AKP'nin raporu da MHP'ninki gibi

İmralı heyeti ve AKP
- AKP'nin Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu için hazırladığı raporu da MHP'nin gibi; yasal düzenlemeler, Bakur ve Rojava Kürtlerinin mevcut örgütlerinin tamamının lağvı ve silahlı savunmanın sonlanmasına bağlanıyor.
AKP'nin yayın organlarından Hürriyet gazetesi, AKP'nin 60 sayfa ve 10 bölümden oluşan raporunun, son MYK toplantısının en önemli gündem maddelerinden olduğunu, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na sunacağı raporla ilgili bilgi verdiğini yazdı.
Hürriyet'e göre; Güler, Grup Başkan Vekili Abdülhamit Gül ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in değerlendirmelerinin ardından raporun son hali Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulacak. Erdoğan'ın da onayından sonra Meclis'e verilecek. Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş’un ortak bir metinle mi yoksa diğer partilerin sunduğu raporlarla beraber çatı bir rapor hazırlayarak mı Genel Kurul’a sunacağı ise henüz net değil. Halbuki MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız bu konuda net ifadeler kullanmış, raporların ortaklaştırılacağını söylemişti.
Hürriyet'in paylaştığı kısımlar itibarıyla AKP'nin raporu, MHP'nin daha önce açıklanan raporunun çerçevesinin de gerisinde. Yasal düzenlemelerde nüanslar olsa da zamanlama ve zihniyet itibarıyla paralel. AKP’nin raporunda özetle şunlar yer aldı:
* Yasal bir düzenleme için temel şart olarak silahlarını bırakmasının devletin yetkili mercileri tarafından kesin olarak ilan edilmesi gösterildi. Bu durum, ‘ilkesel eşik’ olarak tanımlandı.
* Üç kritik eşik belirlendi; Kandil’in etkisiz hale getirilmesi, 10 Mart Mutabakatı’na uyulması, Kandil’in etkisizleşmesinin ardından Suriye’de herhangi bir yapının oluşturulmaması. Bu şekilde ilerlediği sürece Meclis’in yasa çalışmasına geçebileceği kaydedildi.
* 'Kamu düzeni ve toplumsal hassasiyetlerin yönetilmesi’ne dair bir başlık altında, adalet-özgürlük-güvenlik dengesinin korunması; herkesin kullandığı dilde hassas olması, provokasyonlara yer verilmemesi konusunda toplumsal hassasiyetin yönetilmesi gerektiği aktarıldı.
* Örgütün kendini tam anlamıyla lağvetmesi devletin yetkili mercileri tarafından kesin olarak ilan edildikten ve “Meclis kanun çıkarabilir” dedikten sonra 'suça karışanlar' ve 'karışmayanlar' olarak iki ayrı başlıkta sınır çizildi. Buna göre, 'suça karışan' için Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri geçerli olacak. Şartların yerine getirilmesinin ardından örgüt üyeliği, örgüte yardım-yataklık ve terör propagandasından kaynaklı işlenen suçlar düşecek. Davası devam edenler açısından da kovuşturma düşecek. Bu kişiler, 5 yıl adli takip şartıyla tahliye edilebilecek. Dağda olanlar da aynı hükümler kapsamında gelip teslim olabilecek. Bu kişiler de mahkeme süreçlerinden geçtikten sonra adli takibe alınarak her hafta imza verecek.
* Dağda olanlarla ilgili kırmızı çizgi 'eline silah almayanlar' olacak. Eyleme karışanlar ise örgüt üyeliğinden değil, ancak eylemin türüne göre ceza alacak. Cezalarında indirim yapılabilecek, ancak buradaki ölçü “kamu vicdanını rahatsız etmeyecek” nitelikte olacak.
* Örgüt yöneticileri, Türkiye’ye girerlerse doğrudan TCK hükümlerine tabi olacak. Bu kişiler, örgüt üyeliğinden yargılanmayacak ama karıştıkları eylemlerden dolayı ceza alacak.
* Bazı siyasi yasaklar kalkabilir. Terörden yatan yaşlı, hasta, engellilerin affedilmesi gibi düzenlemeler yapılabilir.
* Demokratik ve sivil aşamada atılabilecek adımlar da raporda. Seçim Kanunu ve Yerel Yönetimler Kanunu’nun daha demokratikleştirilmesi başlıklardan biri. Düzenlemelerle, örgüt ortada kalmadığı için terör örgütüne yardım yataklıktan dolayı işlenen suçlar kayyum maddesi de dahil olmak üzere düşebilecek.
AKP kurmayları, hazırladıkları raporun bir hukuk metninden daha ziyade siyaset tutum belgesi olduğunu belirterek, “Diplomatik bir dil kullanıldı. Bu konuya büyük makul çoğunluğun nasıl yaklaştığı (endişe, kabul ve redleriyle) anlatıldı” dedi. ANKARA











