Evîn’in hikayesi: Devrim, aşk ve gelecek

Kadın Haberleri —

Evîn Murad Ebdo

Evîn Murad Ebdo

  • Yoldaşı ve eşi Ferhad Dêrik’in şehit düştüğü haberini aldığı anda tek bir gözyaşı dökmedi. Düğünlerinde yakamadıkları kınayı ellerine yaktı, eşinin kıyafetlerini kuşandı ve cenazesini omzunda taşıyarak zılgıtlarla defnetti. Evîn Murad Ebdo’nun duruşu Kürt halkının direnişinde yeni bir temsile dönüşen şehit uğurlamalarının son örneği. 

 

FELEKXAN SERHAT

Her sabah yaptığım gibi ajanslardan haberleri tararken, Dêrik’teki bir şehit uğurlamasında askeri kıyafetler giyip cenazeyi omuzlayan bir kadının görüntüsü dikkatimi çekti. Ellerine kına yakmış, gözünden yaş yok ve zılgıtlar çekiyordu. Evîn Murad Ebdo’ydu adı. Gencecik bir kadın, 28 yaşında ve 3 çocuk annesidir Evîn.

Omzunda taşıdığı ise Türk devletinin 27 Ekim’de Rojava’nın Dêrik kentine yaptığı SİHA saldırısı sonucu şehit düşen Demokratik Suriye Güçleri (QSD) komutanlarından Ferhad Dêrik’ti (Şiblî Şiblî). Evîn’in yoldaşı, arkadaşı ve büyük aşkı.

O gün ajanslara düşen görüntüler, aslında yıllardır süren soykırım saldırılarına rağmen Kürt halkının mücadele alanlarında ortaya koyduğu yaşam biçiminin, alışılagelen “yas tutma” kültürünü de dönüştürdüğünü gösteriyordu. Şehit düşen gerilla veya savaşçıların uğurlaması ve yas tutma süreçlerinde gerçekleşen bu dönüşümün öncüsü ise kadınlar. 

Evîn’in hikayesine geçmeden önce, yine aynı aileden olan ve bir yıl önce (17 Haziran 2022) Süleymaniye’de T.C.’nin SİHA saldırısı sonucu şehit düşen, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkan Yardımcısı Ferhad Şiblî’nin cenaze töreninden de benzer görüntüler basına yansımıştı. Cenazesi Başûr’dan Sêmalka Sınır Kapısı üzerinden Rojava’ya geçtiğinde çiçeklerle süslenmişti. Annesi Şêrîn Emer, oğlunu toprağa verinceye kadar gözyaşı dökmemiş ve tilililerle uğurlamıştı. Kadınların öncülük ettiği bu yeni ritüel, gidenlerin bıraktığı mirasın süreceğinin en somut örneği. Kadınlar burada duruşuyla Kurdistan ve dünyadaki milyonlarca kadına güç veriyor. Evîn’in, cenaze törenine şahitlik edenlere hissettirdiği gibi… Hikayesini yazarken ben de bu gücü hissediyorum.

18 yaşlarında birbirilerini sevdiler

“Rojava Devrimi ‘kadın devrimi’ olarak biliniyor. Evet, herkes eline silah alıp savaşamaz ama burada arka plan çok önemli” diyor görüşmemizin başında ve anlatmaya başlıyor:

“Akrabayız, nene ve dedelerimiz kardeş, yani torunları olarak hayatlarımızı birleştirdik. Derîkliyiz, Şiblî ailesinin ekonomik durumu iyi olmadığı için daha önce Şam’a gidip çalışıyordu. Bir ara babasıyla Dêrik’e gelince gördüm onu, o zamanlar 18 yaşlarındaydık o benden 8 ay büyük. Birbirimizi sevdik. 

2011’de devrim başlayınca Şiblî de Dêrik’e döndü. 2014’te evlendik. Sema, Ferhad ve Destan adında üç çocuğum var. 2015’te Sema, 2016’da Ferhad doğdu. Destan ise henüz bir yaşını doldurmadı.”

Düğün yapmadılar

Şehit Şiblî ve Evîn evlendikleri sıra 11 şehit ilanı yapılır ve düğünlerini yapamazlar. Şiblî’nin ikizi Elî de şehit düşer. Daha önce tam 9 kez yaralanır. En son Serêkaniyê’de aracının geçişi sırasında çetelerin yerleştirdiği bomba sonucu şehit düşer.

Şiblî ailesinin 7 şehidi var. Şiblî Şiblî ,1990’da Heftanîn direnişinde, Elî Şiblî 1992’de Agirî’de, Şaha Seîd Şiblî 2004’te Xinêrê bölgesinde, Eli Şiblî (Şiblî Şiblî’nin ikizi) 2014’te Serêkaniyê’de, Îsam Şiblî 2015’te Şengal’de, Hisên Şiblî (Ferhad Dêrik) 17 Haziran 2022’de Süleymaniye’de ve Ferhad Dêrik (Şiblî Şiblî) 27 Ekim’de şehit oldu.

Daha güçlü olmuştu

28’inde ağır bir savaşa ve sürekli saldırılara tanıklık eden Evîn’e taziyedeki güçlü duruşunu sorduğumda, tüm gücünü yoldaşı olan eşinden aldığını söylüyor:

“O kadar savaş oluyordu, insanın aklına gelmeyecek türden vahşetler gördük. Ama ben tüm gücümü Şiblî’den alıyordum, ‘Benden daha güçlü olmuşsun’ diyordu. Bazen hamlelere gidiyor bir iki ay gelmiyordu, çok zorluk çekiyordum. Arkadaştık. Eve geldiğinde oyun oynuyor gibiydik. Yaşlarımız yakın olduğu için eğleniyor, iyi vakit geçiriyorduk.

 

Ferhad Dêrik (Şiblî Şiblî) cenaze töreni

 

Bakın bu benim kınam….

10 yıldır savaştaydı. Savaş koşullarında olabilecek her şeyi, ihtimalleri ve hayallerimizi dahi sürekli tartışıyorduk.  ‘Şehit düşersem kıyafetlerimi giyeceksin, tilili çekeceksin, şarkılar söyleyeceksin’ diyordu. Cenazesini süslemeden önce kınasını hazırlıyorduk, ‘Gelin! Biz düğün yapamadık, işte bu kınamdır’ diyordum.”

Ellerindeki kına henüz geçmemişti. Ellerini ekrandan gösterdiğinde hüzünle gülümsüyordu.

“Haberi ilk aldığım andan eve gelinceye kadar ağlamadım. Kimse gözyaşımı görsün, acısın istemedim. Şiblî ise… Sanki uyuyordu, yüzü ışıl ışıldı, ay gibiydi. Vasiyetini yerine getirdim. Kıyafetlerini giydiğimde onun kokusu vardı üstünde ve bu bana tarif edemeyeceğim bir güç verdi. O elbiseyi kuşanırken ayakta durdum, sanki elimde bir silah varmış gibi güçlü hissettim. Ve cenazeyi hastaneden Şehit Xebat Dêrik Şehitliği’ne kadar taşıdım. ‘Herkes Şiblî’nin eşi ne kadar da güçlü’ desin istiyordu. Aslında bir nevi bunu da yerine getirdim diye düşünüyorum.”