Geri dönünce işgalin izi olmayacak

Kadın Haberleri —

Til Al-Semin Kampı

Til Al-Semin Kampı

  • Girê Spî’nin işgali ardından Til Al-Semin Kampı’na göç eden Kürt, Arap ve Türkmen kadınlar, 4 yıldır tüm zorlukların üstesinden birlikte gelerek güçleniyor. Topraklarına dönme umudu diri olan kadınlar, geri döndüklerinde işgalcilerin bıraktığı izleri birbirine yaslanarak silecek.

Toprağınıza, kimliğinize, varlığınıza ve kültürünüze düşman olan güçler yaşadığınız yeri işgal ettiğinde artık yeni bir yaşam başlar. Öncesi ve sonrası. Öncesi farklı renklerin olduğu mutlu anların kaldığı bir an iken, sonrası ise yeniden hayata tutunmak ve öncenin anılarına sahip çıkmak oluyor.

2019’da Türk devleti ve çeteleri tarafından işgal edilen Girê Spî’de tam da öyle oldu. Sosyal ve kültürel açıdan zengin bir yapıya sahip olan kantonda Kürt, Arap ve Türkmenler göç etmek zorunda bırakıldı. Kimileri farklı bölgelere ve ülkelere giderken kimileri ise Özerk Yönetim’in Reqa’da kurduğu Til Al-Semin Kampı’nda yerleşti. Kampa gelenler tıpkı Girê Spî’de olduğu gibi kültürünü yeniden yaşayarak, geçmişine sahip çıkmaya çalışıyor.

Kolektif kış hazırlığı

Jinha muhabiri Berçem Cûdî, kampı ziyaret ettiğinde Türkmen, Kürt ve Arapların yakın ilişki kurduklarını birbirilerinin dillerini konuşup, selamlaştığına tanıklık ediyor. Öte yandan kadınların kolektif biçimde kış hazırlığı yaptığını ve bir gün topraklarına dönme umudunu diri tuttuğunu kaydediyor.

Cûdî haberinde, “Gittiğimiz gün yağmur yağdığı için birçok çadır sular altında kalmıştı. Kadınlar birbirlerinin çadırlarını temizliyor, yağmur sularını çadırlardan çıkarıyorlardı. Çocuklar ortak bir dostluk içindeydiler, birlikte okula gidiyorlar, evde ve dışarıda oynuyorlar. Zor şartlarda yaşayan kamp çocuklarının dudaklarında bir gülümseme var ve kameraların etrafında toplanıp konuşmak istediklerinde coşkuları ortaya çıkıyor” diyor. 

4 yıldır her koşulda birlikteler

Kampta kalan kadınlar da işgalin öncesini ve sonrasını anlatıyor. Kürt olan Mircan Hecî İbrahim, “Türk devleti tarafından kanton hedef alınıyor ve şehir bombalanıyordu” diyerek, o dönem aralarında kadın ve çocukların da olduğu çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatıyor.

4 yıldır kampta yaşadıklarını ve bir araya gelerek zorlukların üstesinden geldiklerini kaydeden Mircan Hecî İbrahim, “Girê Spî halkı olarak tüm mevcut bileşenleriyle birlikte yaşıyoruz ve aramızda hiçbir fark yok. Bundan önce de birlikteydik ama bence kamptaki birlik daha güçlü ve birbirimizi daha iyi tanıdık” diyor.

Güçlü bağlar kurdular

Türkmen halkından Meha Mele ise de işgal edilen kentlerini yeniden inşa edeceklerinin altını çizerek, önceden evinin Hemam Al-Tükmen’de olduğunu söylüyor.

Meha Mele, “Çadırlarda olduğumuz doğrudur ama kampa gelen herkes kendisini Girê Spî'de hissediyor. Ülkeler binalar tarafından değil, insanlar tarafından inşa edilir. Girê Spî özgürleştiğinde kampta oluşturduğumuz bu imajı şehrimize taşıyarak işgalin izlerinden temizleyeceğiz” sözleriyle halklar arasında oluşturulan bağın ne kadar güçlü olduğuna işaret ederek.

Bir gün topraklarına dönme umudunu koruyan Mircan Hecî İbrahim ve Hema Mele’nin sözlerinden aslında işgal sonrası kurulan yaşamın kadınların emeğiyle güçlendiğini gösteriyor. Farklı halklarla dayanışma, birbirinin yaralarını sorma, derdine ortak olma ve birlikte yas tutarak işgalin izlerini temizleme vurgusu kadınların nerede olursa olsun tüm zorlukların üstesinden geldiğini hatırlatıyor. EYN ÎSA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.