İradesini kıramadı, teslim alamadı

Güler Tunç

Güler Tunç

  •  Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçesinde 14 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının üzerinden 6 yıl geçti. Kardeşi Orhan Tunç ile birlikte şehit düşmeden önce ‘Biz diz çökmedik ve çökmeyeceğiz. Halkımız bizimle gurur duysun’ diyen Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç ve arkadaşlarının bıraktığı direniş mirasına işaret eden ailesi, “Boyun eğmemek, bir slogan gibi gelse de aslında Kürt halkının iradesidir” dedi.  

 

“Kürt halkı boyun eğmez” sözünün öz yönetimle bir kez daha somutlaştığını vurgulayan Güler Tunç, “Ben ve Berxwedan’a büyük bir direniş mirası kaldı. Kalanların bu direnişi büyütmesi gerekiyor” dedi.

Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçesinde 14 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının üzerinden 6 yıl geçti. Cizre’de 2 Mart 2016’da sona eren 79 günlük yasak sırasında 10 bine yakın yapı zarar görürken, kent harabeye çevrildi. Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç’un “Biz diz çökmedik. Kalan insanların bizimle gurur duyması lazım” sözleriyle kentte yaşananlar hafızalara kazındı. Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanları Mehmet Tunç ve Asya Yüksel ile dedesiyle birlikte öldürülen Miray bebeğin de aralarında olduğu 177’si üç ayrı binanın bodrum katında yakılmak üzere 288 kişi katledildi. Bu veriler, ailelerin verdiği bilgiler ve yaptıkları başvurularda ortaya çıktı. Ancak yerle bir edilen şehirde katledilenlerin sayısı daha fazla. 

İnsan hakları örgütlerinin hazırladıkları raporlara göre; katledinlerin biri bebek olmak üzere 41’i çocuk, 22’si de kadın. Çocuklardan Cemile Çağırga, cenazesi üç gün boyunca dondurucuda bekletilmesiyle gündeme geldi. Kentte yaşananlara tepki göstermek için farklı kentlerden dayanışma için gelen onlarca öğrenci ile birlikte 177 kişi sığındıkları üç ayrı binanın bodrum katında yakılarak katledildi. 

14 cenaze hala kayıp

Katledinlerin yanmış bedenlerin geri kalanlar ailelerine teslim edilirken, Feride Yıldız, Sakine Durmiş, Mardin Çelebi, Hacer Aslan, Osman Gökhan, Hüseyin Derviş, Servet Aslan, İdris Susin, Ali Aslan, Cemal Pürlek, Emrah Aşkan, Osman Esmeray,  Mustafa Keçanlu ve Emrah Aşkın’ın cenazeleri ailelerinin vermiş olduğu DNA örneklerine rağmen henüz bulunamadı. 

86 dosya AYM’ye taşındı

Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmalarda bugüne kadar 86 dosya hakkında “Takipsizlik” kararı verildi. Karara yapılan itirazlar da reddedilirken, 86 dosya Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. İçişleri Bakanlığı’na yapılan maddi-manevi tazminat başvurularının 59’u hakkında “ret” kararı çıktı. Geriye kalan birçok dosyada ise savcılık tarafından “Daimi arama” kararı verildi. 

79 gün süren sokağa çıkma yasağı sürecinde eşi Orhan Tunç’u (20) kaybeden Güler Tunç (22), öz yönetim sürecinde kurulan mahalle meclisleri ile Kürtlerin kendi kendilerini yönettiğini ve karar alma merkezi haline geldiklerini söyledi. Mahallelerde inşa edilen bu sistem karşısında devletin harekete geçtiğini anlatan Güler Tunç, ‘Çöktürme Planı’nın devreye sokulduğunu belirtti. 

İradesini kırmak istedi

Kürtlerin uzun yıllar verilen özgürlük mücadelesi mirasından beslendiğini ifade eden Güler Tunç, Cizre direnişinin bunun bir parçası olduğunu kaydetti. Tunç, “90’lı yıllarda Berivanların öncülüğünde bu halk örgütlendi. O günlerden alınan mirasla öz yönetim başladı. Devlet, öz yönetim sürecinde Kürt halkının iradesini kırmak ve onu teslim almak istedi. Kimliksiz ve köle bir halk istiyor. İnsanlarımızın cenazelerini yaktılar fakat halkın iradesini teslim alamadılar” diye konuştu.

Teslimiyeti reddettiler

Öz yönetim sürecinde halkın faşizmin en kirli yüzünü gördüğünü ifade eden Güler Tunç, şöyle devam etti: “Kürtler, ‘Biz diz çökmedik ve çökmeyeceğiz. Halkımız bizimle gurur duysun’ sözüyle devlete cevap verdi. Devlet onlara ‘çıkış yolu’ sunuyordu. Onlar da asla teslim olmayacaklarını ve kanlarının son damlasına kadar direneceklerini ifade ediyordu, öyle de oldu. Teslim olmak yerine direnişi ve boyun eğmemeyi seçtiler. Mazlumlar, Hayriler nasıl ki Diyarbakır Zindanı’nda direndilerse Mehmet Tunç ve arkadaşları da onları örnek alarak, teslimiyeti kabul etmediler. ‘Boyun eğmemek’ bizlere bir slogan gibi gelse de aslında Kürt halkının iradesidir. Bu slogan, öz yönetim süreciyle bir kez daha pratikleşti.” 

Bêkes değil, Berxwedan 

Doğum yaptıktan sonra eşinin katledildiğini hatırlatan Güler Tunç, “Doğum için hastaneye gittiğim gün Orhan’la telefonda konuştum. Bizleri sordu. Daha sonra oğlumuzun olduğunu öğrenince adını Bêkes koymamızı istedi. Bu ismi koymak istemedik, çünkü büyük bir direniş ve mücadele vardı. Bu direnişi yaşatmalıydık. Bunun için Bêkes ismi yerine Berxwedan Orhan koyduk. Berxwedan Orhan şimdi 6 yaşına giriyor. Ben ve Berxwedan Orhan’a büyük bir direniş mirası kaldı. Zaten onların ardında kalanların da onların felsefesi, direnişi, mücadelesi ile büyümesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Zeynep Tunç

Tek Kürt kalsa da mücadele bitmez

Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç’un (39) eşi Zeynep Tunç ise aradan geçen 6 yıl boyunca Mehmet Tunç ve arkadaşlarının anısıyla yaşadıklarını söyledi. Zeynep Tunç, şunları ifade etti: “Onlar kendi toprağı, dili ve çocukları için mücadele ettiler. Haksızlığı kabul etmediler ve buna karşı direndiler. Bizler Cizre’de kendi toprağımızda evimizde yaşıyorduk. Devlet, tanklarıyla toplarıyla geldi. Ellerindeki bütün imkanları bizlere karşı kullandılar. Mehmet ve arkadaşlarını bodrumlarda yakıldılar. Tek amaçları Kürtleri bitirmektir ama Kürtler asla bitmez. Tek bir Kürt kalana kadar mücadele de bitmez.”  ŞIRNAK

 

Kent ablukaları ve saldırılar

14 Aralık, Kürt halkının topyekun yok edilmesi saldırıları karşısında direnişinin ve korkunç acıların yaşandığı bir gün olarak tarihteki yerini aldı. 

AKP iktidarı, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında HDP’nin en yüksek oy aldığı kentleri hedef haline getirdi. Öz yönetim ilanları bahane edilerek 16 Ağustos 2015’te Muş’un Varto ilçesinde başlatılan sokağa çıkma yasakları kent ablukalarına dönüştü. Şırnak, Cizre, Silopi, İdil, Derik, Nusaybin, Gever, Varto, Silvan, Sur ve Dargeçit ablukaya alındı. Amed’de 159, Mardin’de 48, Hakkâri’de 23, Şırnak’ta 13, Bitlis’te 14, Muş’ta 7, Bingöl’de 7, Dersim’de 6, Batman’da 6, Elazığ’da 2 ve Siirt’te 4 kez ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında, en az 1 milyon 809 bin kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı, özel ve aile hayatına saygı hakkı, toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, din özgürlüğü, bilgi alma ve verme özgürlüğü, mülkiyetin korunması hakkı, eğitim hakkı, yaşam hakkı ve vücut bütünlüğü hakkı olmak üzere en temel hakları ihlal edildi.

Yasakların başlangıç tarihi 14 Aralık 2015 olarak kayıtlara geçse de aslında 30 Ekim 2014’teki MGK toplantısında alınan ‘Çöktürme Hareket Planı’, bu sürecin politik kapsamını belirledi. Amaç Kürtler ve Kürt siyasetinin tasfiyesiydi. 16 Ağustos 2015’ten itibaren resmi olarak tespit edilebilen, 11 il ve 49 ilçe olmak üzere toplam 289 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.