Kadın özgürlüğünden toplumsal dönüşüme
Kadın Haberleri —

Jineoloji atölyeleri
- Amed’de Kadın Akademisi bünyesinde başlayan Jineolojî atölyeleri, kadın bakış açısıyla bilimi yeniden yorumlayarak sadece kadınları değil, tüm toplumu özgürleştirmeyi hedefliyor.
Amed’de Kadın Akademisi Jineolojî Atölyesi ile Jineolojî, kadınların doğadan mitolojiye, dinlerden bilime kadar tüm bilgi alanlarını sorguladığı ve yeniden yorumladığı bir bilim önerisi olarak yaşam buluyor. Kapitalist ve erkek egemen sistemin sadece kadınların değil, toplumun tamamı üzerinde kurduğu tahakkümü yıkmayı amaçlayan Jineolojî, erkeklerin de sistemin dayattığı rollerden kurtuluşunun yolunu açıyor. Kadın Akademisi üyesi Figen Aras, Jineolojî atölyelerinin serüvenini, kadınların özneleşme sürecini ve toplumsal dönüşüm hedeflerini detaylarıyla Nujinha’ya değerlendirdi.
Bilgiye yeni bir bakış
Jineolojî tartışmaları 2010’ların başında Kadın Akademisi ve kadın derneklerinde başladı. Figen Aras, bu dönemde kadınların Jineolojî kavramıyla tanışırken büyük bir heyecan duyduğunu, ancak yeterli bilgiye sahip olmadıkları için mevcut kadın kurtuluş ideolojisi, demokratik aile ve kadın tarihi gibi konuları tekrar tartıştıklarını ifade etti. Kadınların zamanla Jineolojî’nin, yaşamı anlamlandırma ve yorumlama yöntemi olarak yeni bir ufuk açtığını fark ettiklerini belirtti. Aras, birikimin nasıl oluştuğunu şöyle anlattı: “Jineolojî Dergisi, siyasi tutsaklar tarafından yazılan Jineolojî kitabı, Jineolojî Giriş ve Ders Noktaları kitapları atölyelerin sürdürülebilirliğini sağladı. Bu kaynaklar, tartışmalarımıza yöntem ve derinlik kazandırdAtölyeler, kadınların bilgiye ulaşmanın zor olmadığını keşfettiği, dayanışmayla güçlendiği bir alana dönüştüı.”
Kendini bulmanın heyecanı
Jineolojî atölyelerine katılan ilk kadınlardan olan Aras, deneyimini “Kendini bulma, tanıma ve varlığın nasıl tanımlanması gerektiği üzerine düşünmek beni oldukça etkiledi” sözleriyle aktardı. Kürt Kadın Hareketi’nin 30 yıllık birikiminin atölyelere zemin oluşturduğunu belirten Aras, Jineolojî’nin bilgiyi korkulacak bir alan olmaktan çıkardığını şu sözlerle vurguladı: “Kendini bilmek, yaşamı anlamlandırmak çok kıymetli. Kadınların birlikte bunu yapması, dayanışması muazzam bir güç yarattı. Atölyeler, kadınların özneleşme sürecini hızlandırdı. 1960’larda Avrupa ve Amerika’daki feminist buluşmalardan farklı olarak, Jineolojî atölyeleri dertleşmekten öte, kadının özne olma halini ve kendini sevme yolculuğunu tartıştı. Bu, kadınların örgütlenme isteğini ateşledi ve daha fazla atölye talebini doğurdu.”
Erkeği dönüştürme ihtiyacı
Figen Aras, Jineolojî atölyelerinin ders alma-verme mantığından uzak olduğunu, bunun yerine kadın yoldaşlığını ve yaşamın tüm alanlarını kapsayan bir sosyal bilim önerisini inşa ettiğini belirtti. “Jineolojî, kadının tarihini araştıran bir bilim olmanın ötesinde, geleceğini planlayan bir öneridir” diyen Aras, atölyelerin kadınları iradeli kıldığını ve karar alma süreçlerini güçlendirdiğini ifade etti.
Karma atölyelerde eşitlik kavramının yeniden tartışıldığını belirten Aras, mevcut erkek yapısıyla eşitliğin mümkün olmadığını, çünkü sistemin erkeklere de tahakküm kurduğunu şu sözlerle ifade etti: “Sömürge olan erkek, yine sömürge olan kadına iktidar kuruyor. Erkekliği dönüştürmek gerekiyor. Kadın özgürleşmeden ne erkeklik değişir ne de toplumsal özgürlük gerçekleşir.”
Kendisini de yazıyor
Jineolojî atölyelerinin, ilk yıllarda “Kadın bilim üretemez” algısıyla mücadele ettiğini ifade eden Aras, “Savaş ve yoksulluk ortasında bilimle mi uğraşacağız?” itirazlarının yerini, kadınların bilgiye ulaşmanın zor olmadığını fark etmesine bıraktığını söyledi. Kadınların filozof ve şifacı olduğunu keşfettiğini belirten Aras, atölyelerde alternatif bilgi üretiminin peşine düştüklerini söyledi. Aras, “Wan’da analarla ot topladık, İstanbul’da Yoğurtçu Parkı’nda Kürt masalları dinledik. Sözlü geleneğimiz, tarihimizin bir parçası” diye konuştu. “Jineolojî, tarihi araştırırken kendisi de tarih yazıyor” diyen Aras, “Belki 50 yıl sonra çocuklar, ‘Kadınlar bu tarihte kültürümüzü yaşattı’ diyecek” diyerek atölyelerin arşivlenmesinin önemine dikkat çekti. Kürdistan coğrafyasında doğan kadınların köklerine dönmesi gerektiğini vurgulayan Aras, Jineolojî’nin toplumsal bir doğum gibi çoğalmaya devam ettiğini ifade etti.
Çağrıya cevap
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına da dikkat çeken Figen Aras, değerlendirmesini şöyle tamamladı: “Bu çağrıya cevap olmak gerekiyor. Yeni süreçte nasıl konumlanmalıyız, bu sürece ne katabiliriz diye yoğunlaşmalıyız. Jineolojî bir bilim önermesi ama siyasetten, ekolojiden bağımsız değil. Jineolojînin yeni toplumsal yaşam inşasında çok daha yayılarak, çok daha büyüyerek, daha somutlaşarak, kendini devam ettireceği inancını taşıyoruz.” AMED