Evren Higgs alanında gerçeklik kazandı

Forum Haberleri —

  • Tıpkı Büyük Patlama sonucu varolan evrenin gerçekliği ve evreni yaratan Higgs alanında kütle kazanan parçacıklar misali, ezilenlenlerin mücadelesi de kendini eşitlikçi ve özgürlükçü temelde yaratma potansiyelini bağrında taşımaktadır.

Elif Akgül ATEŞ

2013 yılında Avrupa Partiküler Fizik Merkezi Cern’de yapılan deneyin esas amacı, maddenin kütlesinin nasıl oluştuğunu, maddenin yapısını ve maddeyi bir arada tutan kuvvetleri anlamaktı.

2019’da sonuçlanan deneyde, farklı parçacıklar Higgs alanıyla etkileşime geçerken, maddeye kütle kazandıran bozon diye adlandırılan parçacıkların açığa çıktığı görüntülendi.

Böylece Higgs mekanizmasının temel parçacıklara kütle kazandırdığı tespit edildi. Bu aynı zamanda Einstein’in özel görelilik teorisini ve dolayısıyla Big Beng evren modelini kanıtlıyordu.

Higgs bozonu 'Higgs alanı’ olarak tanımlanmaktadır. Higgs alanı, evrenin sahip olduğu tüm alanı ifade eder ve bu alanda Higgs mekanizması gerçekleşir.

Quantum dünyasında var olan tüm parçacıklar bu alan içerisinde hareket ederler.

Uzayın her yerini kaplayan ve görünmez bir alan olan Higgs alanında kütle kazanan parçacıklar, farklı hızlarda hareket ederek evreni şekillendirirler.

Bu teoriye göre, evrende varolan canlı cansız bütün varlıkların gerçeklik kazandığı Higgs alanında kendi devinim alanı vardır.

Varlıklar bu alanda gerçeklik kazandı. Yaşam döngülerini bu alanda sürdürmektedirler.

Bu alanla etkileşime geçerek kütle, dolayısıyla hacim kazanan parçacıklar atomları, dolayısıyla gezegenleri, yıldızları ve nihayetinde bizi oluşturdular.

Evrenin Büyük Patlama sonrası simetrik bir yapıya (tüm yönleri aynı) sahip olduğu tahmin edilmektedir.

Buna göre uzay genişleyip evren soğuduktan sonra bu simetri bozulup, evrenin döngüsünü sağlayan tek kuvvet yerini birden çok kuvvete devretti.

Cern’de, bilim insanları evrenin oluşum sırrına açıklık getirirken, dünyada var olan her maddenin anti maddesinin de olduğu, madde ve anti madde arasında tam bir simetri bulunduğunu kanıtladılar.

Günümüzde Quantum dünyasında katedilen keşifler, felsefi akımları yeni arayışlara ve paradigmasal değişimlere zorlamaktadır.

Bu anlamda Diyalektik Materyalist felsefe, evrensel varoluş döngüsüne açıklama getirirken, Quantum felsefesiyle örtüşmektedir.

Diyalektik ilkeye göre evren çelişkiler ve karşıtlıklar üzerine kuruludur. Maddenin iç dünyasında varolan enerji döngüsü, evrende yaşanan sürekli devinimin ateşleyici gücüdür.

Bu sirkülasyon sonucu gelişen değişim ve dönüşümler, sonsuz bağlantılar yumağıyla örülüdür.

Toplumsal sistemler tıpkı evrende olduğu gibi çok boyutlu çelişki ve çatışmalar ekseninde varlıklarını sürdürmektedir.

Bu çatışmaların yarattığı kaos, değişim ve dönüşümü mümkün kılan süreçleri örer.

Tıpkı evrende ilk oluşum esnasında var olan simetriyi kıran ve cisimlere kütle kazandıran Higgs alanında olduğu gibi, çok sayıda kuvvetin etkisi bu süreçleri bir ağ gibi birbirlerine bağlayarak, bileşkelerini oluşturur.

Bu kapsamda toplumsal yaşamın doğal işleyişi ile evrendeki işleyişin benzerlik içinde olduğu söylenebilir.

Toplumlar, varoluş temellerini şekillendiren ve sürekli birbirleriyle etkileşim içinde olan değerler ve olgular sisteminden oluşmaktadır.

Bu değerler ve olgular, tıpkı bir makinenin çarkları gibi devinir ve toplumsal yapının sürekliliğini sağlarlar.

Bireyler uzayda Higgs alanında varlık kazanan parçacıklar misali, toplumsal yapı içerisinde birbirleriyle iletişim ve etkileşime geçerek kimlik kazanırken, toplumu yaratarak ortak bir yaşam haritası oluştururlar.

Onları bir ağ gibi birbirine bağlayan toplumsal değerler, yaşamlarını anlamlılaştırır ve kimliklerini belirler.

Bu durum aynı zamanda toplumsal evrenin şekillenişinin gerçekliğidir ve evrensel bir dengedir.

Toplumların tarihine bakıldığında bu doğal dengenin egemenlerin sürekli müdahaleleriyle bozulduğu görülmektedir.

Bu egemenlikçi müdahaleler sonucu, yaşama canlılık ve çeşitlilik kazandıran bileşenler sürekli budanmış, doğal işleyişinden, özgürlük alanlarından uzaklaştırılmıştır.

Toplumları var eden farklı cinsel, inançsal, etnik kimlikler ve sınıfsal katmanlar üzerinden evrensel işleyiş yasalarına karşı ve zora dayalı şekillendirilen sistemler, toplumsal dengeyi bozarken, toplumların varlık alanlarını da yok etmektedir.

Oysa evrenin işleyiş yasalarında olduğu gibi, toplumsal yaşam da egemenlikçi müdahaleler aşılabildiğinde çeşitliliğe dayalı bir uyum ve denge içinde varlığını sürdürme potansiyeline sahiptir.  Bu anlamda her türden iktidarcı ve egemenlikçi müdahalelere karşı gelişen eşitlik ve özgürlük mücadeleleri, Toplumsal Higgs alanını anlamlandırarak hayat bulmasını sağlama rolü oynamaktadır.

Bu bağlamda günümüzde toplumsal mücadeleler de salt sınıf indirgemeci yaklaşımları aşarak, çeşitlilik içinde birliği  öncelemektedir. Tıpkı evrenin çeşitlilik içinde doğal işleyişine uyumlu olarak.

Tıpkı Büyük Patlama sonucu varolan evrenin gerçekliği ve evreni yaratan Higgs alanında kütle kazanan parçacıklar misali, ezilenlenlerin mücadelesi de kendini eşitlikçi ve özgürlükçü temelde yaratma potansiyelini bağrında taşımaktadır.

Maddenin ruhunu oluşturan devasa enerji döngüsü, evrene canlılık verir.

Evrendeki büyük çelişki ve çatışmalar, maddenin ruhunda bulunan özgürlük arayışının bir yansımasıdır.

Atomaltı parçacıkların hapsedebilecek güce karşı gösterdikleri reaksiyon, büyük patlamaların ve değişim dönüşümün de habercisi olur.

Kabına sığmayan, sürekli özgürlük arayışında olan bir enerjinin sezgi gücüyle yarattığı bir dünya…  Özgürlükler dünyası. Gerekli olan doğru bir fikir ve örgütsel önderliktir…

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın böylesi bir dünyayı yaratma hedefiyle geliştirdiği Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü felsefesi, toplumsal yaşamın doğal dengesine yönelik arayışlara önemli bir yanıttır…

Kaynakça

https://www.matematiksel.org/higgs-bozonu-nedir-neden-tanri-parcacigi-olarak-bilinir/

https://www.academia.edu/38278488/Marksizm_Materyalizm_ve_Kuantum_Mekani%C4%9Fi_%C3%87eviri

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.