Direnmezsen ruhun yok edilir

Ahmet Hüseyin

Ahmet Hüseyin

  • Ömrünün büyük bölümünü cezaevinde geçirdikten sonra doğduğu Rojava'ya geri dönen Ahmet Hüseyin, "Cezaevinde direnmezsen ruhun yok edilir” dedi.

Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde (DGM) 1990'lı yıllarda yargılanan ve müebbet hapis cezalarına çarptırılan bazı tutsakların tahliyeleri sürüyor. 52 yaşındaki Efrînli Ahmet Hüseyin de tahliye edilen tutsaklardan. Hüseyin, 1992'de henüz 21 yaşındayken Maraş’ta tutuklandı. Malatya'daki DGM'de yargılandı ve “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Hüseyin, tutuklandıktan sonra Bartın’a, daha sonra Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ne sürgün edildi. 6 Ekim’de ise tahliye edildi. Tahliye sonrası Kocaeli Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) gönderilen ve 12 gün boyunca burada tutulan Hüseyin, Grê Spî’de çetelere teslim edildi. Hüseyin, bir gün sonra serbest bırakılınca Kuzey-Doğu Suriye'ye geçti.

Yaşamının büyük bir bölümünü cezaevinde geçiren Ahmet Hüseyin, MA'dan Rukiye Adıgüzel'in sorularını yanıtladı. Uzun söyleşiden bazı bölümler şöyle:

Teslimiyet ve ihanet dayatılıyor

Tutsaklara “Ya teslim olacaksın, ya öleceksin” diyorlar.  PKK’nin öncü kadrolarından Kemal Pir, ölüm döşeğinde gözleri görmediği zaman doktor,  “Kemal gözünü kurtaracak zaman var. Gel gözlerini kurtaralım” diyor. “Sen namussuzluğu kabul edeyim istiyorsun. Gözsüz bir Kemal, gözlü ve namussuz bir Kemal’den daha iyidir” diye yanıt veriyor. Kabul edersen geri dönüşü olmaz. Cezaevindeki arkadaşların birçoğu bu bilinçte yaşam sürüyor. Koca bir ömrü halkımız için yattık. Önder Apo bugün halkı için cezaevinde nasıl direniyorsa arkadaşları da onun gibi direniyor. Bugün Önder Öcalan teslimiyeti kabul etmediği için tecrit uygulanıyor. Düşmanca politikalar yürütüldüğü için arkadaşlarımız şehit düşüyor. Önder Apo’nun felsefesini bilenler, ölseler bile teslimiyeti, ihaneti asla kabul etmez. 

Büyük bir irade ve tutku

Şüphesiz 30 yıl beni ayakta tutan şey Önder Apo’nun felsefesi, şehitlerimiz ve halkımızın direnişiydi. Büyük bir irade ve tutku istiyor cezaevi koşullarına dayanmak için. Bunlar olmazsa 30 yıl geçmez. Cezaevinde direnmezsen ruhun yok edilir. 30 yıl Önder Apo’nun felsefesini ve parti çizgisini esas aldım. Ne kadar eksikliğimiz olsa da o hattan çıkmadım. Elime fırsat geçtikçe kendimi geliştirmeye çalıştım. Yazılar, şiirler yazdım, resim çizdim. Hikaye ve romanlar yazdım. 

Bizden sağlığımızı aldı

30 yıl bizden sağlığımızı ve ömrümüzü aldı. Daha çok mücadeleyi, Önderliğin ideolojisini, Kürt ve insanlık tarihini, kadın mücadelesini, özgürlüğünü öğretti. Aslında tutukluluğum 30 yıl 13 gün. Çünkü 12 gün GGM'de kaldım. Orası zindandan daha kötüydü. Bir gün de çetelerin elinde kaldım. O yüzden 30 yıl 13 gün. O 13 gün, kötüydü. Orada her milletten insan var. GGM'de hiçbir insan hakkı yok. İstediğin bir şeyi onlar istemiyorsa, özel güvenlik işkence ediyor. Herkesi hakaretle, küfürle korkutmaya çalışıyorlar. Beni çetelerin eline teslim ettikleri zaman çete, “Nereden geliyorsun, niye geliyorsun?” diye sordu. Ben de, “Buralıyım, beni geri gönderdiler” dedim. Fazla bir şey demediler. Sadece 14 kişiyi küçük bir odaya koydular. İçlerinde tek siyasi olan bendim. 24 saatin sonunda bıraktılar.

Gerçek mi, rüya mı?

Cezaevinden çıktıktan sonra Rojava’ya gittim. Arkadaşlarımı bir arada gördüm. Bu duruma kolay kolay inanılamıyor. 30 yıl içeride 30 arkadaşla kalıyorsun, dışarıya çıkınca on binlerce insanı görüyorsun. Her biri ayrı bir coşkuyla seni karşılıyor. O yüzden insan 'gerçek mi, rüyamı?' diye kolay kolay inanamıyor. Dışarıda olanlardan haberimiz oluyordu. O yüzden şok geçirdiğim bir şey oldu, diyemem. Kardeşim ve oğlu beni karşılamaya gelmişti. Yeğenimi tanıyamadım. Başka bir genç de “Apo (amca) nasılsın?” diye sordu. Anladım ki yeğenimdir. 

Beni gönderen, karşıladı da

30 yıl önce gördüğüm yurtsever arkadaşlarımı gördüm. Bir tesadüfü anlatmak istiyorum; 30 yıl önce beni Türkiye’ye geçiren arkadaş, yine 30 yıl sonra beni karşılamaya gelmişti. 30 yıl gördüğüm arkadaşlarımla geçmiş anıları hatırladık, konuştuk. O dönemin arkadaşlığını, hayatını, anılarını hatırladım. Bir aya kadar da her şey hayal gibi geldi. Bir ayın sonunda gerçek olduğunu anladım. Çıktıktan sonra Rojava’daki inşayı nasıl ileriye taşıyabiliriz diye çok düşündüm. İnsan bunları daha çok düşünüyor. İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.