İstanbul Üniversitesi’nde ırkçı baskı

• İstanbul Üniversitesi’nde ırkçı saldırılar, son iki aydır artıyor. 

ERDOĞAN ALAYUMAT / İSTANBUL

İstanbul Üniversitesi’nde 24 Kasım’da 6 öğrenci, 20 kişilik bir ırkçı grubun saldırısına uğradı. Bu saldırıdan sonra yurtsever ve devrimci öğrenciler, sürekli ırkçı grupların hedefi haline geldi. Bazı öğrenciler telefonla aranıp tehdit edilirken, bazı öğrenciler evlerine kadar aynı ırkçı grup tarafından takip ediliyor. Öğrenciler gerekli şikayetlerde bulundu, ancak henüz bir sonuç çıkmış değil.

'Saldırganlar öğrenci değil'

  Öğrenciler,  saldırıya ilişkin 28 Kasım’da İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne şikayet dilekçesi verdi. Dilekçeye 30 Kasım’da yanıt veren rektörlük, yanıtında şu ifadeleri kullandı: “İlgi dilekçenizde isimleri geçen öğrencilerden ek listede isimleri verilen öğrencilerin öğrenim gördüğü birimlerin tespit edilemediği hususu bilgilerinize sunulur.” 

Rektörlük, öğrencilerin verdiği listede adı geçen ırkçı saldırganların öğrenci olmadığını iddia etti. Ancak görüştüğümüz öğrenciler, adı geçen bazı saldırganların kendi sınıflarında olduğunu söyledi. 

Öğrenciye yasak, ırkçılara serbest

Fakülteler arası geçişlerin bile yasak olduğu İstanbul Üniversitesi'nde ırkçı grupların elini kolunu sallayarak farklı fakültelerde okuyan öğrencilere saldırması akıllara ırkçı-polis-rektörlük işbirliği mi var sorusunu getirdi. Konuya ilişkin bilgi veren öğrenciler ise okulda kendini 'ülkücü' olarak tanımlayan ırkçı saldırganlara göz yumulduğunu belirtti. 

Gazetemize konuşan öğrenciler, okul yönetiminin yaşanan şiddeti engellemek adına herhangi bir adım atmadığını belirtti. 

Irkçı saldırıya uğrayan öğrencilerden biri olan İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 4. sınıf öğrencisi Abdurrahim Durmuş, üniversitede ırkçı saldırıların sık sık yaşandığına dikkat çekti. Durmuş, son iki ay içerisinde ırkçıların saldırmak için sürekli fırsat kolladığını ve birçok kez tehdit edildiğini aktardı.

Okul güvenliği yardım etti

Irkçı grubun kendilerini “Buradan geçtiğinizde başınızı bile kaldıramayacak hale geleceksiniz. Beyazıt’ı size dar edeceğiz. Buralarda dolanamayacaksınız, gezemeyeceksiniz” şeklinde tehdit ettiğini belirten Durmuş, saldırının olduğu günü şöyle aktardı: “Saldırganların grup halinde geldi ve her şey 10-15 saniye içerisinde oldu. Orada yapabileceğimiz tek şey kendimizi savunmaktı. Olay günü orada var olan birkaç okul güvenliği, karşı tarafı durdurması gerekirken gelip bizi tutarak iyice savunmasız bir hale getirdi. Saldırı bize yapıldıktan bir süre sonra polisler gelmeye başladı. Kavgayı ayırmaya gelen bir esnafmış gibi davranıyorlardı. Polis bize saldıran gruptan kimseyi gözaltına almadı. Saldırganlar ellerini kollarını sallayarak polisin yanından çekip gitti.”

Kürt ve devrimciler hedef 

Polis tarafından Kürt ve devrimci öğrencilerin hedef gösterildiğini kaydeden Durmuş, yaşanan saldırılardan polis ve okul yönetiminin de sorumlu olduğunu ifade etti. Barınma ve geçinememe gibi sorunları olan öğrencilerin bir de hayati tehlike riski taşıdığını söyleyen Durmuş, 'acaba bugün başımıza bir şey gelecek mi?' kaygısıyla okula gidip geldiklerini ifade etti. Durmuş, “Hepimiz bunun bir toplumsal sorun olduğu bilinciyle mücadele ederek, bu tür güruhları okullardan temizleyebiliriz” diye konuştu. 

Ermeni kimliğinden kaynaklı

İletişim Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Ö.F.K ise Ermeni kimliğinden kaynaklı uzun süredir tehdit altında olduğunu söyledi. Ö.F.K, “Saldırıdan bir hafta önce 3-4 kişilik bir grup tarafından eve giderken arkadan Ermeni kimliğim üzerinden küfür ettiler. Ermeni kimliğimden kaynaklı benzer saldırıları lise ve ilkokulda da maruz kalmıştım ama çok fazla önemsemiyordum. Üniversitede bu saldırılara maruz kalınca artık tedirgin olmaya başladım” dedi. 

Öğrenciler okuldan uzaklaştırılıyor 

Saldırıların bir defaya mahsus olmadığını dile getiren Ö.F.K, şunları paylaştı: “Bir gün okulda bir arkadaşımla yemekhaneye giderken 7 kişilik bir grup bizi takip etmeye başladı. Yemek yerken yanımdaki arkadaşım bu durumda tedirgin oldu ve masadan kalktı. Arkadaşım kalktıktan sonra bu gruptan birileri onu okul koridorunda sıkıştırmış ‘sen bunu nereden tanıyorsun bununla ne gibi bir ilişkin var’ diye sorguya çekip tehdit etmiş. Bu olaydan sonra arkadaşım bir daha okula gelmedi.”

Eğitimine devam etmek istiyor

Okulda korku ve tedirginlik halinin hakim olduğunu ifade eden Ö.F.K son olarak şunları söyledi: “Okula giderken okuldan çıkarken sürekli etrafıma bakmak zorunda kalıyorum. Bunlar artık beni çok tedirgin ediyor. Takip, taciz ve tehdit durumlarına karşı kamuoyunu bilgilendirdim ama suç duyurusunda bulunmadım. Suç duyurusunda bulunsam da bir yanıt alabileceğimi düşünmüyorum. Tedirgin olmamaları için yaşanan durumu aileme de söyleyemiyorum. Bunları söylemem halinde okuldan alınma gibi bir durum olabilir. Okulumdan da uzaklaşmak istemiyorum, eğitimime devam etmek istiyorum.”

Saldırılar sistematikleşti

Irkçı saldırıya maruz kalan öğrencilerden biri de İletişim Fakültesi 4. sınıf öğrencisi E.B.B. Okulda devam eden ırkçı saldırıların geçen yıldan bu yana devam ettiğini, ancak bu sene bu saldırıların sistematik bir hal aldığını dile getiren kadın öğrenci, “Geçen sene yapılan saldırılar vize, final sınavlarının olduğu dönemler ya da özel günlerin yıl dönümlerinde çıkan olaylardı, ancak bu sene son iki aydır bu saldırılar hem fiziki hem sözlü taciz hem de sosyal medya üzerinden hedef gösteren sistematik bir hal almaya başladı” dedi. 

Bu çetelere karşı duracağız

Okul içinde sürekli polis tarafından fiziki takibe maruz kaldıklarını dile getiren E.B.B, şöyle konuştu: “Polisin belirlediği bazı arkadaşlarımız onlar tek gezerken, derse girerken, kantinde otururken sürekli takibine maruz kalıyor. İletişim Fakültesi önünde sürekli polis var ve biz oradan çıkar çıkmaz takip etmeye başlıyorlar. Takip edilmediğimiz bir gün yok. Bu çetelere okulumuzda geçit vermeyeceğiz.”