşanan ve yaşatılan siyasal, sosyal, kültürel, inançsal ve ekonomik yapım ve yaratım faaliyetleridir. Kuzey Batı’da Koçgiri'ye, Güney Batı’da İslâhiye-Nizip'e, Kuzey Doğu’da Ardahan Göle'ye, Doğu'da Varto-Hınıs-Tekman'a kadar uzanan geniş coğrafyada yer alan il ve ilçeleri kapsar.
M.S 640’a kadar bu geniş coğrafyada Raa(Reya) Heq inancından insanlar ağırlıklı olarak yaşarlardır. Hz. Ömer döneminde Kurdistan'ın işgalinden bugüne gelinceye kadar (Emevi, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı, Türk) devletlerinin müdahaleleri ile bu coğrafyada yaşayan otantik doğa inanç sahipleri, hızla yabancılaşmaya ve başkalaşıma uğratılarak bugünlerin yaşanmışlığına neden olunur. Ulus devletin bu geniş coğrafyayı illere, illeri ilçelere, ilçeleri kasaba ve köylere bölmesi ve her birine idari statü vermeye başlaması ile birlikte daha önceden inançta yaşanan yabancılaşma, kimlik ve kültürde de yaşanmaya başlar. O nedenle birçok kesim doğduğu köyü, ilçeyi ve ili esas almakta, kendisini bu kimlikle tanımlamakta ve tanıtmakta, parçası olduğu tarihi Dersim kimliğini ya yadsımakta ve kabul etmemektedir. Binlerce yıllık müdahaleler sonucu oluşan bu olumsuz verili koşullarda Dersim'in dilini, kimliğini, kültürünü ve inancını sahiplenmek ve savunmak bizler için hayati konu olmaktadır. Bizi aşiretler, mezhepler, dinler üzerinden bölenler, coğrafi olduğu kadar idari ve siyasi olarak bölmeye kalkışınca, ortak kimliğimiz dumura uğratılmış oluyor.
Egemenlikçi devletli sistemin bu operasyonları esası ile coğrafyaya yaklaşmak yerine, kadim Dersim coğrafyasında yaşatılan değerler bütünü ile hareket etmek festivale karar verenlerin temel gerekçesiydi. 14. Avrupa Dersim Kültür Festivali'nin de, önceki yıllarda gerçekleştirilen festivallerin de amacı; kadim coğrafyamızın devlet ve iktidar dışı toplumsallığının ahlaki ve politik değerlerini evrenselle buluşturmak, kültürel soykırıma karşı dilimizi, kimliğimizi, kültürümüzü ve inancımızı korumak ve yarınlara taşırmak olmuştur. Kürt süreğinin 12 Pir Ocax Pirleri, Dersim coğrafyasındaki talip topluluklarının dilsel, kimliksel, kültürel ve inançsal ihtiyaçlarını karşılamak üzere onları hak, adalet ve barışta buluşturmak için yola koyulurlardı. Hiyerarşi dışı, demokratik, ekolojik ve cins özgürlükçü anlayışıyla her seferinde egemenlikçi sistemin hışmına uğrasa da, tarihi direnişçi çizgisinden ödün vermeyerek, enbiyaların ve evliyaların kutsal mekânı olmuştur Dersim. Onun bu tarihselliğini bilince çıkarmak ve tarihsel bilinçle festivale yaklaşmak hepimizin en temel duyarlılığı olmalıdır.
Gerek düzenleyen kurumlar gerekse destekleyen kurumlar, yetmezliklerine ve yetersizliklerine rağmen bu ilkesel yaklaşımla festivale değer katmaya çalışmış, yarınlara umut tazelemişlerdir. Devlet ve iktidar dışı halkın festivalinin sadece müzik şöleni olmayacağından hareketle sosyal, kültürel ve siyasal aydınlanmayı yaşatmaya çalışılmış. Sanat, edebiyat, resim, folklor, masal, hikâye, nefeslerimiz ve deyişlerimiz yanı sıra Alevi inancının temel kurumları olan Cem, Müsayip ve Kirveliğin tarihsel misyonları ortaklaşılmış, ikrar ve ikrarlaşmanın inancımızdaki önemi dile getirilmiştir. Köklerinden, kutsal mekanlarından koparılan, diaspora toplumu olan biz Dersimlilerin bu bilinç ve duyarlılıkla sürece yaklaşmamız, kültürel soykırıma karşı dilimizi, kimliğimizi, kültürümüzü ve inancımızı sevmemiz, sahiplenmemiz ve korumak için örgütlenmemiz hayati konu olmuştur. Bunu da daha kapsamlı, içi ve içeriği daha zengin, çeşitliliğin ve çokluğun hayat bulacağı yeni buluşma ve ortaklaşmaları çoğaltarak ve çeşitlendirerek başarabiliriz.